Cuma, Eylül 26, 2008

Yeni header..sardunya..heyecan..

Gecenlerde budhist olduğuma itiraz eden yazımda sardunyadan bir comment geldi.."hedırcı geldi hanııım" diye..ay ben bir heyecanlan..zaten Ece ve Tugba'nin bloglarına bakıyorum bakıyorum..Elvin'in mavi dili..Ece'nin sevdiğim resmi..Defdef'in telefon sacları...hasetimden çatlayacağım..ben versiyonu bile bir üste geciremiyorum..bu headerları nasıl yaparım yarab diye.. Ece ve Tugba'nın Sardunya Deniz'e teşekkürleri falan..olacak iş değil...aa Sardunya Hedırcı geldi diye comment bırak üstüne..ben heyecandan titreş...ay resim diyor sardunya..bilemiyorum..tamamen kendi keyfine göre yaptı ve öyle bir güzel oldu ki..hahaytı eklemeyi de commentlerde Tubik söyledi..hemen üşenmeden eklendi hahayt.

Komikte bir hikayemiz oldu Deniz ile...şöyle ki...Deniz ile e-mailleşiyoruz...Deniz saolsun kişisel e-mailinden..ben şirket e-mailinden..aşağıda adresler telefonlar...üst versiyona gecemiyorum deyince ben msnden konuşmaya başladık...şifrelerini versene dedi Deniz..kendimin bile inanamadığı bir hızla zart diye yazdım göndere bastım..Deniz'de bende şaştık kaldık..aa delimiyim neyim diye..Deniz bunun üzerine gideceği tatilde çicekleri sulamam için evinin anahtarını koydu kuryeye gönderdi bana..haftaya Denizlerdeyiz...çicek sulamaya gidiyoruz hehe...Sevgili Denizciğimle sanki bin yıllık dost gibi telefonlaşıyoruz...gülüşüyoruz..şu blog enteresan birşey..az da olsa sıkıntı yaratıyor ama bunun yanında hergün insanın hayatına güneş gibi doğuyor..hayatına yeni ve çok güzel insanlar kazandırıyor...Sevgili sardunya..iyi ki el attın şu blog işine..ellerine sağlık..asıl gönlüne ..düşüncene sağlık...nefis oldu nefissss.

PS- Sevgili de istiyor..söyleyeyim de..benim koyduğum resim kesmedi onu hahayt.

Perşembe, Eylül 25, 2008

Ecenin Görsel Sobesi

Ece beni sobelemiş. Visulog'a girip bir test yapıyorsunuz ve kişilik analiziniz hop diye cıkıveriyor...pek eğlenceli..

Ben şunlarmışım.
Ruh hali- sofistike...hmmm ommmm diye geziniyormuşum..hayatı inişli çıkışlı seviyormuşum...teknolojinin tüm nimetlerinden faydalanıyormuşum.

Eğlence-Firari ...Tatil, pilleri yeniden doldurmaktır..Kafamı rahat tutmayı ve dengede kalmayı seviyormuşum. Sakin ruh halim başkalarına ders niteliğindeymiş..bak sen..kime ola ki?..ben benden ders alan görmedim hehe..

Alışkanlıklar-Keyif...iyi görünmek benim için sıradan bir durummuş..allah allah...Evimde modern ve cool bir zevkim varmış.Fonksiyonel olması yetmez, evim de benim kadar tarz sahibi olmalıymış..evde eşya yok eşya hahahyt..coolmuş..
Bir bardak şarap belki de iki .. Hiçbir şeyle mukayese edilemezmiş...aa nerden bildi?

Ask-evcimen....Gerçek bir romantik ve biraz da hayalperestmişim. Tamam hayat bir film olmayabilir ama öyle olduğunu düşünmenin ne zararı olabilir ki?..aa ben sevgiliyi buldum..film oldum yahu..
Özgürlük benim için, her zaman, her yerde iletişim kurabileceğin teknolojiye erişebilmek.Aynen öyle..her şekilde internet erişimim..e-maillerim..yol bilgim cebimdedir.

