Salı, Mayıs 31, 2011

Son durumlar

Kanadadan döndüğümüzden beri bir acaipiz, yarasa gibi gece oturuyoruz, gündüz zaten uyumuyoruz. Gece ışığı gören pervaneler misali evimiz eşle dostla dolup taşıyor, geçen gece ikide kapı çaldı, bomba bir dost Tikveş geldi, onun geldiğini gören kızlar, ışığınız yanıyor dedi, sizde gelin oğlan zaten uyumuyor geceleri dedik, onlarda geldi, kareoke yapsak ne eğleniriz dedik, sabah beşti yattığımızda günün ilk ışıklarıyla, bizim evde her gece aynı durum sözkonusu son günlerde, uyku tutmaz, yatağınızda dönerseniz bekleriz efem. Yemek ve içki servisimiz mevcuttur.


Redroom by Sarans isimli bir çalışma


AYşe söyler sevgilim keyf eder ve Telsizi Smirnoff ile dinlerim isimli çalışmamdan.


DJ at work isimli çalışmam.


En sevdiklerim bir arada isimli çalışmamdan..by Tikveş.

PS-Bebeği jetlagden kurtaracak yol bilen varsa lütfen benimle paylaşsın, gece gündüz uykusuzluk nereye kadar dayanabilirim bilmiyorum.

Çarşamba, Mayıs 25, 2011

Buyu bozuldu.

Gecen postumda mucize diye yazdigim ve buyusunun bozulacagindan korktugum sey bozuldu, oglanin sumuklu ve atesli ucuncu gunu bugun, sabahtan aksama sokaklarda gezen biz evde keyif ediyoruz, gunde iki saat cikariyoruz oglani temiz hava alsin, sincaplarla oynasin, guvercinleri izlesin diye, benim keyfim yerinde, istedim ki oglanda hasta olmasaydi amma velakin cocuk bu yapacak birsey yok, hasta da olacak iyi de..tahminim bugun tamamen toparlayacagi yonunde.

Kotu gozden korkmam ben, iyilikte kotulukte biz insanlar icin, bilirim bunu, o yuzden nazar degdi demiyorum, akilsizlik ettim, yagmurda biraz ince kaldi cocuk diyorum, nasilki guzel seyleri anlatiyorsam bunu da paylasirim, paylastikca hafifler, hic birseyi kalmaz.

Dun temiz hava alsin diye evin ust tarafinda bir park var oraya gittik, sincaplar, guvercinler fink atiyordu, bizimki sumukleriyle bir eglendi, bir kahkahalar atti ki sormayin gitsin, burada hayat o kadar temiz, yesil ve sakin ki...insan da bir huzurlaniyor, sakinliyor, oglan mesela ayakkaplarini bir saat icinde abartmiyorum otuz kere cikariyordur, sabirla giydiriyorum, dun sevgili sabrinin siniri yokmus dedi, hocamdan iyi bir not mu aldim, iyi anne mi oldum, sabirli insan mi bilemedim ama iyi bir sey yaptim hehehehe.

Ha birde insanlar burda bayagi buz gibi havada incecik, o yagmurda askili elbise ama elinde semsiye ile gezen kadin gordum, yagmurun gelecegini bilmis semsiye almis bunye ama uzerine soyle ince birsey alayim da omuzlari orteyim dememis...peh..ben olsm oglanla iki seksen kserilmis yaiyordum su anda.

Kisa durum ozeti budur, burayi ve medeniyetini seviyorum.

Pazar, Mayıs 22, 2011

Mucize

Bazen korkuyorum,, anlatirsam buyusu bozulur mu diye ama anlatmazsam da ne anladim ki bu isten? Kanada ucusu yaklasik 10 saat suruyor, bundan onceki seyahatte Leo 6 aylik oldugundan idare ettik, ama bu sefer bir yasini gecmis poposunun uzerinde mobilize olmus, hasari mi hasari bir bebekle seyahat ediyoruz, ben hafiften yusuf yusufum, hani ucakta error verebilir, heran arizalanabilir diye.

