Salı, Mart 23, 2010

Hamilelik ve annelik...

Uzundur ihmal ettiğimiz bir dost ziyaretine gittik pazar..hem evlilik..hem bebek tebriği..hem özlem giderme...Canım Verdalara gittik.. Verdayı son gördüğümde ne evliydi...ne de Maral gelmişti hayatlarına...pazar günü ise aslında bebekli bir aile olmalarına karşın hayatlarında değişen hiç birşey olmadığını gördüm..rahatladım..beni bekleyen hayatı düşüünce bak bu da olabiliyormuş dedim..Maral emeklemesine rağmen ayakkabılarımızla eve girdik...benim en büyük dertlerimden biri...eve insanların ayakkaplarını cıkarıp sokmak..hiç sevmeyiz..ve son derece avam buluruz..hep cıplak ayak göreceğime ayakkaplı ayak göreyim derim ben..allahtan sevgili de aynı ben..bugüne dek eve gelen kimseye ayakkapları cıkartırmadık...bebek gelince de cıkartırmamaya devam edelim istiyorduk..Pazar günü derin bir oh be dedik...yalnız değiliz diye....

Sadece bu değil elbette...bebeğe fanus dışı bir hayat ile alakalı bir sürü tüyo aldım Verda'dan..O pazar şahane bir anne baba gördük karşımızda.....hayatın keyfini çıkaran..bir o kadar biliçli..Pek keyif ettik pek...hazır bizde bir bebeksiz bakıcı varken ben doğurmadan bize gelme sözü alıp ayrıldık....

Ah Alişin ile alakalı son hazırlıklar devam ediyor..dün gece Sed ile birlikte seri üretim vardı Aliş odasında...elbette henüz bitmediler...ama pek keyif ediyoruz...Sed doğurmadan tüm ayrıntılara hakim vaziyette hahahyt...

Cumartesi günü Diyetisyene gittik...yedim fırcayı geldim eve..vücudumdaki kilo artışının tamamı su..2.7 kg..son bir ayda...bol su içmediğim için..şimdi günde bir tanker su içiyorum...700 gramı gitti suların ve fil ayaklarımdan ve ellerimden kurtuldum..deli miymişim ne?....birde son aya kadar 8 kilo ile geldiğimden ve bu su kiloları aldığımdan kızıldı elbette bana hahahyt..ama haketmişim demek...

Aliş kontrolleri artık haftalık...herşey yolunda..normal doğum için bekliyoruz... normal doğumu deneyeceğiz ama yaşım sebebi ile kendimi her iki türlü doğuma da hazır ettim..

Haftanın 3-4 günü yogalar devam..yalnız yer hareketlerinden ayağa kalkmam gerekince ters düşmüş kaplumbağa gibi debeleniyorum kalkabilmek için....hahahyt..komiğim anlayacağınız...allahtan az da olsa hoca torpilim var...



Hamilelik Halleri isimli çalışmamdan...

50 yorum:

Ersin dedi ki...

Gerçekten de örnek alınası bir anne baba gördük çok çok mutlu oldum, gayet rahat bebek ile tam uyum sağlanmış maşallah....
kilolar sudur diyordum çıktı en kısa zamanda gidiyor sular hiç merak etme sen....
Sen gene de bildiğini oku annelikte hiç te kafanı takma sevgili zaten takmayacaksın biliyorum....
hahhayt

Tanya's dedi ki...

Sevgili,

Pek sevindim...

Kilolar suymuş.ayaklarda fil ayağı hahahyt...

İyik isen varsın da ben cuvallasam bile hop dersin sen...

Çoook..

Verda dedi ki...

Ne kadar iyi ettinizde geldiniz...Ne kadar şahane bir anne olmuşsun. Ne kadar güzel bir kadın olmuşsun ve asıl rahatlık sizdeydi... Siz rahat olduğunuz için biz rahattık....Biraz yardımcı olmuşsam ve içini rahatlatmışsam ne mutlu bana..Bak benden sana bir tüyo daha - ben nazara inanmam, nazar değmesini hep lafın gelişi söylerim - mavi boncuk falanda hiç takmadan büyütüyorum, aklında bulunsun, bebekleri nazar boncukları korumuyor :))) Olacak varsa oluyor, uyumamaları tutunca da uyumuyorlar...
Ay Tanyacım ya.... az kaldı az....Ali Leo büyüsün... Anlatacağım ben ona ne kadar şanslı olduğunu...

ALACATI dedi ki...