Şimdiii sobeleme vakti gelmişse eğer..bende sevgiliyi...sevgili sardunya'yı ve Canım Zeya'yı sobeliyorum....ee hadi bakalım...

Çarşamba, Eylül 24, 2008

Suya Sabuna dokunmadan...

Uzundur doğru dürüst post yazamıyorum..internet bağlantımızdaki yavaşlık bazen sıkıntı sınırlarımı zorladığından..saldım bayıra mevlam (*) kayıra... Ben oradan buradan yazmaya bayılıyorum..farkettim ki bunu suya sabuna dokunmadan yapmalıyım..bazı insanların sinirini de bozabiliyormuş bu hayata dokunup gecen yazılarım hahayt..

Aşağıdaki resim canım Sevgili'nin elleriyle yapmış olduğu karnıyarığı servis etme anı...Sevgili gururla sunar..karnıyarık soya kıyması ile yapılmış olup kıymalısını aratmayacak türdendir...hmmm..leziz.....isteyen Sevgiliye başvurabilir..


Misafir sonrası kalanları atmayı hiç sevmeyen şu bünye artıkları şık saklayarak ertesi gün ev ahalisine yedirir...Afrikada insanlar açlıktan ölüyor ama değil mi?...
Haydins'in marifetlerine erişemem ama fazla el becerisi gerektirmeyen yapmış olduğum diskotek kolye adını vermiş olduğum kolye aşağıda...diskotek küpeleri de var...

Aşağıdaki fotoğraf ise her sabah önünden gectiğim..çok anlamlı bulduğum..hepimizin yapması gereken eylem..SES VER...vermeye vermeye gelmedik mi bu hallere..

PS- Uslubumu "alaycı ve can sıkıcı" bulanlar benim bloğumu okumayabilirler..bundan çok da memnun olurum..bana yazılacak olan tüm commentlerin kendi bloğuma bırakılmasını..eş dost bloglarının bu işlerle meşgül edilmemesini rica ederim... ayrıca bana kitabı okuma tavsiyesi veren sevgili ruhun da biraz kitap okumasını ve Buda'nın asla bir yaradan olmadığını, aksine benim gibi kendi gibi etten kemikten bir insan olduğunu ...ve bizim "Yüce Buda kurtar bizi" cığlıklarımıza (bu şekilde çığlık atan varsa elbette hahayt) yanıt veremeyeceğini öğrenmesini en içten duygularımla temenni ederim.

(*) Mevlam..Buda demiyorum hahayt..

Pazartesi, Eylül 22, 2008

Evce

Evcenin hayatımızda pek bir önemi vardır..ne zaman aç olsak..ne zaman keyifli olsak..yada ne zaman keyifsiz..Evce’ye gideriz..Caddebostan, Iskele caddesinde..Canım Didem’imiz dertliysek bizi dinler..sonunda güldürür…keyifliysek bizimle şen kahkahalar atar..ha yok…acsak..zaten bizi doyurur..muhteşem sebzeli tutmaçlarını şiddertle tavsiye ederim…

Bu Evce işini o kadar abarttık ki..gecen Cumartesi yogadan cıktıktan sonra Seboyu’da arayarak başlayan..yeme içme ve oturma eylemlerimiz..Şebonun sevgilisi..bizim deli ve kıskanç Tuğba..onun tanımadığımız bir arkadaşı.ben ve elbette Sevgili ile akşam kapanışa kadar sürdü…
Eğer bizim yakada oturuyorsanız ve keyifli ama bol vaktiniz varsa..mutlaka deneyin..gercekten ev gibi...


PS-Bu post cok gec kaldı ve aslında daha yazacak çok şey var ama bizim yakada internette bir durumlar var..inanılmaz ağır..hiç birşey yükleyemiyorum..Durum düzelir düzelmez postlara devam...

Çarşamba, Eylül 17, 2008

Mim


Aslında bugün aklımda bambaşka bir post yazmak vardı...ancak son gelen yorumda gördüm ki Zilsizim hemşerim beni mimlemiş...eğer şimdi yazarsam yazarım..yazmazsam da unuturum diye bir telaş yazayım dedim...ilk kez kim tarafından kandırıldığımı sormuş..hemde hatırlayabilirsen demiş...hayatımda boyunca unutmadığım bir kandırılmadır benimkisi..