Macerali bir biletleme/yer/ucak tipi degisikligi/aldigimiz siniftanucamama sonucu yerlerimize yerlestik, yere bir battaniye serdim, evden getirdigimiz en sevdigi oyuncaklarini koydum, kendimce en sevdigi alani yarattim ve ise yaradi! 10 saat boyunca oynamadi belki ama hic error vermedi ve Kanada'ya ucaga rahatsizlik vermeden indik, bunun devamini donus yolculugunda da bekledigimi ifade etmeden gecemeyecegim hahahyt.

Zaman farki 7 saat, hepimiziden kolay uyumlandi, biraz gec yatmasi disinda bir sikintisi yok.

Diyecegm o ki, bebeklerinbiraz kendi hallerine birakirsak mucizeler yaratabiliyorlar, iyi huylu bebek yetistirmek tamamen elimizde.

Kanadadan sevgiler!

Çarşamba, Mayıs 18, 2011

Biz yine yolcuyuz

Yarın sabah ucağa bindiğimiz gibi gidiyoruz biz yine, doğururken acaba diyorum leylekler mi gördüm..gördümde ondan mı oturamıyorum popomun üstüne. Neyse şikayet etmeyeyim ama biz gidiyoruz Kanada'ya..işlerimiz var orda..yine çekirdek aile derlendik toplandık..daha valizler hazır değil ama olsun, günüller bir ahahahyt..

Belki ülkenin huzuru bana da iyi gelir, şöyle bir huzurlanırım, keyif ederim sokaklarında boşboş yürürken..minik oğlumla sabah yürüyüşleri yapacağım, keyifli kahveler içeceğim, sincaplarla kahvaltı edeceğim, onlar gibi zıplamaya çalışan miniğimle..

Haydi bize eyvallah..

Bırakın beni kendim mobilize olurum! isimli çalışmamdan.

Salı, Mayıs 17, 2011

Ete hayır!

Çok yazasım var..bir dünya şey birikiyor, benimse işim başımdan aşkın, o yüzden vaktim oldukca yazıyorum bugün.

Hamile kalmaya karar verdiğimde et yemeye başladım ben, ondan öncesinde ahimsa yani şiddetsizliği uyguluyordum, ancak anne karnındaki bebeği, ve doğum sonrası protein ihtiyacı olan vücudumu iflas ettirmemek için ilaç niyetine et yemeye başlamıştım doktorumun ve diyetisyenimin tavsiyesi ile. Oğlan bir yaşını doldurduğunda ise sütü kesme kararımla beraber artık et ihtiyacım da kalmadı.

Ve tekrar etsiz hayata geri döndüm, şiddetsizliği uygulamak, yüzü olan hiçbirşeyi yememek adına. Bir çocuğun belirli bir yaşa kadar et yemesi gerektiğini biliyorum, o yaşa ve bilinçe gelene dek et yiyecek Leo, ama o yaştan sonra kendi kararını kendi verecek. Etçil mi otcul mu olur bilmiyorum ama "anne ben artık et yemeyeceğim" derse bir gün sonuna kadar destekleyeceğim bu kararını.

Hissiyat böyle bugün.



Şİmdilik etçilim ben! isimli çalışmamdan bir kare.

Minush

Burası aslında bir moda bloğu değil ve ben en keyif aldığım şeylerin moda olduğunu düşünenlerdenim, amma velakin bu sabah gelen kutuma düşen bir mail neşeme neşe kattığından paylaşmadan edemedim. Minush benim Cassette mağazasından tanıdığım bir marka idi, el boyaması ayakkaplar ile gönlümü çalmışlardı, birde baktım internetten de satışa başlamışlar. En çokta body painting işini sevdim aslını ararsanız sadece ayakkaplardan daha heyecan verici olmuş, boyanmış vücutların ayakkaplarla bütünleşmesi, fikir sahibini gönülden tebrik eder, ayakta alkışlarım.




