Salı, Mart 30, 2010

Bugaboo

Alişin hemen herşeyi hazır...cumartesi arabası da geldi...pek beğendik..şahane..Bugaboo marka..bu markayı tercih etmemizdeki sebeplerden biri (RED) üyesi olması..yani yaptığınız alışverişin belirli bir yüzdesinin Afrika'da HIV ile savaşan bebeklere gidiyor olması..ayrıca araba son derece keyifli..eğlenceli..tasarım harikası...çift tekerleğe dönüşebiliyor..adanın çetin bayırlarında..renkleri ile dilediğiniz gibi oynayabiliyorsunuz...biz şimdilik lacivert...kum rengi ve kırmızı kombinasyonu yaptık...ve fakat Aliş sıkıldığında veya biz...istediğimiz renk kumaş ile şenlendirebiliyoruz arabayı....biz bayıldık...Bu alışverişte benim tüm kaprislerime katlanan..istediğim her türlü değişikliği yapan Sevgili Ozan'a ve ekibine sonsuz teşekkür ederim...ve derim ki daha başlarını çok ağrıtacağım...gecenlerde bir kuzu aldım bir arkadaşıma hediye için...aa anne kalp atışı sesi...okyanus..duş..şu bu..bir baktım ki onu da Ozanlar getiriyor...titreşen sallanan herşeyi kaldırdım..yatağında kuzu asılı şimdilik Alişin..olabildiğince sakin olsun..Kuzu yetmediği yerde sallanan zıplayan ve dönenler cıksın ortaya diye...


Süpersonic arabamız...birde lacivert kırmızı kombinasyonu istedim arsızca...sıkıldıkca sadece değiştirmek için...arabanın anne için kahve fincanı tutacağı bile var..üründe bayıldığımız detaylardan sadece biri..

PS-Masterlarda iki aydır yapılan hileli oylamalar sebebiyle ve bunun önüne bir türlü geçilememesi sebebiyle..benim de bu kategori içinde bulunmamdan duyduğum rahatsızlıktan ötürü defalarca adımın anketlerden cıkarılmasını rica etmiştim..kırmamışlar..anketi total iptal etmişler..neymiş memeleketimde internette güvenlik diye bir şey sağlanamıyormuş...keyifle cıktığınız bir yolculuk zehir olabiliyormuş...destek olan herkese buradan sonsuz teşekkür ederim.

Pazartesi, Mart 29, 2010

Nonim..Gofrett ve Ben...

Oh Cuma gecesi ben bir keyifler ettim..bir güzel sohbetler ettim...bir güzel yürekler tanıdım...Gofrett..Noni ve sevgilisi..o kadar keyif aldık ki..aliş ben ve sevgili...

Doğumdan önce son treni yakalayalım dedik..zira doğum sonrası görüşülebilir insan listesindeki yerimi hızla kaybedip sonlara düşeceğimden eminim...iki üç mailin sonunda benim yorulmamam için caddede ofise çok yakın..hepimizin sevdiği bir mekanda buluştuk..Noninin sevgili geldi önce..sonra benim sevgili..sarıp sarmaladık birbirimizi..sevgiyle..keyifle..yılların dostluğuyla..henüz tanımış olmamızı birbirimizi hiç dert etmeyerek...ben bayıldım...hem kızlara..hem enerjilerine...hem sohbetlerine...hem keyiflerine...hadi arayı acmayalım diyerek...sarılıp öpüştük durmadan...Ha bu arada göbekteki oğlan da pek keyifliydi o gece..şahane kızları görünce tabi..hop hop oynaştı durdu..gelince de aşık olur mu kızlara..olur bence hehe...Fotoğraflar Noniden..pek şahane cıkmışlar..ben yeltenmedim bile çekmeye...







Hamilelik Halleri isimli bir Noni çalışması...karnımın bu kadar burmumda olduğundan haberim yokru o merdivenlerde sekerken...

Cuma, Mart 26, 2010

Yoga ve fakir edebiyatı...

