Cuma, Eylül 30, 2011

Hastasıyım.



Yuva Bulunduuuuuuuuuuuuuuuuuu!

6-12 aylık bu tshirt ve pantalonu ben o kadar çok giydirdim ki, ve hala yepyeni duruyor.

Bana atacağınız mailin konusuna Hastasıyım yazarsanız bana kolaylık olur.

Her zamanki gibi ilk mail atana gider.

Free Friday, atış serbest günü!

Dün gece içinde bulunduğum rehavetten kurtuldum ve oğlanın küçüklerini, artık kullanamadıklarımızı fotoğrafladım, paketledim, istifledim. Her zamanki yerlerini aldılar.

Eğer ihtiyacınız varsa, eşin dostun ihtiyacı varsa şuraya bir tık.

Bu sabah bir uyandık ailecek aa yağmur yapıyor, evde bir sevinç havası, böyle saat 6'ymışta biz erken uyanmışız gibi bir hava, oysa saat 8.30 olmuş:))

Oğlan yağmur seyretmeye bayılıyor, biraz balkon sefası, biraz banyo sefası, derken günün konusu "bugün ne giysem?"

Ve en sevdiğim botlarımı geçiriverdim ayağıma, akşamüstüne doğru açan güneşle pişeceğimi bile bile.



Ofis halleri isimli çalışmamdan..

James Dean!



Yuva Bulunduuuuu!

6-12 aylık body ve blue jean. Bodyleri Kanadadan alnıştık, yanlış anımsamıyorsam blujean de mothercare. Biz bayılarak giydirmiştik.

Konuya James Dean yazarsanız her zamanki gibi sevinirim.

Kargo ücreti sizi düşündürmesin, PTT kargo ile gönderiyoruz ve biz ödüyoruz zaten.

İlk mail atana gider.

Hatırlatma için mailim tanya.ozkan@hotmail.com

Salı, Eylül 27, 2011

Hüzün ve aşk.

Sevgilim Hindistan'a gidiyor, bir kez ayrı düştük biz, o da iş için gittiğim İsviçre seyahati idi yanılmıyorsam. Sevmiyoruz hiç ayrı düşmeyi, ayrı kalmayı, sabahları uyandığımda bir çift gözü yüzümde hissetmeyi, sabah serinliğinde ayağıma değen sıcak bir ayağı seviyorum ben.

Şimdi gidecek ya, sanki yapayalnız kalacağım, sanki tutnacak dalım olmayacak gibi geliyor, geceleri o koca yatakta kendimi sağa sola atmaktan zevk alan ben küçücük bir köşeye sığışacağım.

Huysuzum anlayacağınız..çok hem de.

Allahtan sevgilimin kopyası bir mini gof var da evde..alana karşılamaya gidene dek zamanın nasıl gectiğini anlamayacağım belki.

Hissiyat böyle.



PS- Saçlarım platin güzelmiş yahu, yapsam mı?

Çarşamba, Eylül 21, 2011

Abla arayışlarımız..

Gecen aylarda bir post yazmıştım, oğlana bir abla bakıyoruz ama en kralı olsun, onu arıyoruz demiştim, ve birde adım gibi eminim en şahanesini bulacağız demiştim.

Bulduk, bulduk, bugün deneme süremizin 21.günü ve şu ana dek hepimizden mutlusu yoktur sanırım.

Leo'ya biricik sevgilim bakıyor.

Düşündük taşındık becerebilir miyiz diye, sonra neden beceremeyelim dedik, tanımadığımız yabancıların eline bırakıp onlarda sevgi ve şefkat bekleyeceğimize bunu biz kendimiz yaparız. Ve sanırım bu radikal çözümde şu ana dek başarılıyız.

Oğlan babasıyla gününü gün ediyor, bugün mesela adaya gidiyorlar, hem balık yemeğe hem ada havası almaya, hem de birbirlerine yarenlik etmeye.


Durum budur.


"Babamla bankaya geldim" isimli Sevgilimin çalışmasından.

"Babam Tchibo'dan kuki almış bana, hemen lüpleteyim" isimli çalışmadan.

"Yaşasın babam beni adaya götürüyor" isimli çalışmadan.

Ve ben yine ve yeniden şükrediyorum, bu kadar şanslı olduğum için, bu kadar nefis bir adam benim olduğu için ve bu kadar şahane bir çocuğu büyütebildiğimiz için.

Bin teşekkür sevgili!

Salı, Eylül 20, 2011

Yıldız yaptım.

Yaz boyunca oğlanın giyemediklerini kullanamadıklarını lojistik sebebplerden ötürü ne yayınlayabildim, ne de paylaşabildim.

Bazı ön siparişlerim oldu ama, keyifle kullandığımız ama artık kullanamadığımız, kestim biçtim yıldız yaptım, yeni yuvalarına doğru yola çıkarmak üzere ofise getirdim.

Bu gece de diğer ayrımları ve fotoğraf cekmeleri yapacağım, sanırım bu haftadan itibaren paylaşmaya devam ediyor olacağım, hemde büyük keyifle.


Bayılarak kullandığım Flexibath, yeni yuvasında yeni bebekle daha mutlu olacak saklandığı tavan arasından çıktığı için.



Ve emektar süt pompam..yeni evinde çok işe yarayacağından emimin.