Ticari başarısını kanıtlamış Minush'a internet satışlarında bol şans diliyorum.

PS- Son iki postum sürekli pipi popo diyen çocuklar gibi oldu,cinsel içerikli, ama napayım pipi popo hahahayt.

Pazartesi, Mayıs 16, 2011

Sex und liebe

Sabah gelirken arabada radyo dinliyorum. Birden aklıma parlak bi fikir geldi.

Erkekler politikadan çekilsin, sadece kadınlar politika yapsın, erkeklerin o kadar çok sex und liebe kaseti varmış ki, gözlerim yuvalarından fırladı. Haa kadınlar katiyyen kocalarını aldatmaz veya sevişmezler demiyorum ama en azından kadın milleti temkinlidir. Rusyadan gelen fahişe bir erkekle sevişip birde bunun kayıt edilmesi gerçeğine katlanmayacak kadar akıllıdırlar.

Hem böylelikle artık camları utançla kararmış siyaset minibüsünün içini görebilmek için ellerimizle camları silmemize gerek kalmaz, ortam biraz şefaflaşır, hem de belki biraz olsun kadın sesi çıkar meclisten, o kadar çok türbanlı kadın milletvekili de bulunamayacağına göre bizim gibileri de temsil eden bir azınlık milletvekili sayısı olur elbet ahahahyt...ağlanacak halimize güldüğümün de farkındayım, uyarıya gerek yok.

Seçimlere yaklaşırken biraz daha sofistike sex und liebe kasetleri izlemek istiyoruz sayın beyler. Ha birde merakımdan sırf ama malum sevişmiyor mu yahu?




Madem gelmiyor bu bahar inatla, bende ayaklarıma getirdim baharı isimli çalışmamdan.

Ördekler promosyonda

Yuva bulundu!


Üstteki iki tulumu Canadadan old navyden almıştım, ördekler var üzerlerinde, birinde o kadar cok meyve lekesi var ki, ekine promosyon olarak iki tane daha body koydum ama ördeklerden biraz daha küçükler, bebeğiniz doğmamışsa veya 2-3 aylıksa yazın uzun kollu giydiririmderseniz isteyin.

Üsttekiler ise 6-12 aylık bodyler yine.

İlk mail atana gider. ve konuya ördekler promosyonda yazarsanız sevinirim.

Kahve ve Maymunlar

Yuva bulundu!



Bu bodylerde Canada seyahatinde alınmıştı. Birinde maymunlar var, diğeride kahve beyaz çizgili.

6-12 aylık bodyler, ilk mail atana gider.

Konuya kahve ve maymnlar yazarsanız bayılırm.

Geyikler

Yuva bulundu!



Yukarıdaki bodyleri Canadaya gittiğimde old navyden almıştım. O kadar çok gidiki, biraz meyve lekeleri olabilir affola.

6-12 aylık bodyler.

İlk mail atana gider.

Konuya geyikler yazarsanız sevinirim.

Çarşamba, Mayıs 11, 2011

İhmal

O kadar çok kıyafet birikti ki oğlanın, fotoğraf çekmem gerek, düzenlemem gerek, oyuncaklarını ayırmam gerek, çalışmam gerek, anne olmam gerek, sevgili olmam gerek, tüm bunların içinde biraz ihmal ettim burayı, bu gece hallediyorum ve yarın bomba olarak geliyorum.

Bu arada Leo'nun tam 8 dişi çıktı şu ana dek. Dünyanın en kazma dişleri bizim evde , ha bir de bir sürü şey öğreniyor, göz, burun, kulak, pipi hehehehe. Herşeyi anlatabiliyor ve anlıyor, bir konuşsa bitirecek bizi ehehehe.