4-5 yaşlarındayım...annem beni dinimiz gerekli konusunda eğitime almış..bir iki dua ezberletmiş bugün hatırlamadığım..küçük kafamın katiyen anlamadığı hayvan kesme bayramını anlatmış..peygamber demiş..oğlan cocukları demiş...bilinçim hiç almak istemezdi ve o günlerden bu günlere değişen birşey olmadı..hayvan kesme bayramlarından nefret ederim ve anlamam....neyse hayvan kesme bayramı ayrı bir posta konu olacak nitelikte bende....konu oruç tutulmasına gelmişti...Beni karşısına aldı..."bak evladım..oruç tutmak dinimiz gereklerindendir...ramazan ayında kuşlar bile oruç tutar...senin yaşın çok küçük olduğundan ramazanın ilk günü kahvaltıdan sonra yarım gün tutsan yeter...Allah Baba da bu bilir..."dedi...küçük aklımla düşündüm...yarım gün aç kalmak bana uyar mı diye..uyar dedim..baksana kuşlar benim elim kadar onlar bile tutuyosa bende yarım gün..hemde kahvaltıdan sonra süperinden tutarım diye düşündüm...Mevsimlerden yazdı ve yazlıktaydık..bahceye indim...oyun oynuyoruz..itişiyoruz arkadaşlarımla...kenarda su birikintileri var...Site görevlisi Bahattin Amca yeni yıkamış yaz sabahı her yeri serinlesin diye...amanın ben ne göreyim...2 tane serçe o birikintilerden su içiyor...dünyam başıma yıkıldı ..annem bana yalan söylemişti...avazım çıktığı kadar bağırarak eve koştum...böğür böğür ağlıyorum...annem şaşkın..noluyor diye...anne dedim..bana yalan söyledin...kuşlar oruç moruç tutmuyor..su içiyorlar...annem çok üzüldü...ben perişan..ANNEM BANA YALAN SÖYLEDİ... ben oruç tutmuyorum...


Annemin bana söylediği bu küçük beyaz yalan benim yukarısı ile olan ilişkimde yol değiştirmeme sebep olmuştur..aslında iyi de olmuştur..o gün bugündür beni sınırlayan..özgür düşünmemi engelleyen dogmatik din yapısından uzak ama kendimle barışık..yukarısıyla fena bir ilişkisi olmayan biri olmuşumdur...Annecim..buradan bin teşekkür sana...pusulamı kontrol etmemi ve doğru yöne cevirmemi sağladığın için..


Ben kimseyi mimlemiyorum..ilk aldatılmasını hatırlayan ve anlatmak isteyen varsa anlatır diye düşünüyorum.

Cuma, Eylül 12, 2008

Ofis Halleri.


Çoğunuz benim ne iş yaptığımı bilmeyebilirsiniz..işten blogda pek bahsetmiyorum...ama ciddiyeti olan bir iş..benim hal ve tavrımı görüp reklam ajansında çalıştığımı düşünen çok olur..ama maalesef değil...ee dolayısıyla ofiste ona göre...idi...2 hafta önce radikal bir kararla duvara evdeki bak şaşırduvar kağıtlarından yaptırdım...kırmızı apliklerle süsledim...deli dolu bir ofis haline getirdim...neyseki hala bir işim var hehe..

Kendimce ufak tefek değişiklikler yapıp keyiflendirdiğim...içinde bizlerde olan birkaç kare aşağıda..

Bak şaşır duvar kağıtlarım...


Bak şaşır duvar kağıtlarım önünde Sedenimiz..

Kırmızı Apliklerin önünde Kurumsal Seden.

Yanan Kırmızı Apliklerimin önünde Seden..bu kez bendenizin dikmiş olduğu bluz eşliğinde..

Yanan apliklerin önünde ben ve Seden..

APliklerden kendimize şeytan boynuzu yaptık hehe..
Tam karşımda da Ara Güler Fotoğraflarım..ve elbette içinden gemiler gecer...