Uzun yıllardır yoga ile ilgiliyim...hem duruşlar bazında hemde felsefesi anlamında kendimi geliştiriyor ve ruh-beden-zihin üçlüsünü bir dengeye oturtmaya çalışıyorum...kendi adıma da bu dengeyi hiçte fena olmayan bir şekilde kurdum ve bunu hayatıma da yansıtıyorum...veya buna ben inanıyorum...sonuç itibari ile hiç kimseye görüşleri sebebiyle yersiz eleştirilerde bulunmuyorum..yada bunu kendimde hak görmüyorum...uzanamıyorsam bir ciğere mundar demiyorum...basit bir örnekle kırmızı ışıkta mümkün olduğunca sinirlenmemeye..trafiği gözümde büyütmemeye çalışıyorum...biri randevusuna geçikirse insan halidir diyebiliyorum....ama ben elimden geleni yaptığım halde elimde olmayan sebeplerle de gecikirsem kahretmiyorum ve bu da bana 10 yıllık çalışmamın sonucunda artı bir değer gibi geliyor.

Neden olduğunu anlamadığım bir şekilde özellikle bizim memlekette yoga yanlış anlaşılıyor..yoga yapıyorsan eğer şıpıdık terlik ve şilebezi kıyafetler senle özdeşleşiveriyor...sevgili hocam hep bunu der....oysa ki yok öyle birşey..buradaki hayatını paran...ki bu paralar çalışılarak kazanılmış paralar..ve fırsatların elverdiği ölçüde iyi yaşayacaksın ki iyi ol..çevrene karşı da iyi ol..kocana..karına...sevgiline...evladına iyi ol..sonra toplumun diğer katmanlara iyi ol...illaki sefil hayatı yaşamaya gerek yoktur bunun için ve eğer paran ve imkanların yoksa da bunula kendini aşağılanmış hissetme...


Tercih ettiğin hayat biçimi de bunu yansıtır...seyahat biçimin...ev hayatın..herşey..çocuk yetiştirme tercihlerin..hepsi senin iyi olman üzerine kurulmuştur..önce BEN iyi olacağım...sonra diğerlerine iyilik yansıtacağım, ben iyi olayım ki benim kötü olmam sebebi ile başkalarının aklını fikrini zamanını boş yere harcamayayım...Ben iyi olayım ki gerekirse herkesin yardımına koşabileyim...

Ama görüyorum ki bazen gerçek hayat öyle olmuyor..sizi hiç tanımayan biri sırf yoga yapıyorsunuz ama fena da bir hayat yaşamıyorsunuz diye sizi eleştirebiliyor mesela...hiç gocunmadan..sizi tanımadan bilmeden...ee ne ki şimdi bu...yoga yapıyorsunuz diye sabır taşısınız ya...giydir gitsin..nasılsa ses etmez karşıdaki...nasılsa yogi..nasılsa sinirlenmez...ama en ufak bir eleştiride bulunursanız karşıdaki ağzına geleni söyleyebilir..nedense...

Ben bu durumlarda beni aşağıya çekenlerle ilişkimi derhal keserim...bu bir olay olabilir..kişi olabilir...beni her ne aşağı çekiyorsa kolayca görmezden gelebilirim elbette önce gerekli uğraşıyı veririm ama sonuç yoksa ...zira en önce BENİM iyi olmam gerek...ve ben bunu kendi yoga yolculuğumda öğrendim...hep diyorum..herkesin yolu ayrı ama varacağı yer aynı...siz deyin cennet ben diyeyim içindeki özbenlik...ve herkese kendi seyahatinde iyi yolculuklar...


Hindistan'da Ganj kenarında yoga...

PS-Bu yazı gecici olarak yorumlara kapanmıştır...aklına gelen..hak gören eleştiremesin diye hehehe...

Çarşamba, Mart 24, 2010

Hamile kıyafetleri sorunsalı...