Bugün vesikalık fotoğraf çektirdik vize için.. Biri dişli çıktı, onu da tab ettirdim, kazma dişler tarihe geçsin diye.

İlim irfan sahibi olmalı insan

Benim zamanımda iyi bir okulda okumak çok mühimdi, sınavla girilen bir yere kapak atmışsanız hele daha da bombaydı, ben hayatım boyunca devlet okullarında okudum, ama yaşadığım şehrin iyi okullarında, devlet ilkokulunu bitirip, kazandığım sınavla girdiğim lisede. Ve devamında elbette üniversitede, bizim zamanımızda zaten özel okul parmakla sayılacak kadardı, o okullara da devlet okullarında başarı gösteremeyen cocuklar gönderilirdi ve pek fenaydı.

Okumak bir fırsattır, ilim irfan insanın kendini geliştirmekte kullanabileceği tek aractır, ben bunu bilir bunu söylerim, ve hepte arkasında dururum, bizlerin bugünkü cocuklar kadar fırsatımız olsa hepimiz bambaşka yerlerde olurduk, ondan da eminim.

Ama bugünkü çocukların neredeyse tamamı başarısızlık örnekleri, ne ellerindeki fırsatları kullanabiliyorlar, ne de yaptıklarından sorumlu olmayı becerebiliyorlar, aileler birey yetiştiriyoruz zannettikçe aslında enkaz bir gençliğe imza atıyorlar, hep son dakika kurtarışları ile evlatlarını bir şekilde toparlayıp, bir dahaki raydan çıkmaya kadar, o rayda tutmaya çalışarak. Şöyle bir etrafınıza bakın, akademik başarısı olan cok az cocuk tanıyorum ben. Hepsi ite kaka okula gidiyor, hayata gelince söyleyecekleri laf çok, ama en basit bakkal hesabında bile söyleyecek birşeyleri yok.

Ben bu durumun sucunun ailelerde olduğunu düşünüyorum, izole yaşanan bireysel hayatların sonucunda çocuk kendi dünyası içinde yaşamaya başlarken gerçeklikten kopuyor, koptukca başarısızlığı artıyor, artıkca da hayatta adam olması zorlaşıyor.

Şİmdi benim çocouğum çok küçük atıp tutuyorum aslında, zamanı geldiğinde bende gececeğim bu yollardan, ama en azından gördüğüm hataları yapmaktan kaçınarak. Belki çocuğumla hem arkadaş olurken hemde o sevgi ve saygı çercevesini koruyarak, rehber olarak. Çünkü dünyaya getirdiğimiz çocuklar bizim, bizim geleceğimiz. Ve onları en iyi şekilde yetiştirmekte bizim vazifemiz, okul veya öğretmenin değil, onlar sadece sizin şekil verdiğiniz hamurun kenarını köşesini törpülerler.

Pıf..sıkıcı bir gün ve gecenin ardından hissiyat budur.



Eskilerden bir foto..Adrasan'da çekilmiş.

Salı, Mayıs 10, 2011

Guru arayışı.

Guru* bir konu hakkında sınırsız bilgisi olup bunu diğerlerine öğreten demektir. Yoga çalışmalarında herkesin bir Gurusu vardır, herkes bir gün kendi Guru'sunu bulur, kendi ışığına gider der hatta büyük hocalar. Aramaya gerek yoktur, ansızın karşına çıkar. Ben yogaya başladığım vakit bambaşka bir hayatım vardı, şimdiki Hocam Ersin Saran'dan ders alabilmek için tam 6 ay boyunca beklemiştim, ordaki kurs, burdaki kurs, zamanımı bir türlü tutturamamıştım, ben tuttursam hocam Hindistan'da veya Amerika'da eğitimdeydi. Velhasıl ben hocamdan ilk dersimi aldığım zaman bir ışıltı yakalamıştım, evet budur benim yolum dedirtmişti bana Hocam, bu yolun devamında çok sevgili hocam bana hep ışığı hep güzeli gösterdi, bazen düştüm, bazen tökezledim, bazen kendi tökezletti beni ama amaç hep kendi doğrumu bulmamdı. Ben 10 yıl önce Hocamı gördüğümde, ondaki ışıkta Guru'mu bulduğumu biliyordum.

