Salı, Ekim 30, 2012

Nice Yıllara Atam!

Yasaklara, biber gazına, tazyikli sulara, tüm kışkırtmalara ve bölme çabalarına karşın Cumhuriyetimizin 89. yılı kutlu olsun! Daha nice 100 yıllara.

Uzun PS- Ülkemizin bugün geldiği durum beni fazlasıyla endişelendiriyor, artık kendim için değil bu dünyaya seve isteye getirdiğim biricik evladım için endişeliyim, onu Ulu Önder Atatürk'ün görüşleriyle yetiştiriyoruz, daha 1.5 yaşındaydı Anıtkabir'e gitti, Atatürk demeyi öğrendi, ama asıl işimiz bundan sonra başlıyor. Yapabileceğimiz tek şey evlatlarımızı Atatürkçü düşüncelerle bezeyip, yüzlerini hep aydınlığa çevirmelerini sağlamak, bizler bu topraklarda oldukça onların da sırtı yere gelmeyecek. Bir gün gelipte "PES" ettirilmezsek!

Salı, Ekim 23, 2012

Buruk bişi!

Eskiden bayramlarda önce ananemlere giderdik. Annanemin elini öper, şık bir mendilin içinde bayram harçlığımı alır, keyfime değilmezdi. Ananemlerden sonra kesim işleri için dedemlere gidilirdi, yine el öpülür bayram harçlıkları cebe indirilirdi. Kesim işine gelince ise içim parçalanırdı çocuk aklımla, neden kesildiklerini anlayamazdım, neden kan akıtıldığını bilemezdim.

Ta ki bir gün dedemlerde somurtmuş otururken ananemin az önce sıkıştırdığım yanaklarını artık sıkıştıramayacağım haberini alıp verebileceğimiz en büyük kurbanı verdiğimizi anlayıp gözlerimden yaşlar süzülürken ananemlere gidene dek. Benim son bayramım o oldu, 7 yaşındaydım ve ananem kurban bayramında gitmeye karar vermişti. Ondan sonraki bayramlar genelde buruk geçti evde. Pek kutlanmadığı gibi dedemi de gönderince artık koyunları kesebilecek biri kalmadığından bu fasla da çok şükür son verilmişti.

Ve ben bugün hala nerede bir koyun görsem içim cız eder, sevmem bayramları, gösterişi,illaki birilerinin gözüne sokularak yapılan ibadetleri,  onun yerine hergün anneme babama sizi seviyorum demeyi, sevgilime her akşam sarılıp uyumayı, kendi oğluma her gece seni seviyorum demeyi daha samimi buluyorum.

İnanan tüm dostların Bayramını kutlar, ve lütfen sevdiklerinizi kaybetmeden onları ne kadar sevdiğinizi söyleyin derim. hergün, bıkmadan, usanmadan.

Pazartesi, Ekim 22, 2012

Bir annenin notları!

Ara ara yazıyorum aslında, ama bir toparlayayım dedim. Leo şu anda tam 2.5 yaşında. Konuşması yaşıtlarına göre oldukça düzgün, Alabilir miyim? Gidebilir miyiz? Verebilir misin lütfen? İzin verir misin? gibi sorularla bizi mutlu ediyor. Ama bir şeyi beğenmezse de ben bunu beğenmedim deyip yeni bir alternatif bekliyor.

Odasında sıkılmadan 1 saate yakın oynayabiliyor, aman ne filmler dönüyor o arada belli değil, kulağım hep odasında.

Okula başladığından beri yemeklerini kendi yemekte ki bu bizi çok mutlu etmekte, çok başarılı olmasa da yemeklerini kesmeye bile çalışıyor. Suyunu evdeki sebilden kendi alabiliyor, sıcağa dokunmuyorum annneeee/ baaaabaaaa diye çığlıklar atarak.

Yemeklerden sonra ellerini yıkıyor, tuvaletten sonra da, zaten çiş kaka işini 18 aylıkken hallettiğinden bu alanda hiç sıkıntısı yok, hiç lazımlık kullanmadım ben, adaptörle direkt marmaraya gönderdik çişleri kakaları, şimdi artık Marmara Denizine gönderdiğini bilmesi beni sevindiriyor.

Sabahları uyanınca Bonjour demesi babasıyla beni bitiriyor mesela.

Seyahatlerde çok arıza çıkarmıyor. Çöpleri çöp ve geri dönüşüm olarak ayırıyor mesela. Evde küçük bir çevreci olduğunu bilmek güzel.