Hamile kıyafetleri hamile olduğum ilk günden beri kabusum olmuştu benim...şu ana dek bir kaç almakla beraber hemen hemen hiç giymedim ve giymeyi de düşünmüyorum.

Alıpta giydiğim tek şey Zara maternityden aldığım takım elbise pantalonu..o da herhangi bir toplantıya giderken az da olsa derli toplu durayım diye hehehe

Onun dışında hamilelik öncesi boy friend jeanlerim...gercek boyfrendimin jeanleri..ucuzluktan alınmış 36 ve 38 pantalonlarla 36. haftayı bitirmiş bulunmaktayım...Robadan elbise hemen hemen hiç giymedim...zaten beden üzerindeki kontrolü kaybettiğimden bir de beni duble hımbıl gösterecek her türlü robadan ve kareli elbiseden uzak durdum...duruyorum...

Kalan son haftamda halen içine itişerek girebildiğim bluejeanlerimin yanı sıra dün cok parlak bir fikrim geldi...Hindistan'dan almış olduğum şalvarlar..hem cok moda hemde cok bol..hem de enfesler...bugün ilk denememi yaptım..pek stil sahibi oldum..Sed'in deyimi ile stylish...

Pek beğendim ben kendimi bugün...



Aşağıda da hamilelik Halleri isimli çalışmamdan...

Salı, Mart 23, 2010

Hamilelik ve annelik...

Uzundur ihmal ettiğimiz bir dost ziyaretine gittik pazar..hem evlilik..hem bebek tebriği..hem özlem giderme...Canım Verdalara gittik.. Verdayı son gördüğümde ne evliydi...ne de Maral gelmişti hayatlarına...pazar günü ise aslında bebekli bir aile olmalarına karşın hayatlarında değişen hiç birşey olmadığını gördüm..rahatladım..beni bekleyen hayatı düşüünce bak bu da olabiliyormuş dedim..Maral emeklemesine rağmen ayakkabılarımızla eve girdik...benim en büyük dertlerimden biri...eve insanların ayakkaplarını cıkarıp sokmak..hiç sevmeyiz..ve son derece avam buluruz..hep cıplak ayak göreceğime ayakkaplı ayak göreyim derim ben..allahtan sevgili de aynı ben..bugüne dek eve gelen kimseye ayakkapları cıkartırmadık...bebek gelince de cıkartırmamaya devam edelim istiyorduk..Pazar günü derin bir oh be dedik...yalnız değiliz diye....

Sadece bu değil elbette...bebeğe fanus dışı bir hayat ile alakalı bir sürü tüyo aldım Verda'dan..O pazar şahane bir anne baba gördük karşımızda.....hayatın keyfini çıkaran..bir o kadar biliçli..Pek keyif ettik pek...hazır bizde bir bebeksiz bakıcı varken ben doğurmadan bize gelme sözü alıp ayrıldık....

Ah Alişin ile alakalı son hazırlıklar devam ediyor..dün gece Sed ile birlikte seri üretim vardı Aliş odasında...elbette henüz bitmediler...ama pek keyif ediyoruz...Sed doğurmadan tüm ayrıntılara hakim vaziyette hahahyt...

Cumartesi günü Diyetisyene gittik...yedim fırcayı geldim eve..vücudumdaki kilo artışının tamamı su..2.7 kg..son bir ayda...bol su içmediğim için..şimdi günde bir tanker su içiyorum...700 gramı gitti suların ve fil ayaklarımdan ve ellerimden kurtuldum..deli miymişim ne?....birde son aya kadar 8 kilo ile geldiğimden ve bu su kiloları aldığımdan kızıldı elbette bana hahahyt..ama haketmişim demek...

Aliş kontrolleri artık haftalık...herşey yolunda..normal doğum için bekliyoruz... normal doğumu deneyeceğiz ama yaşım sebebi ile kendimi her iki türlü doğuma da hazır ettim..