Zaman içinde Hindistan'a gittim geldim defalarca, acaba benim ışığını yakaladığım Gurum dışında bir Gurum var mıdır diye, hep çalıştım çeşitli Ashramlarda, hep çeşitli hocalarla, hiç birine Gurum diyemedim, en bilgilisine, en ışıltılısına bile, küçüçük bebeğime sanskrit isim veren Hocamın Hocasına bile, benim hep tek bir Gurum oldu.

Diyeceğim o ki, bazen bazı şeyleri çok uzaklarda arar dururuz, bir ömür boyuca, en yakınımızdakini ya görmezden geliriz, ya da küçümseriz, ama benim kitabımda bilgiyi küçümsemek olmadığından, aaa bir Türk hocadan Guru olmaz deyip kesip atmadım, ve doğru yolumu buldum. Ve bulduğum bu yol beni hep ışığa ve bilgiye götürdü, her felsefe çalışlanın bulmasını dilediğim bir ışık ve bilgiye, ve hala çalışıyorum, hocamın iyi bir talebesi olmaya, onun hakkını ödemeye, yolundan gitmeye. Ve buradan birkez daha bıkmadan usanmadan benim yolumu aydınlattığı için ona sonsuz teşekkürü borç bilirim.

Om Shanti!

*Sanskrit: गुरु, Gurmukhī: ਗੁਰੂ, Bengali: গুরু


Bu seneki çalışmalarımdan bir kare.

Cuma, Mayıs 06, 2011

İyi ki doğdun Canım annem!

Bugün benim annemin doğumgünü, aslında benim de doğumgünüm, beni dünyaya getirdiği için.

Her zor anımda yanımda olduğu, sırtımdan elini hiç eksik etmediğini, varlığıyla beni hep rahatlattığı, hiçbir sıkıntısını hissettirmediği, bana hep iyi olmayı öğrettiği, hayatın tüm zorluklarına rağmen beni iyi bir insan olarak yetiştirdiği için onu çok ama çok seviyorum.

İyi ki doğdun Anne..iyi ki varsın! Seni çok seviyorum.

Perşembe, Mayıs 05, 2011

Bahar ne gelir ne gelmez.

Bu sene kararsız havalar, muhtemel milletin kararsızlığı ve karanlığı havalara yansıdı. Tam hah yaz geldi diyoruz, yağmur ama ne yağmur, bardaktan boşanırcasına, aman ne yağmak, gök gürültüleri şimşekler eşliğinde, Leo'nun arabasını bir koruması var, footmuff denilen, tam onu çıkarmıştık yine taktık.

Ne zaman açar bu havalar? Bence bizim yüzümüz güldüğü zaman. Belli ki o da yaz, o da bir ihtimal. Zayıf bir ihtimal.

İçim karanlık bugün, buralardaki havalar gibi..puslu ve sevimsizim, her ne kadar ayakkaplarım aksini söylese de.



Ofis haller isimli çalışmamdan.

Çarşamba, Mayıs 04, 2011

22 Ağustos, aslında hepimizin cehaletinin başlangıcı.

Ne ki bu..yazmayın..konuşmayın..bilgilenmeyin..herşey yasak herşey günah..ileri demokrasi ama arap ülkeleriyle eşit düzeyde..biz de bu yakışır.