İşle alakalı bir iki ufak aksesuar..


Ay şimdi baktımda yukarıdan aşağıya..ah pek güzel olmuş ofisim.. oh bol paralar getirsin..kırmızı koydum ki ofise feng shuide paranın rengidir diye...hani çalışır belki hehe..Herkese iyi hafta sonları..bol kahkaha ve eğlence..


Perşembe, Eylül 11, 2008

Fly me to the Moon.

Fly me to the Moon'u çok severim..dinlemeye doyamam o ayrı..dün akşamüstü sevgili aradı..3 sineğin aya uçma macerasının animasyon filmi var..hadi dedi..adı da "Fly me to the Moon"..Şu bünye nefret eder sinemadan...yüz kişi bir salona tıkıl..ses cıkarma..çişin gelirse tut..pırtlama..mısırı hışırdatma...bir nevi çin eziyeti..ve gitmekten de şiddetle kaçınırım..evdeki sinema perdesini de hiç bir şeye değişmem..oysaki sevgili bayılır sinemaya...ama bana da bayıldığından hiç çıkarmaz sesini....hmm dedim...ya dedim...animasyon filmlere bayılırım bu arada...ama o salona da tıkışasım yok..kacta dedim...dedi 9...ee iyi bari gidelim o zaman dedim...

Biletlerimizi alıp salona girmemizle sevgili dediki salonu kapadım...derin bir oh dedim...bizim dışımızda kimse yoktu o canım filmi izlemeye gelen...şen kahkahalarım kimsenin sinir bakışlarına maruz kalmayacaktı...oleey..budur sinema keyfi...

Ay bu yukardaki sinekler bu kadar mı sevimli olur..bildiniz sinek..üstümüze başımıza yapışan tiksinç sinekler......bazı repliklere katıldık gülmekten..."Hindistan'da sinekler açlıktan ölüyormuş..annem söyledi" gibi..filmin müzikleri cok iyidi .... Amerikalıların mutlak üstünlüğünün altı sağlam bir şekilde çizilmişti..gerek var mıydı bilmiyorum...

Beni gülmekten patlatan karakter ve karelerden biri...vaktiniz varsa ve animasyon filmleri seviyorsanız mutlaka gidin görün derim... Hele cocuk varsa ailede..hiç kaçırmayın...

Salı, Eylül 09, 2008

Yoga..bir yaşam biçimi…Çok sevgili Hocamın izin ve katkılarıyla…

Kendime gore uzun bir süredir yoga yapıyorum..ama blogda buna çok değinmediğimi farkettim..konu fazlasıyla benimle ilgili olduğundan..iç dünyama tek başıma bir yolculuk yaptığımdan..bazen isyan ettiğimden bazense kabul edişlerimden sanırım….

Yoga kelime anlamı ile bir ve bütün olmak..ne ile…zihin..beden ve ruhun birliği..bütünlüğü…yani aslında insanın kendi ile bir ve bütün olması…Herkesin merak ettiği bir tek konu var yoga ile ilgili…uçuyor musunuz? Ne faydası var?...hayır uçmuyorum ve bu soru sahiplerinin anladığı anlamdaki faydası da haftanın 4 veya 5 günü insanın kendiyle yapayanlız kalabilmesi en büyük fayda…ev yok..araba yok..ütüyü fişte unuttum mu yok..cocuk okula yetişti mi? bakıcısı yemeğini yedirdi mi?...kocam beni aldatıyor mu?...annemi 2 gündür aramadım..asabi martı sami olur mu?...tüm bu ikincil düşünceleri bir kenara bıraktırabiliyorsa size bundan büyük fayda mı olur?