Avrupa´da ev icinde ayakkabi ile dolasmak cok dogal oldugu icin bebekler ve cocuklarda bu kurala otomatik olarak uyum sagliyorlar. Minicik bebekler bile parkta kum havuzunda(turkcesi boyle mi bu kelimenin bilemedim), yerlerde oynuyorlar. Ileride hastaliklara ve mikroplara karsi vucut direnclerinin guclenmesi icin ve cocugun topraktan enerji almasi icin.Bence ebeveynler hamilelik oncesi nasil yasiyorsa cocuk dogduktan sonrada oyle yasamali diye dusunuyorum.Sonucta bu bir kisisel tercih.Siz mutlaka cocugunuz icin en iyisini zaten dusunmussunuzdur, Banada sadece mutlu hamilelikler dilemek duser...Sevgiler...

Tanya's dedi ki...

Verdacım,

Ne rahatlamak bir bilsen hehehe...

O biberonlar..buharlar falan..bayıldım ben..kaldırsam diye bakıyorum şimdi hehe.

Aaa bak ben oraları düşünmedim bile...boncuk altın takarmışım omzuna..bende de yok öyle şeyler..whatever happens happens..

Oğlan gelsin de bak başını nasıl ağrıtıyorum senin.

Öpüyorum çok.özlemişiz de ha...

Tanya's dedi ki...

Alacatı,

Aynen katılıyorum fikrine..sadece eve ayakkaplarla girmekle kalmıyorlar ve genelde herkesin kedisi veya köpeği var...bizde ise mazallah bebekli evde kedi köpek hayatta olmaz.

Aile hayatını değiştirmemeli ve dışarıdan gelen baskılara da kulak tıkamalı...ki biz yaz itibari ile bunu kolaylıkla da yapabiliriz.

Sevgiler kocaman.

zeya dedi ki...

benim chedarlı patateslerden sonraki şişkinliğim de sudur di mi???? evet evet sudur:):):)

muhteşem bir örneksiniz önümde hem Verda hem sen :):)

Noni dedi ki...

Tanyam artık bu dost ziyaretlerini hiçbir kıskançlık krizi belirtisi göstermeden okuyorum ben cuma nedeniyle olabilir mi acaba hahayttt :)

Verda'nın bebişi de çok tatlı fotolarını görmüştüm burdan ona da öpücükler yolluyorum ;)

Anne ve Bebisi dedi ki...

Bambu bezle buyuyup poposu yerinde olan oglanin annesi benim :P

Biz evde ayakkabi ile dolasmiyoruz ama bu gunun birinde oglani ayakkabiligin onunde, ayakkabi kemirirken bulmamiza engel olmadi :P

OIP'in, kafayi rahatlikla bozmus anne tiplerindenim benim :P super bir sey bence :))

keyf_i sibel dedi ki...

alişi nasıl alıştırırsan öyle gider;ve sen ne hissedersen bebekte onu hisseder.ben böyle düşünerek hazırladım kendimi.ancak biz hastanede kaldık doğardoğmaz 1 ay kadar.o yüzden sonrasında bende pimpirik aldı başını gitti.anneler karıştı. şimdi nerdeler herkes kendi evinde.paşa da ehli keyif oldu çıktı. doğru yoldasın süper anne...

karga'nın günü dedi ki...

Sevgili Tanya,
Verdalar gibi rahat anne baba olmak isteyen bizlere daha fazla detay verin, bizde öğrenelim lütfen çünkü ben de günün birinde anne olunca "aman çocuğuma birşey olmasın" diye sürekli onun peşinde, hayatını bebeğe göre değiştirmiş ruhu bulanık tiplerden olmak istemiyorum. Bu konuda bize yol gösterirseniz seviniriz.
Sevgiler...

sinem (adacim) dedi ki...

