Perşembe, Aralık 25, 2014

Öksürükle imtihanım!

Oğlan doğduğundan beri kışları gelip yapışan bir öksürük var, öyle böyle değil, geceleri uyutmayana, kusturama kadar. Türkiye'deki doktoru Kanada'ya gelince geçme ihtimalinin yüksek olduğunu, ama yine de dikkat etmemiz gerektiğini söylemişti. Tabi ki şuraya gelince geçmedi, aksine arttı zira tıbbi herhangi bir müdahale  yapılmıyor. Ne öksürük ilacı var ne de öksüürk şurubu, bizde nebulator var deyince gözleri yuvalarından fırlayarak, " oh no very dangerous" diyorlar, ama herhangi bir çözüm yok.

Öksürük şurubu bulmak neredeyse imkansız olduğundan, her carseiz ana gibi bende kendimi kocakarı ilaçlarına verdim, onlardan care bekliyorum.

Siyah turpun içini oyup, içine bal koyuyorum ve ayazda bir gece bekletiyorum, tahmin edersiniz ki ayaz burda olağan bir durum! Sonrasında balın turpla karışarak oluşturduğu sıvıyı anane ilacı diye oğlana kaktırıyorum.

Çörek otunu havanda dövüp balla karıştırıp oğlana yutturuyorum, başlarda itiraz ediyordu şimdilerde alışti. Buna da güzellik olsun diye Siso ilaçı diyoruz, korkarım yakında anane ve teyzeden aklı çıkacak.

Ihlamur, limon kabuğu, tarçın, karanfil en iyi ahpaplar bu arada.

Tüm bunlara rağmen bir gelişme var mı? Hayır!! Her gece öküsürükten perişan Leo, gözlerinin altı çöktü, bitap düştü evladım.

Sonuç olarak, öksürükle imtihanım pekte iyi gitmiyor!
Ofis hallerinden it kopuk hallere geçişimden bir ayakkabı hali, bildiğin ağır işci ayakkabısı, Sevdiğim de bir gerçek!

Çarşamba, Aralık 24, 2014

Merry Christmas!

Merry Christmas to all my friends celebrating!

Kutlayan tüm arkadaşlarıma Mutlu Noeller!

Bilen bilir dinle alakalı her türlü kutlamalardan arkama bakmadan kaçarım ben, İnananlara tüm saygımla elbette, Noel'de bunlardan biri. Nedense dinlere dair hiçbirşeyi sevemedim ben. Ne zaman dindar birini görsem illaki bir kötülüğünü görürüm, o zaman da sorgularım, hoş sorgulayacağımı sorguladım ben ve kendim için bitirdim bu işleri. İnanç sistemleriyle aram iyi değildir kısaca.

Burada inanamadığım birşey var. Santa'ya inanma ile alakalı, aileler çocuklar Santa'ya inansın diye yıllar boyu çocuklara yalanlar, hediyeler, ancak o gün gelipte çocuk Santa olmadığını öğrendiğinde o dünyanın kafasına geçmesi, ailenin yıllar boyu çocuğu bu yalanla büyütmesi, ardından gelen güvensizlikler. Bilmiyorum değiyor mu?

ben kendi çocuğuma olmayan birşeyi inandırmamayı seçtim. Santanın eskilerden kalma bir masal olduğunu, bazı ailelerin bu geleneği hala devam ettirdiğini, ama hediye istiyorsa bizim alabileceğimizi öğrettim. Fakat okullarda bile Santa yalanı o  kadar gerçek pompalanıyor ki, nereye kadar devam edebilirim bilmiyorum.

Şimdilik Leo Santa görmeye gitmek istemiyor, gerçek bile değil diyor, ama gelecek ne getirir bilemiyorum.

Hissiyat böyle bu aralar!

Çocuklara öğretilmesi gereken bence" Canını en çok ne yakar sorusunun karşılığı olan YALAN!
Santa ise olsa olsa insanın canını yakar!

Cuma, Aralık 19, 2014

Soğuk mu?

Şimdi Kanada'da yaşıyoruz ya biz, herkesin en büyük merağı "oralar soğuk oluyor mu?". Kutba yakınlığı sebebiyle memleketin canım havasından bir tık soğuk olduğu söylenebilir. Ancak öyle dondurucu mondurucu değil.

Memlekette olsa hayatta yaşayamam dediğim -10 derecede misal tshirt üstüne bir polar giyip bakkala gidebiliyorum. Bakkal derken ağız alışkanlığı elbet, Şimdiki adıyla köşedeki market.

Isıya dönecek olursak -10 yazınca böyle bir insanın içi ürperiyor belki ama ı-ıh, Öyle değil işte, Bizim memleketin 5 derecesine falan eşit bence. Yaşanabiliyor yani. Çocuklar okula gidiyor, herkes işine gidiyor, Donan monan yok.

Kanada'ya gelmek isteyen bissürü insandan aldığım maillerde bu hava mevzu var, Korkutmayın gözünüzü, kalın birşeyler alın yanınıza gelin.

Hayatımın çok tatlı bir insanı isimli çalışmamdan!!
PS-Ayyakkap şalışmalarıma geri döneceğim dönmesine ama kar botu dünyanın en güzel ayakkabısı değil maalesef!