Bedeninizle birlikte esneyen zihniniz..buna uyumlanan ruhunuz…ve size getirdiği sakinlik ve hiçbirşeye kızamama hali..şu herşeye koşuşturduğumuz modern zamanlarda hepimize soluk aldırmaz mı?...Soluk almak demişken..pranayama…yoganın 8 basamaklı yolundaki basamaklardan bir tanesi…en son ne zaman bir ağacın altında belki denize karşı belki de ormana karşı derin bir nefes aldınız..diaframınıza kadar inen güzel dünyamızın havası sizi serinletti…düşünün bakalım…en son muhtemelen 5 yaşındaydınız…hemen denemenizi öneririm…

Modern dünyadaki hayatım ile yogayı bütünleştirmeye çalışan bir ruh olarak ucma haline gecmeye hiç çalışmadım…yada tepeüstü duralım da herkes ne super bir yogi olduğumu görsün..yada onca Hindistana gidiş gelişlerimde ahanda kendime guru yaptım olmadım..olmak istemedim…insanın en büyük Gurusu kendisidir…en büyük dersleri kendinden alır insan…öğretmeni olur mu? Elbette olur..ben buradan hazır da bu konu acılmışken..çok kıymetli Ersin hocama..benim yolumu actığı..yolumu acmakla kalmadığı aydınlattığı için ve herşeyin ötesinde beni kendi hayatıyla bütünleştirdiği için teşekkür etmek isterim bir kez daha….benim öğretmenim sevgili Ersin Hoca oldu…yoga ile ilk tanıştığımda karşıma cıkan öğretmendi..daha sonra bu merakli bünye bir iki hoca hariç..türkiyede ders veren bir dolu hocanın dersine girdi…ve hep şükredip çıktım kendi öğretmenimin önüne..iyiki varsınız diye…bu yolda ilerlerken sizi sömürebilecek o kadar cok insan var ki…yogada deneyimin önemine inanıyorum..iki yıl yoga yapıp hayata küsüp öğretmenlik sertifikası alıp ben de yoga dersi veriyorum diyen o kadar çok genç insane var ki..henüz kendi sorunları ile başedememiş..önünde çok uzun yolu olan…gecen günlerdeki yazımdaki amatör terzilerden…

Bu post böyle uzar gider ben kendimle ilgili yoga deneyimimime dönmek istiyorum.

Yoga 8 basamaklı bir yol.
1-Yap (Yama)
2-Yapmalar (Niyama)..bu iki basamak ahlaki kuralları içeriyor..hayvan öldürme (vejeteryenikte burden gelir), iyilik yap..temiz ol..komşuna yardım et vs..
3- Hareketler (Asana)..herkesin de bildiği ve yogayı onlardan ibaret zannettiği beden hareket ve pozları
4-Nefes (Pranayama)....hani şu doğru alamadığımız..göğsümüzden aşağı indiremediğimiz nefes.
5-Duyu ve duygulardan arınma (Pratyahara)..anladığınız gibi… no pain no gain durumları
6-Konstantrasyon (Dharana)..bir objeyle bir olma durumu..ben oyum.
7-Meditasyon (Dhyana).. zihinde istemsiz hiç birşeyin olmadığı bilinç hali.
8-Ben oldum (Samadhi)…super hal..

Havalı olmak adına yanlarına sanstritcelerini de yazdım..çok iyi bilirim hehe..

Ben Yoganın bu 8 basamağından 5-6 sını tırmanmaya çalışıyorum acıkcası…bizim tabirimizle vecd hali bana çok gelebilir…kaldı ki modern hayatla bu kadar içli dışlı olan biri için de ne derece gereklidir vecd hali bilmem ben…Sufli kıyafetler ve şıpıdık terlikler de bana gore değil..madem ki geldik bu dünyaya en temiz..en görkemli..en güzel ve faydalı hayatı yaşamak gerek…Bir kere geldiysem ben bu dünyaya Tanya olarak..tekrar geleceksek bile olsa ruhum…aslanlar gibi yaşamalı bu Tanya..

Yukarıdaki görüşlerin temellerinin neredeyse tamamı Sevgili Hocam’dan öğrendiklerim, fazlasıyla okuduğum Swami Sivananda ve Paramahansa Yogananda’ya aittir aslında..yorumu ise bana ait…belki blok bilgi olarak veremedim ama dedim ya buda benim yorumum..


Namaste..

Yukarıdaki fotoğraf Sevgili Hocam liderliğinde bu yıl gittiğimiz Hindistan-Rishikesh'te çekilmiştir. Arkada Ganj ve Himalayaların huzurunu buradan bile hissedebiliyorum.