Şekerim bırak ayakkapları çoraplarını bile çıkarttıyorum okuldan gelince Ada'ya:))Okulun mikrobunu eve sokma diye. Ama bu bebekli hayattan değil. Zamanla oluşan artık saplantı haline gelen tuhaf haller. Umumi yerdeki kapı kollarına dokunmam mesela. Özellikle de hastane ve lavabolarda. Ya da otobüse taksiye falan binmişsem üzerimdekileri eve gelince çıkarırım hemen. Dışarıdan eve gelince ellerimi yıkayamazsam çıldırırım herhalde. Düşüncesi bile buhran getiriyor.Korkuyorum daha beter olacak diye. Düzenli koltuklar yıkanır bzim evde. Şimdilerde itiraf ediyim örtü atıyorum üstüne. Üç günde bir yıkanıyor.Bu yeni gelişti mesela. Önceden başkasında görsem güler bir de yüzüne karşı alay ederdim. Hani utanmazsam halıların üstünü bile örteceğim. Çünkü sürekli yerlerde boğuşuyoruz. Ya da tv izlerken yerlere yayılmayı seviyorum ben.Ama bunun yanında evde yere düşen emziği yıkamam mesela. Ada bebekken kaynatırım haşır haşır. Aldığım oyuncakları bir pişirmediğim kalırdı.:))İlk çocuktaki kadar hijyen takıntım yok. Ama iki dakika önce sigara içmiş biri Ayaz'a yaklaştığında, bir de ellerini öpmeye kalkışıyorsa kızarmaya başlarım. Birbirine tezat şeyler söylüyorum ama özetle şudur durum. Eskisi kadar delicesine koruyup kollamıyorum çocukları ama bir iki takıntısal mesele de var.
Son dört ayda şunu farketim ki ikinci çocuk başka oluyormuş.Hani deli gibi doğum hazırlıkları yaptım ya son aylarımda yok gezemem, yok yiyemem, yok okuyamam diye. Valla her birini en süperinden yapıyorum. Çocuğun huyuyla da alakalı ama annenin bakış açısıyla da ilgiliymiş olay. İsteyip de yapamadığım hiç bir şey yok şu anda. (uyku dışında:))
Foto da yine süper görünüyorsun. Hiç suydu, şişti bir şey yok ortada görünen. Haftalık kontroller başladığına göre az kalmış. Ben zamanı kaçırmışım. Mart gelmiş, hatta bitmek üzere. Aliş de gelmek üzere. Ben çorabımı giyemezken sen haftada üç yoga yapıyor bir de yer hareketi diyorsun. Ayol benim son ayım ayaklarımı yerden bir şey alırken el gibi kullanarak geçti:))
Son olarak şunu söylemek isterim bir anne ne kadar mutlu huzurlu olursa bebk de o kadar sakin oluyor. E Aliş'in nasıl olacağı belli işte. Çoook çok öperim. Yine heyecanlandım bak...

yaseminwonderland dedi ki...

Yani....
10...9....8....7...6...durumundayız. Eh, biz de başladık mırıldanmaya: Aliiiiş pabucu yarım çık dışarıya oynayalım.
Ay heyecan:)
Doğumda aynayı unutma:)))
P.S: Kuzenim iki yaşında kızı metroda yerleri şapada şupada yalarken bana aldırma ilgi çekmeye çalışıyor diyordu. Eh aldırmadık,(yanlız etraftaki insanlar bizi bayağı bir cıkcıkladı, ailecek sarı sarı turist görüntüsü vermesek orda linç edilirdik herhal) o yerler bal dök yala oldu, Serruş da hayatta ve afiyette...zaten sanırım o olaydan sonra bir daha da hasta olmadı..al sana hayat boyu aşı!!!

Hayatın Ressamı dedi ki...

bize doktorumuzun önerilerinden biri kesinlikle evde ayakkabı ile gezilmiyecek yada evde hiç halı olmayacak sokak mikrobu normal temizleyicilerle çıkmaz asla dedi.
bizim ev ayakkabılarımız var.
hem ben zaten her gün evi domestosla viledalıyorum ayakkabıyla gezilse her gezenin ardından elimde vileda ile dolaşırım sanırım.
yinede bebek çok küçükken doktora danış ve oluşabilecekleri öğren ben çok şaşırmıştım bizdede koca bebek varya bağışıklığı düşük.
sen çok başarılısındır normal doğum yaparsın.Sed'i kıskandığımı daha önce söylemişmiydim.

tuku dedi ki...

konu dışı yorumumla katılıyorum bu post'a:P

rüyamda gördüm dün aliş dogmuş sen emekler halini koymuşsun blog'a ben diyorum ki ne ayıp oldu bir hayırlı olsun msjı bırakamadım bak cocuk 6aylık olmuş diye:D

yan tarafda da eşim benim dogum yaptıgımı görmüş şaka gibiydi sabah birbirimize anlatıyoruz haha

Tanya's dedi ki...

Zeyacım,

Sudur su..bol bol su iç ki vucudun su tutmasın hehehe.

Ah bayıldık biz Verdalara....

Tanya's dedi ki...

Nonicim,

Kesin cuma sebebiyle heheh...

Maralı canlı görmen gerek..dünya tatlısı...güleç bir kurbağa..

uygarimizlahayat dedi ki...