Haftanın 3-4 günü yogalar devam..yalnız yer hareketlerinden ayağa kalkmam gerekince ters düşmüş kaplumbağa gibi debeleniyorum kalkabilmek için....hahahyt..komiğim anlayacağınız...allahtan az da olsa hoca torpilim var...



Hamilelik Halleri isimli çalışmamdan...

Cuma, Mart 19, 2010

Karmakarışık

Evlilik yıldönümümüzdü..bana hayatta en istediğim şey geldi..para atıp çalıştırılan sakız makinesi..piyanonun üstüne koydum...



Masterlarda ki yılın sporcu adaylığım devam ediyor...uygulama değişti..artık oy kullanmak için üye olmak gerekiyor..sitenin solundan..mailinize bir aktivasyon geliyor..tıklıyorsunuz..hop oylar Tanya'ya..şu an öndeyiz ve mart sonu bitecek...bakarsınız doğurmadan önce yılın dinazor sporcusu da olurum...nefis eller klavyeye hehehe.



Hamilelik Halleri isimli çalışmamdan bir yüz göz fotoğrafı...

Sabah taksiye bindim uzundur ilk kez..navigator vardı..dumur oldum...avrupa birliğine giremeyeceğiz ama medeniyet bize de bulaşacak galiba dedim....



Canım dost Cem Ocak'ın New York fotosunun önünde ofiste moda çekimleri hehe..



Canım Arkadaşım Tuğbacım gecen hafta bir operasyon geçirdi..acil şifalar..bol melekler..acele iyileş Tuğba..işimiz var...Aliş doğacak...



Hamilelik Halleri isimli çalışmamdan bir örnek...

Çarşamba, Mart 17, 2010

Bloom ve Treehouse

Daha önce yazmıştım. Bloombaby tasarımlarını çok beğendiğim bir marka diye...Zaman içinde bir şekilde kontakt kurduğum Treehouse Bloomları Türkiyeye getiren marka..sadece bloomlar değil...dünyanın en eğlenceli bebek malzemelerini de getiriyorlar..şiddetle tavsiye ederim....ekipte son derece sıcakkanlı..ve tüm fikirlere açık...

Daha önce siparişini verdiğim Coco..süpersünic ana kucağı bu sabah elimize ulaştı...tam bir tasarım harikası...eve de ofise de adaya da cok ama cok yakışacak...üstelikte taşıma cantası ile heryere kolayca gelebilecek...

Biz sürekli sallanan...pilli...üzerinden ayı böcek sarkan anakucaklarını sevmiyoruz..bebeğe ilk günden herşeyi verip..tüketeceği birşey kalmaması fikri bize acaip geliyor..o yüzden de daha doğa ile dost..ahşap..sade ürünleri tercih ediyoruz...ha ana kucağı disposable mı diye bıyık altından gülen varsa bilgi için...sarıldığı naylon bile mısır yaprağından yapıldığından doğada erimeme sorunu yok hehehehe..tamamen tesadüf elbette ama eliniz bu tür ürünlere gitmeye başladığında genelde hepsi cevre ile dost oluyor..umuyorum bu bilinçi Aliş'e de verebiliriz.

Süpersonic ana kucağı aşağıda....





Hamileik halleri isimli çalışmamdan bir örnek..tarih ise dün...

Pazartesi, Mart 15, 2010

Hep sevgili kalalım, olur mu?

Genelde bir günde iki post yazmam ben...ama bugün çok önemli bir gün..yazmamak olmaz...

Bundan iki yıl önce sevgilim ve ben birbirimize evet dedik...en yakın dostlarımızın şahitliğinde...güzel bir güneşin ışıltısında...sonsuza dek..karşılıksız ve koşulsuz bir evet ...daima bir ve bütün olmak...iyi günlerde şen kahkahalara..zorlu günlerde desteğe evet dedik...hep destek tam destek dedik birbirimizi hayatlarımıza alırken..hiç ayrılmamacasına..hiç bırakmamacasına bir evet dedik....en karanlık günlerimizden çıkışa evet dedik...en güzel günleri davet etmeye hayatlarımıza evet dedik..o gün bir söz vermiştik birbirimize biz..