Pazartesi, Eylül 08, 2008

Gözyaşı..evden eve nakliyat..piruhi..incik boncuk..


Sevgili Sybella'nın Istanbul'a kademeli taşınma halleri devam ediyor..Her haftasonu bir kolilerle haşır neşirliğimiz var..benim cok faydam yok aslında ama gidip geliyorum...şöförlük yapıyorum falan.. Bu taşınma anlarından birinde vazifelerimden biri olan fotoğraf ayıklama işini Kero ile yaparken..bir fotoğraf gördük Kero ile..annem..babam ve Kero...ay bizi bir ağlamak alsın..hüngür hüngür..zannedersiniz ki Türk filmi seyrediyoruz..Ayhan Işık..Belgin Doruk...hıçkırık aralarında ise ne kadar gençlermiş diyebiliyor Kero..henüz genç olduğu için sevdiklerinden kaybettiği çok olmadı daha Kero'nun..bunun üzerine hemen dede ile aşağıdaki fotoğraflar çekildi....Kerocum anane ile çekmemişiz...

Evden eve nakliyatın son durumu..laf aramızda içler acısı..ben bu kadar taşındım..kolileri boşaltanını daha görmedim..değişen hiç bir şey yok...
Bu keşmekeş içinde ise keyfimize değecek yok. Doktorumuma çtığı özel üretim şarabımızı yudumluyor..arada bir de koli açıyoruz...Sevgili biraz yorgun..onu oturduğu yerden hiç kaldırmadık tabi..

Sevgili ve ben yukarıda...


Sevgili çok uzun zamandır benden bir yemek isterdi..Piruhi adı..bir baktık ki W otelin altında açılmış..gittik mi hayır.. hemen evde bir piruhi denemesi yaptk..aslında kıymadan veya peynirden yapılırmış..biz arkadaşlarımızı yemeyi bıraktığımızdan soya kıyması ile yaptık..bu arada sevgii 16 yıl et yemediğinden o soya kıymasını bir leziz hale getirdi..şaşarsınız......aman bir leziz bir enfes..hamuru da kendimiz yaptık..kendimiz de açtık...parmaklarımızı da yedik.


Mutfaktan bir kare..







Birde haftasonu incik boncuk işine sardım...kendime süpersonik kolyeler yaptım..eksper olmadığıman eğri büğrülükler oldu ama süper oldu..eski incilerimi bile modernize ettim hehe..sevgiliye dedim ki..incik boncuk dükkanı açsam ....sonra kiki geldi aklıma..kendi tasarladığı parcaları içi giderek verirmiş..aman dedim bi dükkan dolusu incik boncuğum olacağına..kendime kadar yapar..deli kızın ceyizi şeklinde gezerim...

Meşgül Tanya.. yaratıcılığın kaynağı 2.çakram hırıl hırıl çalışırken..



Düz renk t-shirtle daha secilir olacakmış ama idare edin..

Hepimize iyi ve huzurlu haftalar diliyorum..

Perşembe, Eylül 04, 2008

Amatör Terziler

Vaktin birinde sevgili Barton çok güzel bir yazıya başlamıştı..."Amatör terziler var burda bu akşam..kendi söküklerini dikemeyen....." diye..bunun üzerine hep çok düşündüm sonra...amatör terziler...

Bu aralar insanlarla hep ve çok konuşuyorum...bugünkü konumuz ise psikologlar..ben mesela kendimden küçük bir psikoloğa hayatta gitmem..benim hayat tecrübemin yarısını yaşamış birinin bana ne faydası olur diye...sevgiliye anlatırım boşaltırım içimi ..hoş bazılarınız kızabilir ama ben psikoloğa da gitmem sanırım...gittiğim psikolog mesela hayata dair herşeyi çözüp mü oturur karşıma...sanmam...onun da çözemediği bir dünya hadise illaki vardır...ee o zaman benim derdime derman olma ihtimali?...hiç yok..