Valla okudukça rahatlığına hayranım Tanyam yaaaa, ben anne olduktan sonra titizlik konusunda daha çok kırdım kafayı nedense, hatta dün anneme anne ben Uygar için ayrı bir bulaşık bezi bırakayım buraya, onun bulaşıklarını onla yıkayalım dedim, Annem şöyle bir baktı ama kafayı kırdığımı bildiği için yorum yapmadı :))) Ne diyeyim rahat insanları ayakta alkışlıyorum, sanırım ben rahat olmadığım için oğluşum olabildiğince mız mız mız, memnuniyetsizzzzz.... Foto her zaman ki gibi süperrrrr, kilo süper, benim hamilekteki son halimi anımsatıyorsun :)))Hafta kontrollerine geldiğinize göre Aliş'i bekliyoruz meraklaaaaaa, öperimmmm...

Tanya's dedi ki...

Anne ve Bebisi ,

O zaman sizden de öğreneceğim cok şey var benim hehehe.

Rahat olmak gerek biraz..rahat..tam benlik...

Tanya's dedi ki...

Keyfi Sİbel,

Sağlıkla ilgili konuları tüm bu argümanlardan ayrı tutuyorum..bir sorun varsa maximum dikkatte son derece haklısın..

O yüzden annelere bile hak verebilirim...

Tanya's dedi ki...

Gamlı Baykuş,

Verdaya söylerim..o yazar..bende Aliş gelince yazarım.

Ruhları bulandırmadan büyütür gideriz anlayacağın.

Yogolar noldu?

Tanya's dedi ki...

Sinemcim,

Peh..sana konuya ilişkin bir post yakışırdı.

Bizde okula giden yok..çöpün içinde de oturmuyoruz..kendimiz için ayakkapla eve giriyoruz..ee oğlan gelince de bunu dert etmeden devam ettirelim diyoruz..örneklerde görünce hele bayıldık tabi.

Bende birinci bebek ikinci bebek olmadığından sevgilinin üçüncü bebek rahatlığının arkasına gizlenmeyi umuyorum ben..kendileri rahat zira..ee benim de cok pimpirik olduğum söylenemez...hele de hindistanı sevdiğime göre hehehe.

o zaman ver elini rahatlık diyorum.

Şimdi yogalar devam elbette ama görmeye değerim...yerde debelenirken hehe.

Ayakkaplarımı hala bağlayabildiğim için de kendimle sinsi bir gurur duymuyorum desem yalan olur.

Öpüyorum..az kaldı..36.hafta bitti...

Tanya's dedi ki...

Yasemin,

Gercekten cok az kaldı...

Oh Serruşa bayıldım ben o zaman hahahty....millet evinde kedisi köpeği sürünen cocuğu ile yaşıyor...bu hastalık işleri bir bize mahsus sanırım.

Öpüyorum çok...adaya az kaldı diye de pek sevinçliyim...

Tanya's dedi ki...

Sihirlicim,

Sizin durum bizim durumla kıyas kabul etmez bence..Bağışıklık sistemini kaybeden bir koca bebek ile bu dünyaya alışmaya çalışan minik bebek arasında fark var..sen maximum dikkati göstereceksin elbette..bense rahata verdim hehehe.

Normali deneyeceğiz..göreceğiz..

Sed cok tatlıdır cok...

Tanya's dedi ki...

Tukucum,

KOnu dışı yoruma teşekkürler...

Aaaa ALiş 6 aylık mı olmuş..oh cok şükür iyi miydi heheh?

Eee sende doğurmöuşsan koca rüyasında artık bunun altında bişiler vardır derim..bence hadi bakalım..

Tanya's dedi ki...

Uygarımızla Hayat,

Ben zaten rahatımdır...bebek konusunda ne olacağımı zaman gösterecek elbette ama nasıl alıştırırsan öyle gider kısmına da da çok katılıyorum ben..ee 40 yaşında da cok karışanım görüşenim yok benim..hafifte tırsarlar benden..kıvırabilirim o yüzden.

Az kaldı az 36 haftayı bitirdim.

Öpüyorum.

Mia dedi ki...

Merhabalar.Blogunuz sevimli,kendiniz sirin, ayakabilariniz fevkalade.bebeyiniz sizin gibi annesi olduguicin gurur duyucak insallah. Saglikli dogum size.

çınar dedi ki...

tanyacım süper gözüküyorsun. hamilelikle ilgili merak edilen bir kaç soru sormak istiyorum. çatlak kremi kullandınmı? şuan ofisimizde hamile olan 3 arkadaşda var. onlarla beraber takibdeyiz. onlar soruyor. çatlak kremini...teşekkür ederim. senin gibi rahat bir hamilelik sonrası doğumda bebkle hayatta rahat olur eminim. maaşallah diyelim...

Tanya's dedi ki...