Salı, Aralık 16, 2014

İyi ki doğdum!

Blog yazmaya başladığımdan beri her yıl kendi doğumgünümde kendime bir kıyak yapar güzel bir doğum günü mesajı yazarım. Bu senenin mesajı biricik ablam Siso'dan geldi. Ben ağlamaktan şiştim, İstedim ki sizde şişin. Buyrun bakalım!

Hayatında değer verdiklerinin yanında olmazsa olmazların vardır. Sanırım benim en büyük vazgeçilmezlerimden biri kızkardeşim.Biten kardeşliklere baktığımda büyük üzüntü hissederim hep. Nedir acaba paylaşılamayan ve bağları koparan. Bir kardeşin varsa, her şeyin başı doğuştan sıkı bir dosta sahipsindir.
Kardeş insanın hayatında anne ve babanın hediyesidir. Senden bir parça, bütün olmanı tamamlayan bir yarım ve hatta sana seni anlatan kılavuzdur. Sırdaş olur kimi zaman, dert ortağı olur, suç ortağı olur. Seni ele vermeyen, doğru yönlendirmeye çalışan anne kalbi taşır. Kan bağından öte ruh bağı vardır aranda. Uzakta olsan bir telefon bile yeter derdini paylaşmaya. Saat kaç olursa olsun kapılar açılır.Kendi mutluluğunu senin ki kadar önemsemez çoğu zaman. Bir kız kardeş bir anne daha demektir.
Seni mutlu etmek için yanlışlarının üstünü örtmeyen,hata ve günahınla sevendir. Koruyup kollama arzusu içerisinde kendi evladından ayırt etmeyendir. Ne kadar büyürsen büyü ablanın gözünde hala küçük kız kardeşsindir.Bazen çatışırsın ama yine onun yanında kalırsın.
Bir yanın eksik hissedersin anlatamadıkların olduğunda. Ani vermen gereken kararlarda o olsun istersin yanında. Ve paylaşmak istersin mutluluğunu tek satır atlamadan onunla. Üzüntü, keder, sevinç, neşe hepsini beraber çıkarsızca yaşayabileceğin bir kucak olur sana. Kardeş anıdır aslında annenle babandan sana. En ortak yönü onunla bulabilirsin,anlaşamadığın zamanlar olduğunu da düşünsen sen ondan birisin. Yaşadıklarınızın, paylaştıklarınızın daha fazlasını kiminle yaşayabilirsiniz ki? Ya da kim küçüklüğünüzden beri sizi böylesine tanır ailenizin dışında?
Her kardeşliğin böyle olduğu söylenemez tabi çıkarların kesiştiği noktada. Ama kendi adıma diyebilirim ki; kızkardeşim en büyük şanslarımdan biridir hayatımda.
İyi ki doğdun iyi ki varsın....Sevgiyle sağlıkla...kocaman öpüyor ve kucaklıyorum..

Pazartesi, Aralık 08, 2014

Time flies!

Aylar olmus, hicbirsey yazmamisim, oysa hayatimizda olan o kadar cok sey var ki!

Leo okula basladi, ben okula basladim, sevgili yoga derslerine basladi, hayat hizla akip gidiyor. Hayatimin su noktasinda, yepyeni bir ulkede scholarize olmadan is bulmanin, calismanin imkansiz oldugunu anladigimdan kendimi okula yazdirayim dedim. Karar verdigim alan ise hukuk oldu, uzun is hayati gecmisim, tecrubemi ve su anda yaptigim isleri dusunecek olursak seramik sanatlari okumayacagim cok acikti.

Ilk baslarda tereddutlerim oldu, ana dili ana dilim olmayan bir ulkede hukuk okumaya kalkismistim, ustelik kanadalilarla, ilk gunlerdeki gerginliklerim zaman gectikce kus olup gitti. Her ay akademik mukemmeliyet odulu almaya basladim, okul adina Ontario capinda bir mahkememsi yarismaya katilmak uzere secildim, sinifimin birincisiyim, cunku Kanada'da okumak cocuk oyuncagi. Sifir organizasyon yetenekleri, zamanlarini ayarlayamamalari, cok yavas olmalari sebebiyle burada akademik basari yakalamamak mumkun degil a dostlar!

Colugu combalagi gonderecekseniz hic dusunmeyin. Bu arada Turkiye'de yasayip cocuklarini Kanada'ya okumaya gondermek isteyen ailelere servis verdigim bir sirket actim, ilk sene hedefim 3-4 cocuk getirmek ve onlarin hayatini kurtarmak, ve bunu keyifle yapiyorum.

Turkiye'deki sirketimi temsil etmeye devam ediyorum, isler tikirinda.

Aaa bu arada Leo cok buyudu, cuma gecesi okulda partiye gitti, bana, babasina ve kukiye (bizim kedi) yilbasi hediyeleri almis, ne zaman gecti, ne kadar hizli gecti, nasil bu kadar tatli bir insan geldi bizi secti, bu sorularin yanitini bilmiyorum, ama kendisine sahip oldugum icin cok mutluyum.

Karli bir Kanada gununden hello isimli calismamdan bir kare!
PS-Okulun bilgisayarindan yazdigim icin turkce karakterlerim tirt biraz, bilen arkadaslar imlaya dikkat ettigimi bilir, bu seferlik affola!