Hayır diyor ama hiç üzerinde durmuyoruz, genelde iki seçenek sunup bu hayırı bir şekilde evete çevirebiliyoruz.

Hayat bizim için böylece akıp geçiyor. Belki rahat anne baba olmamızdan, belki yaşımızdan, belki gelen tatlı ruhun bizi üzmemesinden ağır şeyler yaşamadık, veya yaşadıkta büyütmedik hiç. bense işte bunu çok seviyorum.

Bu hafta kısa bir tatile çıkıyoruz. Oyuncak valizini düşünmek dahi istemiyorum, çünkü kendi ile ilgili seçimlerine genel olarak karışmıyoruz, bakalım arabada bize yer kalacak mı?

Perşembe, Ekim 18, 2012

Singing in the woods!

Bu hafta başı okuldan not geldi. Gezimiz var,lütfen izin belgesini imzalayın diye. Bir telaşlandım, tatlı bir telaş, bir sevindim, bir buruldum, bizsiz hiç sokaklarda tek başına olmamıştı, acaba yabancılar mı dedim, güvende hisseder mi?

Gezi dediğime de aldanmayalım, okulun gözesindeki parka gidecekler, yurt dışında hep görüp ne güzel derdim, bir halatın uclarına yapılmış tutulacak yerlerden tutar bebeler, öğretmenleri ile gezerdi, bayılırdım bizde de olsa keşke derdim, oldu.




Doğru okulu seçtiğimiz için çok mutluyuz, okuldan çok memnunuz, hem tüm çocuklara yaklaşımlarından, hem özgürlükçü olmalarından, hem de kattıkları özgüvenden. Hemen gecesinde öğretmeni fotoğrafları göndermiş. Oğlanın kişisel tarihine bir not olarak paylaşmak istedim.

Bu arada çok önemli bir gelişme daha var! Yarım gün başladığımız okul serüvenimizi tam güne çekiyoruz, Leo öğle uykularını bırakmak üzere, bunun sebebi sanırım emziği bırakmamız oldu. Aynı anda okula da başlayınca eve gelip heyecandan uyumaz oldu. E bizde o zaman okulda 4'e kadar kalması daha faydalı olur dedik. Deneme turlarındayız, fena gitmiyor.

Sınıfı Montesorri'yi takip ediyor, geçen gün almaya gittiğimde kendinden büyük Selen, Demir ve Kuzey'e "Au revoir Demir, Au revoir Selen, Au revoir Kuzey" deyip ayrılması, merdivenin tam ortasında" anne öpmedim onları" deyip geri dönmesi vardı ki, öğretmeni i le beni çok sevindirdi, farklı yaş gruplarında çocukların bir arada olduğu sınıfın en güzel örneklerinden biriydi işte bu.

Perşembe, Ekim 11, 2012

Bugün günlerden Behzat Ç.

İlk başlarda çok gıcık oldum.

Türkçesi ne fena dedim, sevgiliye sorup durdum" ne dedi ne dedi?" diye. Dördüncü bölümün sonunda biraz biraz alıştım la! demelerine, ellerinden birayı bırakamayan cinayet büro elemenlarına, siyah çorapla sevişebilen amirime, hep bakımlı cumhuriyet savcıma, mercedese binen narkotikçilere.

Sonra ne mi oldu? Hastası olduk, tüm yaz boyunca kaçırdığımız ilk sezonu ve ikinci sezonun büyük bir kısmını izleyip yetiştik. İzledikçe memleket gerçeklerine dokundurmalarını, içtenliklerini, oyunculuklarını, insanlıklarını sevdik. Sanki bizden biriydiler de biraz ağızları bozuktu o kdara, kalplerimiz aynı şekilde atıyor, aynı şeylere üzülüyoruduk. Bizdendiler la!

Evet işte bu yüzden artık cuma geceleri saat 22.30 itibari ile ekran başındayız Amirim!

Ha bu arada RTÜK engeline de takılırsa internetten izlemeye de razıyım, biline.

PS- izleye izleye yakışıklı bile bulur oldum Amirimi!

Cuma, Ekim 05, 2012

Ağır bi dersi daha verdik!

Bence okul işi tamamdır.

Ağlayarak başladığımız evde lafını bile ettirmediğimiz okula kah ben kah babası bırakıyoruz. Madame Aysun, Metreez diye koşturuyor okula.

Okul eziyeti çektiğim günlerde bu havalı konuşmaları yapacağımı biliyordum. Aldığım ders annelikte daha öğrenecek çoook şeyim var.