Mia,

Güzel sözler için teşekkür ederim ve evet akakkaplarım benim için ayrı bir öğünç kaynağıdır ne yalan söyleyeyim...

Tanya's dedi ki...

Çınar,

Catlak kremi kullandım ve doğum sonrası kullanmaya devam edeceğim..tavsiye budur.

Lierac ve Rebul eczanesinin kozmetiğe daha yakın duran iki ürününü denedim, birer kutu kullanıp bıraktım zira aktara yaptırdığım ve bidon ile aldığım kakao yağı, badem yağı, susam yağı, zeytinyağı ve daha adını bilemediğim onlarca yağdan oluşan bir kombinasyonu sabah akşam sürüyorum bir gram bile çatlağım yok. En çok bunu tavsiye ederim.Aktara söylerlerse yapar her aktar.

Ve umarım hamilelikleri benim kadar keyifli ve kolay gecer.

sinem (adacim) dedi ki...

Hiyyyy doğumdan sonra da sürülecek miydi o meret???

Anne ve Bebisi dedi ki...

Cok hizlica yikanabilir bezlerle ilgili macerami yazayim :)

Blogta yazdigim linklerden ikisini gonderiyorum, vaktin olunca bakarsin:

http://annevebebisi.blogspot.com/2007/08/gzel-szleriniz-ve-desteiniz-iin-ok.html

http://annevebebisi.blogspot.com/2007/07/dn-daha-nce-bahsettiim-bkz-ykanabilir.html

Bir de soyle bir sey yazmisim baska bir postta:

Beni, yıkanabilir bezleri kullanma fikrine hızla geçiş yaptıran şöyle bir bilgi oldu:
Almanya'nın Kiel Üniversitesinde yapılan araştırmada, hazır bezlerin içlerinin, 'bez' olan bezlere göre 5 derece daha sıcak olduğu tespit edilmiş. Bu durumun, erkek çocukların ilerdeki fertility/sperm üretim yetilerini etkilemesinden endişe ediliyor.

Çünkü doğumdan, tuvalet eğitiminin başladığı zamana kadar, hazır bezlerle geçen 2 yıl aynı zamanda, erkek çocukların sperm üretimleri için yumurtalık bölgelerinin 'serin' tutulması gereken en önemli ilk 2 yıl.

Belki bu bilgiyi, yikanabilirbezlere supheyle yaklasanlara iletebilirsin :))

Bezsiz bebek/Diaper free baby kitabini biraz gec kesfetmistim, oglum 3-4 aylikti sanirim. Ama hemen uygulamaya baslamistim ve ciss dedigimde alti acikken bezine ya da tuvalete cisini yapmaya baslamisti. Ancak araya hastalik girdi ve ben ara verdim, sonra da koptu.

3 ayliktan, sanirim 13-15 aylik civarina kadar yikanabilir bez kullandim ben. Uykusu cok problemli oldugu icin geceleri hazi bez bagliyordum. Kesinlikle ve kesinlikle yikanabilir bezi hazir beze tercih ederim :)) Sakladim bezleri, ikinci bebis olursa onda da kullanmak istiyorum. Tabi diaper free baby olmazsa o :))

Ben bambudan yapilanlardan almistim. Bambu yapisi geregi antibakteriyel ve organik. 30 derecede yikiyor ve balkona ya da camasirliga asarak kurutuyordum. Hatta kendi camasirlarimizla ya da MK'ninkilerle atiyordum makinaya. Siradan camasirlardan bir farki yoktu. Yika, balkona as kurusunlar :)) Hazir bezlerden bir dag yigini olusuyor ve onlari toplayip atmaktan bikiyorsunuz artik..

Kesinlikle herkese tavsiye ederim. Annelerimiz zamanindaki gibi kaynatma zorunlulugu yok artik. Cocugunuza body-atlet giydirip sonra da makinaya atip yikamaktan hic farki yok bu bezlerin :))

jelatin dedi ki...

Şimdi öncelikle, çocuğunuz veya sizinle ilgili herhangi bir derdim / sıkıntım yok. Nasıl yetişirse yetişir (yeter ki iyi insan olsun), bağışıklığı nasıl gelişirse gelişir. Lakin, sırf siz başkalarının çocuk yetiştirme yöntemlerine laf atma hakkını kendinizde buluyorsunuz diye ben de size iki çift laf etme hakkını kendimde buluyorum.

AVAM nedir yahu? Peki ya günde binbir insanın balgamını yapıştırdığı, o balgamdaki mikropların oradan oraya savrulduğu, etrafın kedi köpek çişlerinden (iyimser olmaya çalıştığım için kaka değil, çiş diyorum!) geçilmediği ülkemizde hangi akıllı eve girmeden ayakkabı çıkartmayı avamlık olarak nitelendirebilir? Bu ne cüret?!