Pazartesi, Eylül 19, 2011

Menumiolar

Leomio benim oyun alanım gibi. Sitenin içinde kendime Menumio diye bir alan açtım, hoşuma giden şeyler, faydalı bilgiler, kitaplar, aklıma gelenleri yazıyrum, öneriyorum, ilerledikçe kendim paylaşıyorum, ama yeterince anlatmadım belki, ara ara bloğumdan da paylaşmak istedim.

Ece Arar benim çok eski dostum, 30 yıl, dile kolay, Ece Türkiye'de bir çığır açtı "Ece'nin Hamilelik Günlüğü" ile, benim tüm baskılarını aldığım ve imzaladığım kitabı, biricik Elvin'e hamileliğinde yaşadıklarını hem komik hem öğretici, en önemlisi akılda kalıcı bir şekilde bizlerle paylaştığı.

Hızını alamadı elbette, "Bebeğimin ilk yılı" takip etti bu kitabı, ben Elin'in hayatını okumayı beklerken, " Çocuk sahibi olmak için 40 bahane" isimli kitabı patlatıverince, heyhat dedim, Ece bu kadar keyif aldıysa bende doğurabilirim bir çocuk, karakter olarak çok farklı tipler değilizdir zira.

Bu ay Menumio'da ayın kitabı "Çocuk sahibi olmak için 40 bahane". Belki bir göz atmak istersiniz diye düşündüm. Özellikle çocuk sahibi olmayan/düşünen/karar veremeyenlere şiddetle tavsiyemdir.

Cuma, Eylül 16, 2011

Adaya kış vedası

Bu pazar dönüyoruz biz, istanbul evine, hem özledim, hem de burkuluyor içim, adayı da seviyorum, adadan işe bisikletle gelip gitmeyi, motora bisikletimi yüklemeyi, vapurdaki rüzgar tenimi yalayıp gecerken titremeyi, ama şehir de çağırıyor diğer taraftan.

Dönüyoruz mecburen. Pazar günü göç ediyoruz biz, kalplerimizi bir kez daha adada birakarak.



"Adada bırakın beni, o kadar mutluyum ki" isimli çalışmamdan

Çarşamba, Eylül 14, 2011

Greenpeace

Bazen çocuğunuza bir hediye almak istersiniz, veya eşin dostun çocuğuna ne alsam diye düşünür durursunuz ya!

Ben Greenpeace ürünlerine bayılıyorum. Hem dünyaya bir katkınız olsun, hemde bebekler aktivist olmayı erken öğrensin. Kendi dünyalarını korumayı erken yaşta öğrenmeye başlasınlar. Unutmayın onlar herşeyi anlıyor ve biliyor.

Bir tık..

Pazartesi, Eylül 12, 2011

Aşk!



Baba oğlu aşkı böyle bir şey olsa gerek. Bu fotoğrafları gördükçe, anne olduğum için, sevgili olduğum için, insan olduğum için binlerce teşekkür ediyorum yukarıya.

Beni olduğum gibi varettiği için. Ve bana sahip olduğum tüm bu şahanelikleri verdiği için.

Kişisel tarihime not.

Perşembe, Eylül 08, 2011

Başka bir aşk hikayesi.

Malum olduğu üzere her sabah Heybeli'den gidip geliyorum ben. Bazen son dakika, bazen vakitli ama azimle gidip geliyorum bisikletimle.

Bisikletli olduğum içinde Mavi Marmara çalışanları ile ahbap oldum, kaldıralım, bir el atsanıza çocuklar diye. Bu çocuklardan birini ayrıca çok seviyorum, adada oturuyor ve sabahları anakaraya geciyor Mavi Marmara Bostancı'daki vazifesi için.

Adını bilmiyorum, O'nun iki tane dünya güzeli kurt köpeği var, her sabah iskeleye kadar beraber geliyorlar, O hep en geç biniyor, köoepkelri ile biraz daha oynamak, biraz daha keyif etmek için. Son yolcu olarak bindiği motordan kurtlarına el sallıyor, kurtlar da basamaklara tırmanıyorlar, biz gözden kaybolana dek O motorundan burnundan gitmiyor, kurtlar da basamaklardan.

Ve ben bu karşılıksız koşulsuz sevgiden ötürü her sabah duygulanıyorum.

Sonra kendime bakıyorum, ne kadar vurdumduymaz, sevgisiz, itiş kakış içinde yaşıyoruz diye, kurtların o sevgisini gördükçe zaman zaman insanlığımdan utanıyorum, türlerine ettiiğimiz eziyetler aklıma geldikçe. O'nu ayrı bir seviyorum, insanlığı için, o kurtlara gösterdiği sevgi için zira aynı sevgiyi adanın tüm köpeklerine (ki sayızı 10larla tarif edilmez) gösterdiği için.

Sonra da dönüp hala köpek zehirleyen belediyelerimizi tebrik ediyorum!

Pazartesi, Eylül 05, 2011

Leomio Sabah gazetesinde!

Geçtiğimiz haftalarda sevgili dost Ece Arar vasıtasıyla bir röportaj yapmıştık Sabah gazetesi ile.



Bugün yayınlandı..pek mutluyuz..bir tık..





Leomio Sabah gazetesinde!

Geçtiğimiz haftalarda sevgili dost Ece Arar vasıtasıyla bir röportaj yapmıştık Sabah gazetesi ile.

Bugün yayınlandı..pek mutluyuz..bir tık..