"Sevgilim,hep Sevgili kalalım..olur mu?" demiştik...ona en büyük EVETi dedik biz...

Ve kaldık ya...hala sevgiliyiz ve hala deliler gibi aşığız ya..bu aşkı daha da büyütmek için birde Aliş yaptık ya..bizden mutlusu yok..ve biliyorum ki bu yeni ruh hayatımıza daha büyük bir aşk getirecek...birbirimize sıkıca bağlayacak..sarmalayacak bir aşk olacak...

Sevgilim...seni çok seviyorum...beni hayatına aldığın için...beni bu kadar karşılıksız ve koşulsuz sevdiğin için seni o kadar çok seviyorum ki....İyi ki varsın...


Evlilik törenimizden hoş bir kare....

Blogger Parti bahane, Canlı Performans Volume:Aliş öncesi kaynaşma...

Cuma günü ani bir kararla hadi..toplanalım dedik...Blogger Poartisi diye..aslında Tümayların bizde olup canlı performans sergilenen gece Cenk'in kursağında kaldığından canlı performans gecesi yapalım dedik..hem doğum öncesi tribunlerde yerini alacak dostlarımız kaynaşır...hemde Ali ve Cenk canlı müzikle kulaklarımızın pasını siler..hem güler..eğlenir keyf ederiz diye....

Çokta keyifli bir gece oldu...



Tugba ve Special K,Alara ve Cenk...



Evliliklerinin 17.yılını hep birlikte kutladığımız The Tumays



Şebo ve Hasan..evlilikleri daha bir yıl olmadı ama belki hep birlikte kutlarız hahayt..



Ritme ayak uyduran Alişi dinleyen Tubik ve Şukran...


Ve biricik Sevgili...

Tuğba birde mektup yazmış Aliş'e...beni duygulandıran..sevindiren..belki ilk kez hissettiren....şurada....İyi ki hepiniz varsınız...

Çarşamba, Mart 10, 2010

Anarşik anne adayı

Şiddetle taraf olduğum bir kumaş bez olayı var.. Aliş'te mutlaka deneyeceğim..denemeden de pes etmeyeceğim....

Hiç anlayamadığımsa bazı annelerin bu fikri "komik" bulması....aaa disposable değil..o zaman emzikte kullanma..bıyık altından gülmeler...aaa biberon mu..hohoho...noldu cevreye zarar gibisinden...sanıyorum bu anneler ya kendileri bunu düşünemediğinden..ya da düşünüpte deneme cesareti gösteremediklerinden bizim hevesimizi kırmaya çalışıyolar...ha birde şu var...aaa bakıcıya yaptırdıktan sonra ne manası var ki..yiyosa kendin yap....Breh breh...evde istediğim kuralı ben koyarsam..çalışanlarda buna uyar...evde olursam da bunu zaten kendim uygularım..ha uzun bir yolculuğa mı cıkıyorum...elbette kağıt bezden faydalanmayı düşünürüm..ama sedece kendi rahatım için dünyaya bu kadar zarar verirken bir de buna bez eklemek istemiyorum...haksız mıyım?...istatistiklere göre Türkiyede her yıl 1.4 milyon bebek doğmakta ve 5 milyar (sayı ile 5,000,000,000) bez doğada yakılmakta veya gömülmekte..yani soluduğumuz havaya veya içtiğimiz suya karıştırılmakta...bilerek ve isteyerek..tüm annelerin katkıları ile....

Bu ekibe zaten bezsiz bebek konusunu açmıyorum...zira küçük kafaları onu hiç anlamıyor..iyi anneliği 2.5 yaşına kadar emzirmekten ibaret görüyorlar...ona da ben karışmıyorum zaten...sütü elverdiğince her anne emzirmeli...olmadı sağıp biberonla vermeli diyoum..bunu bir ayrıcalık..ben bebeğime cok iyi baktım... şu kadar yıl yaka iğnesi gibi gezdirdim kısmı bende pek yok..malumunuz....Anarşik anne adayından incilerin sonuna geldiğimiz şu satırlarda sizleri aşağıdaki fotoğrafla başbaşa bırakıyorum...