Ofisle ev arasında gidip gelirken mermer zeminli, size özel bir geçit mi kullanıyorsunuz? Öyleyse konuklarınız da mı aynı geçitten faydalanıyor? Kumaş bebek bezlerini evdeki çalışanlara yıkattınız diyelim, çok affedersiniz, misafirlerin ayaklarını silmek üzere nöbetçiler mi bekliyor apartman kapısının önünde? Burası neresi? Bu, etraftaki çoğunluğu küçük görüp, kendini bir özel / çılgın / farklı olarak lanse etme çabaları neden? Biz kimiz?

Hayır, çocuğum yok. Hayır, davetlerde annem de misafirlerin ayakkabılarını çıkartmasını talep etmez. Hayır, ben de özene bezene süslenerek gittiğim evlerde caaanım topuklu ayakkabılarımı çıkartmak istemem. Zaman zaman böyle şeyler olur. Ama tüm gün o sokak senin, Beşiktaş benim, Taksim senin dolaştığım günlerde çizmelerimle herhangi birinin evine girecek kadar da şuursuz değilim yahu?!

Hepsini geçtim, hepsini geçtim: Avam ne peki?
Her eve biraz üslup. En galoşlusundan.

Tanya's dedi ki...

Sevgili Anne ve Bebişi,

Vaktim olduğunda tüm postları okuyacağım.

faydalı bilgiler ve yüreklendirici paylaşım içinse cok teşekkür ederim..o kadar cok eleştiren var ki bunlar cok iyi geliyor.

bende bambu aldım bezleri.

Ve senin vermiş olduğun bilgilerin hepsini okudum internette..özelliklede erkek bebeklerin sperm üretim zamanları ve sıcaklık ilşkisini öğrendiğimde madem bir bebek yapıyoruz şu hayatta onu da sakatlamayalım..doğayada az bir saygılı olalım..bir katkım olsun demiştim...benim gibi düşünenler..aynı görüşleri paylaşanlar olduğunu görmek hep cok rahatlatıyor beni.

Bin teşekkür.

ibeking dedi ki...

Bizler doğurmadan önce bilmem hormondan bilmem başka nedenden büyük büyük konuşuyoruz. Ben başka olacağım, farklı olacağım diye bir hal ve tutumla şak diye lafı geçirebiliyoruz. Avam ağır olmuş mesela. Ama var ya doğumdan sonra çocuk büyüdükçe o edilen laflar hep insanın kursağında kalıveriyor. Ben ettiğim nice artistik lafla bugün dalga geçiyorum. Okuyorum anne bloglarını onlar da dalga geçiyorlar bugün kendileriyle. Anneliğin ilk öğrettiği şey büyük konuşmamak oluyor aslında.

Ben bez hikayenizi okudum. Çevreye saygım çok, umarım yaparsınız ve etrafa da bunun ne kadar yapılabilir olduğunu anlatırsınız ve biz de sizden özenerek o hazır bezlere elveda deriz. Çok güzel olur.

Ama ayakkabı mevzusu komik gerçekten. Siz sokun istediğinizi evinize ayakkabılı ayakkabısız ama avam ağır. Başkası dese ağır değil belki ama bu Gandhi'nin bir lafını bloguna başlık yapan, okurken farkındalığı olduğunu düşünerek okuduğumuz yoga yapan tanya'ya ağır. En azından bendeki algı bu.

Ali'ler çok tatlı, çok özel olur. Kötü bir Ali hiç görmedim. Sağlıkla kucağınıza almanızı dilerim. Hürmetler.

Tanya's dedi ki...

Jelatin,

Yorumun için teşekkür ederim...yorumlarının onaysız yayınlandığının ve istediğini deme hakkına sahip olduğunun farkındasındır umarım..bu bloğu okuyan herkese yeterince değer verdiğimi düşünüyorum...ha evime giren çıkana da illaki ayaklarını görmek arzusundayım demek bana ters geliyor...seven beğenen varsa çıkartırır..hatırladığım kadarı ile ev benimdi...

O yüzden evet..biraz üslüba dikkat...en azından benim bloğumda..okumaktan da hoşlanmıyorsan tekrar etmeyen ziyaretin beni çokca üzmeyecektir.

Sevgiler,

Tanya's dedi ki...

İbeking,

Ben aslında büyük konuşmuyorum..kumaş bezi deneyeceğim..becerebilirsem şahane..yok olmazasa yapacak birşey yok diyorum...aten radikal anne fikirlerim de yok aslında...

