Cuma, Nisan 19, 2013

İyi ki doğurmuşum!

Dünyanın en heyecanlı macerasıymış anne olmak, baba olmak, biz bugün bu maceranın üçüncü yılını dolduruyoruz.

Hayatta yaptığım en iyi şey, en heyecan verici, en mucizevi şeydi bir ruhu bu dünyaya getirmek, tüm zorluklarına rağmen, tüm hayatımızı bir çırpıda değiştirebilen bir şey. Bir dakika düşünmeden tüm dünyayı karşıma alabileceğim tek varlık.

Şimdi ona minik bir not:

"Seni çok seviyorum Leo! Aklının alabileceğinden, gözünün gördüğünden, o küçücük kalbinin hissettiğinden çok daha fazla! İyi ki doğdun! İyi ki anne baba olarak bizi seçtin. Hayatın boyunca en az bugünkü kadar mutlu ve keyifli olman en büyük dileğim. Hayata karşı hep dürüst ol, o sana istediklerini hep verecektir! Ve hep çok sev, herşeyi ve herkesi! "

Gelmeden önceki ananeli, dedeli, Sisolu doğum günü partisinden "aman annem görmeden hemen yapıştırayım şunu" isimli çalışmamdan.


Cumartesi, Nisan 13, 2013

Karışık durumlar

Oooo uzundur yazı yazmamışım, koşturmaktan. Geçen hafta ite kaka sığıştığımız konteynerimiz geldi, aman ne gelmek. Biz biraz gümrükte bekletiriz derken ı-ıh olmazmış, alın tabağınızı canağınızı dediler, bir telaş bir depolu nakliyeci bulundu, alsın bizim pılı pırtıyı sonra da (işallah) yeni evimize getirsin eğer biz taşınabilirsek diye. Neyse o iş halloldu.

Sonra bir diğer heyecan dalgası sevgilinin direksiyon dersi alması, efem insan neredeyse 40 yıldır araba kullanıpta gaza basmak harici herşeyi silbaştan yapması gerekince başımıza gelenler konulu yazı şurada. Yüzünüzde gülümsemeyle okuyacaksınız ancak gel gör ki durum göründüğünden daha zor, ben henüz teşebbüs etmeye dahi cesaret edemedim.

Asıl en büyük heyecan ev işlerinde, yok mortgage oldu, olmadı, aman avukat ne görüş bildirdi, iyi mi kötü mü, of bir dur broker ne diyormuş falan derken henüz bizde bir sevinç ışığı olamadı. Her gün gelen bir iyi ve bir kötü haberle yaşamaya alıştığımız şu günlerde evin küçük efendisi Leo tam başrollere soyundu. Sadece uyuduğu zamanlarda bize vakit kalıyor, yorgunuz a dostlar!

Ama biliyorum herşey düzene girecek, Leo okuluna başlayacak, ben hayalini kurduğum yüzmeye ve göl kenarı koşularına başlayacağım, minik bahçemizde maydanoz yetiştirirken, biricik sevgili ise trenlerini döndürmeye başlayacak ve işte tam da o an biz bu günleri hatırlamayacağız bile.
Havuza girdiğim yetmedi evde de böyle gezerim isimli çalışmamdan.

Çarşamba, Nisan 03, 2013

St.Lawrence Market Toronto

Şimdi biz geldik ya Kanada'ya, iyiyiz hoşuz da ilk iki gün ne yer ne içeriz diye bir endişe kapladı bizi, hemen köşede Carrefour yok artık, Makro bir arabalık mesafede değil, köşede bakkal bile yok. Hemen internetten bir araştırma yaptım ve St.Lawrence Market'i buldum, daha önce hiç gitmemiştik, toplandık çekçek arabamızı da aldık gittik. Meğer National Geographic dünyanın en iyi marketi secmiş burayı.

Meyve sebze çok taze, et, peynir istemediğiniz çeşitlilikte, artık her hafta salı günleri gidip haftalık alişverişimizi yapıp dönüyoruz.

Bu pazarımsı marketin bana katkıları asıl bu yazının can alıcı noktaları, ben mutfak sevmeyen bir insanım, şöyle hapla beslenme olsa acaip alkiş tutacağım olaya, o kadar diyeyim. Aman biz bu pazardan sebze aldıkca, ben evde enginar dolması mı istersiniz, ıspanak mı, karnıyarık mı, brokoli salatası mı, aklınıza ne gelirse yapıyorum, aman evladım güzel beslensin, biz güzel beslenelim diye ya aklımı kaçırıyorum, ya da acil bir işe girmem gerek, henüz tam bir sonuca varamadım amma velakin mutfaktaki maharetlerimden herkes memnun bir o kadar da şaşkın.

Aşağıdaki iki kare biraz fikir verebilir.