Sacı başı bir tarafta kuaför...hiç sevmem..kendine faydası yoksa benim saçlarıma ne yapabilir..o yüzdendir ki aynı zamanda saç gurum da olan sevgiliye kestiriyorum saçları..

Dişleri eğri büğrü diş hekimi olur mu hiç..var..ben gördüm...

Doğum yapmamış doğum koçu...hayatta olmaz..ama var..hemde şu ünlülerin doğum koçu..

Stil sahibi olmayan stilist olur mu? Ay bir dünya..ben moda işlerinden anlamam ama onu da gördüm vallahi yahu..

Bu örnekler o kadar uzar gider ki..bir post yetmez bu işe...nedenini ben çözemedim..bilen varsa bi deyiversin bana da...

Çarşamba, Eylül 03, 2008

Kendime çeki düzen

Bu aralar kendimle fazlasıyla ilgiliyim..bu mercimek kafanın ansızın gidişiyle bana hediyesi olan fazla kilolar...o kilolarla beraber göbeemin etrafına çullanan yağlar ...hayatıma varmadığım ellilerle başlayan kilo...hiç geçmeyen sedeflerim...ayaklarıma olmayan ayakkaplar..belki zayıflarım diye öbek öbek kaldırdığım ve aslında bir daha bana hiç olmayacak 32 beden kıyafetler..bu liste böyle uzar gider..

Bu ağlak halimden kurtulmak için hergün yoga yapıyorum..hem bedenim hem zihnim dinleniyor..bu şişko halimle kendimle bir ve bütün olmaya çalışıyorum..fena da gitmiyorum..benim girdiğim derslerde Sevgili hocam biraz daha sert yaptırıyor dersleri..her yerim ağrıyor ama olsun..Hoca torpili bu da bana..Dün gece bize gelen Şebo tekrar yüzmeye başlamamı önerdi.. fena fikir değil aslında..haftada 3 gün 2.5 km yüzebiliyordum o dönem..bunu ciddi ciddi düşünmeliyim..araştırmış olduğum aletli pilates ve powerplateten daha faideli olabilir..hem bedenime hemde cebime..zaten sevgili dalga gecip duruyor..yoganın dersini 1000 ytl yapsam cıkmayacaksın demek ashramdan diye..maskara oldum anlayacağınız...

Evin altında küçük bir gym var..koca popomu kaldırıp akşamları iki bisiklet pedalı cevirsem hiç fena olmayacak sanırım..pinpon masası da var ama sevgili beni madara eder diye tırsınıyorum.

Sonra sabahları erken kalkıp yürümem gerek..sevgili de buna eşlik eder aslında ama ben ona edebilir miyim ondan şüpheliyim.

Bu sigarayı bırakmam ise mercimek kafanın bana bir diğer katkısı oldu...ama acaba aldığım kilolara da katkısı var mı..bilemedim şimdi...

Akşama kendime laser epilasyon için randevu aldım..bunu da dün gece Şebo ile konutuk..yaz geldiğinde seneye danalar gibi kol altlarımızı yakalım diye hehe... her boyaya boyandık..fıstıkiye dayandık..

Yeme düzenimi tamamen değiştirdim...artık kahvaltı ediyorum..hiç olmadı ananas yiyorum..pekte severim...tavsiye de ederim...Kuru kayısı ve elma öğün aralarımın vazgecilmezi..hayatımda yemediğim kadar yemek yiyip nasıl kilo vereceğim onu bilemiyorum...sevgili de bana hep destek tam destek...bu şişko halimle bile cok seviyor beni...iyi ki var.

Dün gece bize sadece Sebo gelmedi..Barton'da vardı..barton'un da hayatına çeki düzen verdik...cinsel tercihlerini değiştirmesini talep ettik..önümüzdeki maçlara bakacağız dedi..birde..asya ve avrupa kıtalarının görebileceği bir bandolu laf söyledi ki belki kendi yazar comment olarak hehe..

Bu post biraz dağınık oldu..ama içimi yansıtan bir post oldu..oluyor böyle bazen..

PS- Bu arada acilen hamile kalıp bu kiloları kamufle etmekte fena fikir değil hani..