Ayakkabı ile eve girmek konusu ise yeni birşey değil..bizim alıştığımız o...kapının önünde yığılmış ayakabıları ben hoş bulmuyorum.... hoş gelenler olabilir..eve gelene zorla ayakkabı cıkarttırmamayı bir farkındalık olarak algılarım ben...benim kişisel tercihim olduğundan belki de...komik bulmuyorum misafirin ayakkabısını eve girişte ayağında bırakmayı...

Ve evet Gandhiye hala katılıyorum...olmasını istediğimiz değişime katılmalıyız..o her ne ise...doğaya saygı ise bunu sadece bez poşet ile değil..elimizden gelen her enstrümanla...medeniyete yaklaşmaksa bunu her tavırla sergilemeliyiz...

Son olarakta...ne güzel dedin..evet ya Aliler hep iyi olur..bilge olur..huzurlu olur..benim de en büyük umudum bu..

Onu da hep birlikte göreceğiz...

Sevgiler kocamanından...

ibeking dedi ki...

büyük konuşup konuşmama kısmı bezle veya ayakkabıyla ilgili değil.... dediğim gibi bez işini yapabilmenizi canı gönülden dilerim, onun yanında poşet kullanmamanızı da, çöpleri ayırmanızı da.belki zaten yapıyorsunuzudur...Farkındalık lafımın ise bezle ayakkabıyla hiç alakası yok. Şak diye avamı yapıştırmakla alakası var. Derdim polemik de değil, şahsen yorum bırakmayı bile sevmem...birşey dürttü işte...ama anlayamadınız zaten ne demek istediğimi, ya da anlatamadım...haydi kalın sağlıcakla, hamile hamile üzmeyin böyle şeylerle kendinizi..

jelatin dedi ki...

Tanya,
1) Yorumların onaysız yayınlandığının farkındayım. Lakin böyle yaparak okurlarınıza büyük bir lütufta bulunmuş olmuyorsunuz. Öncelikle bunda hemfikir olalım. Tercih meselesidir. Kimisi onaylar, kimisi uğraşmak istemez.

2) Emin olunuz ki misafirlerinden ayakkabılarını çıkartmalarını talep eden en az 70 milyon insan, bunu onların ayaklarını görmek için yapıyor. (Ya da sarkazm sizin düşündüğünüz kadar kolay uygulanabilen bir şey değil.)

3) Evet, ev tabii ki sizin. Aksini zaten düşünmemiştik. Beni böyle histerik, sinirli teyzeler gibi gösteren nokta, sizin “ayakkabılar ve misafirler” hakkındaki görüşleriniz değildi. En azından bunu anlamış olmanızı beklerdim. Sırf bu yüzden üslup konusunda bana uyarıda bulunacak birikimde olduğunuzu zannetmiyorum.

4) “Beğenmiyorsan okuma” modası 2002’de sona erdi. Fakat siz hâlâ bu akımı sürdürme isteğindeyseniz, inanın ben de fotoğraflarınızın karşısına geçip kederli kederli viskimi yudumlamayacağım.

Bunun yanında hijyen, sokak mikrobu gibi şeyleri sizden daha fazla önemseyen insanlara yapıştırdığınız AVAM etiketinin arkasında hâlâ böyle büyük bir kararlılıkla durabiliyorsanız, zaten benim size ve sizin gibilere söyleyecek sözüm yok. Bitmiştir. Hoşça kalın. Hayırlı doğumlar.

Tanya's dedi ki...

İbeking,

Çevre bilinci konusunda üzerime düşeni yapıyorum..bunları yaparken de kimseyi yermiyorum da eleştirmiyorum da...döne döne bunları da anlatmaya gerek görmüyorum zaten..dediğim gibi herkesin kendi tercihi...

Avam konusuna gelince ise...evet kapı önü ayakabısını ben sevmiyorum seveceğimi de sanmıyorum...belli ki aynı düşünmüyoruz bu konuda..olsun varsın...

Hamilelik huzurunu da bozacak son şeyler posta gelen yorumlar..yaşım ve tecrübem sebebiyle sakin olabiliyorum coğu konuda.

Sevgiler,

Tanya's dedi ki...

Jelatin,

Benim zaten söyleyecek bir sözüm yok sizin gibilere...Bu kadar uzatmaya gerek bile yok...

Tolga Tokat dedi ki...
Bu yorum yazar tarafından silindi.
Unknown dedi ki...
Bu yorum bir blog yöneticisi tarafından silindi.
phoenix dedi ki...