Hamilelik Halleriisimli çalışmamdan..ha gayret doğuruyorum hehehe.

Pazartesi, Mart 08, 2010

Popoya motor takmak..

Haftasonu popomuza motor takmıştık...herşeyi yaptık..herşeye yetiştik..en keyiflisi üniversitedeki ev arkadaşlarımla keyifli bir gündü..eskilerden kalma..bol gülmeli..çok yemeli içmeli...



Annemlerle ada maceramız var..bir önceki haftadan kalma..özlediğimiz dostlarla..adanın mis gibi kokusuyla..bol yürüyüşlü..yemeli...



Bu arada benim can dostum..yeğenim Kero Danimarka'dan temelli dönüş yaptı...ben pek sevinçliyim...çokta özlemişim..dün akşam onu da gittik gördük..tüm gün sokaklarda sürtmenin devamında..



Sevgili ile sokaklarda sürterken..keyifle...

Annem diyor ki sen sokaklarda doğuracaksın..boşuna hastaneyle falan görülmeyin hahahyt...göreceğiz bakalım...

Denemeyenlere..Va Piano'da pizza..Şlotski Deli'de mutlaka cinnabon...parmaklarımı yiyebilirim yanında...arada bende bişiler yiyorum..bu son ay diye hehehe..Caddebostan Evce'de yağlama...bir yıldır yemiyordum..nasıl indirdim mideye belli değil..ama sevgiliyle bölüşerek hehehe...

Cuma, Mart 05, 2010

Free Friday...

Şimdi bugün cuma ya..sazdan samandan bir gün aslında..mecburen çalışılan..aslında çalışmasan da olur bir gün..biz seneler evvel cumayı free friday yaptık ofiste.. kılık kıyafet köpeklere ziyafet anlayacağınız hahahyt..ofiste özgürleşmeyi seviyorum ben..Sed olayı bir adım abartıp madem Free Friday her kahvenin yanında likör de içelim diyor..kendi içiyor..ben hamile olduğumdan karışmıyorum nu ara bu alkol işlerine pekce...

Cumayı yarıladık..hazırda Free iken bu Friday..yemeklerde de özgürleşip bugün çin yemeği ısmarladık..zira ben her öğlen Canım Taylan Kümeli listesini yemekten bayılacağım...ama kilo durumlarım şahane...arada kaçamak müsadem de var.

Daldan dala bir post oldu bu...içim gibi..kıpır kıpır bugün..deli doluyum...içimdeki şahsiyet artık heran çift kale maç yaparken durduk yerde ay uh sesleri cıkarıp kendim bile gülüyorum..anne olmuşlara sorum da var..bu tekmelerden insanın kaburgası kırılır mı?... İç kanama riski nedir?...bilen varsa beri gelsin....



Hamilelik Halleri isimli çalışmamdan bir free friday versiyonu...



Sed'in free friday ayakkapları..taaa Londralarda taşımıştık sevgili ile bunları..bayıla bayıla..güle güle giysin diye...

Perşembe, Mart 04, 2010

Eurovision...80'ler...Nena...Manga...