Vee seçim öncesi yetmez ama evetcilere son bomba. 22 ağustos'ta 4 ceşit filtreden biri bizim, seç beğen al..Aile, çocuk, yurtiçi ve standart paket olarak çeşitlenen paketlerde bildiğiniz sansürler uygulanacak. Bu arada seçtiğiniz paket çercevesinde girip çıktığınız tüm siteler kayıt altına alınacak. AHanda ayrıntılı bilgi şurada.. Hazır haber alabiliyorken okuyun bence, çok yakında muhalif sayfaların hiç birine giremeyeceğiz zira.

İran'dan cok az kalan farklarımız daha da aza inecek böylelikle. ben bu sansürden ve dayatmadan aşırı rahatsızım, ama azınlık olduğumu biliyorum, herkes o kadar memnun ki tek taraflı verilen özgürlükmüş gibi gösterilen her haktan, elimizden çekilip alınanların farkında bile değil.

Atam üzgünüz ama batılılaşma, modernleşme elden gidiyor, her geçen gün memleketin son kalan malı mülkü sağa sola peşkeş çekiliyor, olmadı kanalla aldığın haklar geri veriliyor, hesapca bize çaktırmadan, çılgınmışız da anlayamazmışız gibi, her gün biraz daha kararıyor yüzlerimiz, bazen bir peçe ile bazense utançtan ve Atam izindeyiz her zaman ki gibi..ama yan gelip yattığımız o izinde. Affet bizi!

Salı, Mayıs 03, 2011

Benim bir projem var!

Bu aralar hem önemli kararlar alma zamanları, hem de kendim için birşeyler yapma zamanları.

Aklımda bir proje vardı çok uzundur, kendi oğluma aldığım ürünleri diğer annelere kendi fikir ve tecrübelerimle sunabileceğim bir yer.

Araba koltuğu mesela, piyasada onlarcası var, binlerce liralara, alırken ciddi araştırmalar yaptığımız,saatlerimizi harcadığımız. Ben araştırdım, soruşturdum, denedim ve birine karar verdim, annelikte tecrübe çok önemliymiş, onu anladım, o yüzden bu tecrübelerimi paylaşacağım bir platforma hazırlanıyorum harıl harıl, sadece tek marka araba koltuğu var, bizimkisi, benim yorum ve tecrübelerimle, ben çok aradım bana akıl fikir verecek bir yerler, ama yoktu yoktu...

Mesela kumaş bez, o da var, ben kullandım, çok memnunum, çevreye katkısından ve bebeğin çişe kakaya alışmasından, o da var.

Leo'ya aldığım valiz mesela, çok keyifli bir ürün, ne çok email aldım nerden alınır diye, o da var.

Var var var...daha devam ediyoruz sevgili ile, kullandığımız tüm ürünleri bir araya getirmeye, bizim yaşadıklarımızı yaşamadan yeni ebeveynlere sunmaya hazırlanıyoruz. Bu arada alıp hiç kullanmadığımız ürünler mesela, onlar yok hehehe..

Ara ara haberdar edeceğim..nerelerde duruyoruz, ne zaman hazırız gibi. Zira fikirleriniz benim için çok önemli.

Off..heyecanlıyım şimdi.


"Hey Sen!" isimli çalışmamdan.

Pazartesi, Mayıs 02, 2011

Lastik Pabuç

Pazar günü geleneksel kahvaltımızı ettikten sonra, caddeden biraz zevzeklenelim dedik. Erenköy'de Imaginarium'a uğradık, oğlanın arkadaşı david'in doğumgününe hediye alalım diye, hemen yanında lastik pabuç açılmıştı, aklımın kaldığı bir türlü gidemediğim. Aaa dedik hemen daldık dükkana.

Cumartesi bir tivit atmıştım, herkes sahilde kan ter içinde spor yapıyor bense ıhlayarak bebek arabası ittiriyorum, üstüne üstlükte sütü bıraktığımdan bu yana da kilo alıyorum her gecen gün, ama faaliyetim sıfırın altında.

Neyse efem lastik pabuc'ta şu aşağıdaki shirtleri gördük, almamak olmazdı..hemen aldık elbette.