Takip ettiğim 3 tanecik blogdan birisin sevgili tanya ve blog camiasında bence yerin özel.

ve fakat eve girerken holde ayakkabıyı çıkarıp terlikle dolaşan biri olarak ''avam''yaftası benide çok rahatsız etti.
talihsiz,amacını aşan bir yakıştırma olduğunu düşünmek istiyorum bütün iyi niyetimle.

sağlıcakla ve sevgiyle kal

Evrim

Tanya's dedi ki...

Evrim,

Teşekkür ederim:)

Herkes evinde istediği gibi yaşayabilir...ben sadece hoş bulmuyorum bir eve gittiğimde illaki ayakkabı cıkarmak zorunda olmayı...ve kendi evimde de kimseyi buna zorlamıyorum ve hatta ayakkabı ile girilmesini kendi adıma daha uygun buluyorum..ama bu demek değil ki ben de evde yalınayak dolaşmıyorum..elbette dolaşıyorum...

Bence herkesi rahatsız eden aslında türk geleneklerinde ayakkabı çıkarma faslı sebebi ile buna bir tür alışık olmak....normal saymak...o da genlerimizdeki göcebeden geliyor belki de..ben annemde şartları zorluyorum mesela..nereye kadar girebildiğimi test ediyorum her seferinde...yatak odasına ulaşamadım mesela..

Diyorum ya..bu benim görüşüm..paylaşmak zorunda da değil kimse..ama maalesef ben hala kapı önünde ayakkabı veya holde ayakkabı birikintilerini en azından kendi evime yakışır bulmuyorum...özellikle de konuklar var ise...

Sevgilerimle,

phoenix dedi ki...

asla ve de kat'a diyorum :))
bilakis girdiğim cemiyetlerde lütfen rica ederimle başlayan zarif karşılamalar eşliğinde ayakkap ile mekana girmeyi çok sevmiş, çok asil bir davranış ve yaşam tarzı şeklinde algılamışımdır,ki hala öyle düşünüyorum.

ve elbette bireysel tercihtir. bende sevmem mesela kapı önü ayyakkabı kalabalığını .. holdeki görüntü kirliliğini. kaldırır portmantoya koyarım kıymetlilerimi :)

rahatsız olduğum durumu umarım lisan-ı münasiple ifade edebilmişimdir .:)
severim evde ayakkapla dolaşmayı,dolaşanları yadırgamam.. ama ben böyle yaşamıyorsamda avam diye nitelendirilmek beni üzer.
son ve son kez söylemek istediğim budur..

öperim tatlı alicikli tanya seni.. ali çok şanslı çoookk..

Tanya's dedi ki...

Evrim,

En azından seninle anlaşabildiğimize sevindim..genelde anlaşamadık zira...

Size gelirsek birgün ayaklar cıksın bakalım dersen bozulurum işte hehehe..benim hadisem buydu aslında..yoksa benimde cıplak ayaklarım var evde..ama bunu bir zorunluluk olarak koymuyorum konuğun önüne ve bu kararımdan da memnunum..bunu da ALiş gelince devam ettirmek istiyorum...

Bende öperim anlayışlı yanaklarından.

Tanya's dedi ki...

Sinem yaw,

Atlamışım..memelerden süt gidene dek sürülecekti..çatlak patlak olmasın...

ŞEKER dedi ki...

merhabalar,
şu ayakkabılarla eve girme meselesine alenen eskiden beri kılım. dışarının pisliğini eve getirme mevzuuhep midemi bulandırmıştır. hele bebek gelince "im-kan-sız". yani sadece siz olsanız neyse ama bebek o halılarda oynayacak emecek o halıları yerleri falan. emziği düşecek elleriyle dokunup ağzına götürecek. çooook kötü geliyor kulağa..
tabii ev ve hayat sizin ama naçizane fikrim ev ayakkabısıdr. yani illaki ayakkabı isteniyorsa evde kullanıalbilecek dışarda asla giyilmeyen rahat bir ayakkabı olabilir. hem bebek hem siz mutlu olursunuz böylece. titiz biri değilim takıntılarım yok ama Aliş doğunca beni çok daha iyi anlayacaksınız. "evlat" olunca dünya bir yana o bir yana..
sevgiler

Tanya's dedi ki...

Şeker,

EVlat olunca belki cok şey değişecektir..benim evde ayakkabı durumum özellikle konuklar için gecerli..yoksa kendim duştan sonra crocslara sokuveriyorum ayacıklarımı...

Aliş gelince de göreceğiz bakalım..ama hedef aynı düzende devam etmek..hem ALişin sağlığı için hem kendi akıl sağlığımız için hehe.

Sevgiler,