Eskiden güzeldi Eurovision...televizyonun yayın akışının siyah beyaz olduğu...sadece eurovisionun renkli yayınlandığı yıllar..komşuların bizim televizyon renkli diye bizim eve doluştuğu yıllar...80ler...Ajda Pekkan'ın Aman Petrol şarkısının güzel memleketimde hit olduğu yıllar...hatırlıyorum da renkli yayın o kadar kötüydü ki Ajda'nın o petrol renkli elbisesi aliminyum alaşımlı gibi durmuştu bize tüm gece....babam elini televizyonun renk ayarı düğmesinden bir türlü öekip popopsuna yer edememişti...bizim televizyonla ilişkimiz hoş görülmediğinden babamın teknik alanıydı o düğmeler....daha güzeldi o yıllar...istiklal marşında ayağa kalkıp hazırolda durduğumuz yıllar...eve yayılan filtre kahve yerine kalın çekilmiş türk kahvesini kağıt filtre bulunmadığından peceteden filtrelerde geçiriken eve yayılan o koku ile kızarmış ekmek kokusunun kıymetli olduğu yıllar...şimdiki fabrikasyon kahvenin ve hızlı ısıtılmış muffinlerin kokusundan daha mı şahaneydi?...yokluk vardı belki ama daha mı mutluyduk ne?...sokakta kukalı saklambaç oynarken...sırtımız terden sırılsıklam olmuşken...kimse sırtımıza bez sokuşturmaz..fanuslar içinde yaşatılmazken...

Ergun Ucucu'nun anlattığı Uykudan önce programı izlememize müsade edilen tek programken...bugünkü Bihter Behlül aşkını ağzımız bir karış açık cocuklarımızın izlemesine müsade ederken..hayatımda bir kez Dallas izlememiş olmak daha keyifli değil miydi?..bence keyifliydi..80leri tek geçiyorum ben...Nena'nın Neun und neunzig Luftbalons'unu hala Ramstein'ın akıl oynatıcı sahne şovları/vahşetine bin kere tercih ederim...Almancaysa Almanca hahahyt.....Scorpions'u hala çok severim..Queen'i hala hiç bir gruba değişmem..U2'nun hastasıyım...annelerin "hadi ders çalış" demediği yıllarda büyüdüm...kendi kendime çalışıp öğrenip ansiklopedileri karıştırarak..kimse önüme netten indirilen ödevleri vermedi..al bakalım..ofiste basıverdim diye...



80ler enfes yıllardı...konuyu uzattim ama Manga olmamış yahu...New kids on the block tadında..bana Eurovision heyecanını bile yaşatmadı..yine bir yalvarış..yakarış..biz aslında aynıyız ama siz oradan göremiyorsunuz..bizi de birliğinize/oyununuza alın şarkılarının bir adım önüne geçememiş...nerde o işte operaaaaaaaa...hahahyt...maalesef hala hatırlıyorum...

Salı, Mart 02, 2010

Memleket Durumları..

Memleket durumlarını en güzel sevgili anlatıyor bence..ben gazete okuyup televizyon seyredeceğime şöyle bir bakıyorum neler yazmışım diye hemen öğreniyorum olanı biteni...ama kafam hep karışıyor..biz ne zaman bu hale geldik..hangi arada bazı olguların bu kadar sempatizanı olduk ve ne ara 46%lik orana ulaştı bu..benim tanıdığım neredeyse hiç kimse (tek tük beni şaşırtan insanlar olmuştur geçmişte..aaa yanlış tanımışım dediğim) sempatizan dahi değil..ama düşününce de..mesela ofiste 6 kişiyiz...3 kişimiz ya yalan söylüyor yada 46% hileli oylarla gelinen bir rakam...aman yahu düşünüyorum düşünüyorum çıkamıyorum işin içinden...hani bir gün iran'a uyanır da memleketi bırakıp gitmek ister miyiz diye şu hastaneye hazır ettiğim valizin konteyner boyutunu da yapsam da çıkış kapısında dursa mı acaba diyorum...

Sonra da Tarkan'ı sen yakala kokain kullanıyor diye nezarete tık...sahte gündem olsun..millet unutsun..birşeyleri unuttur...uyuşturucu merkezi olarak ünlenen canım cahil memleketimde...

Neyse hamileyim ya..sinirlenip erken doğuma mahal vermeyeyim en iyisi mi...

Hamilelik Halleri isimli çalışmamın artık son zamanlarından bir örnek..

PS-Sihirlicim iyiyim merak etme..