Salı, Mart 31, 2009

Reklamlar

Bir iki konu var değinmeden gecemeyeceğim.

Canım sardunyam stüdyo actı kendine...Herhangi bir sivil toplum örgütüne bağış yapıyorsunuz..minimum 5 TL..Sardunya elleriyle yaptığı süpersonik kolye..bileklik..kırmızı..siyah...turuncu...ne isterseniz ödemesi size ait olmak üzere gönderiyor...benimkiler yolda..sizinkiler nerede? Aşağıda da Stüdyoya gitmeye üşenenler için Sardunya'dan bir alıntı size..daha açıklayıcı...

İnanmayacaksınız ama

İster insan hakları ister kadın hakları ister hayvan hakları ister çevre hakları...
İstediğiniz ürünü ücretsiz almak için kafanıza yatan, içinize sinen dernek/vakıf/sivil toplum örgütüne bağış yapmanız yeterli... Sağcı, solcu, feminist, anarşist.... Kısıtlamasız.
Bağışınızı istediğiniz yere yapın (google'dan derneklere kolayca ulaşabilirsiniz). Bana yaptım diye e-posta gönderin.
Sonra istediğiniz ürün adresinize postalanacak. Kargo ücreti size ait olacak.
Bu kadar basit.


Anlamayanlara birde aşağıdaki dipnot:

Yaptığım minnacık şeyleri Stüdyo'da satıyor gibi görünsem de aslında satmıyorum. Siz istediğiniz herhangi bir sivil toplum örgütüne bağış yapın, bana bildirin. İstediğiniz ürünü göndereyim. Kargo size ait. Bağış yaptığımı nerden bileceksin derseniz stüdyo "sütüne vicdanına" prensibine dayalı olarak çalışmaktadır. Maksat iyi niyet:) Maksat sivilleşmek.

İkinci olarak..şu linkte milliyet gazetesi sevgilinin yoga okulundan bahsetmiş...bendeniz yogininin de bir fotoğrafını koymuş...


Kaivalya Yogashram Göztepe/ İstanbul

Temeli 1989 yılında atılan, Kaivalya Yogashram, İstanbul Anadolu yakasının geleneksel yoga çalışması yapan ilk ve en eski merkezi. Kaivalya Yogashram, Çiftehavuzlar’da başladığı yoga yaşamına 2002 yılında Bağdat Caddesi üzerinde devam etmeye başlamış
Yalnızca yoga çalışmalarına yer verilen merkezde, bir görüşün veya dış kaynaklı kurum ya da kuruluşun prensipleri değil, tüm ekollerden faydalanılarak geleneksel yoga yöntemlerinin analizi yapılıyor. Eğitmenleri arasında, yılların tecrübeli ve Türkiye’nin ilk diplomalı yoga çalıştırıcılarından olan .Ersin "Ananda"Saran ve Mihrimah bulunuyor.




Kaivalya Yogashram'da çalışmalar, yoga felsefesini, kişinin varlıksal yapısının potansiyel mükemmelliğine ulaştırmak, Yoga'yı gündelik yaşam içine yerleştirmek, sağlıklı bir beden ve mükemmel bir zihin yapısına ulaşmak adına yapılıyor. Kişisel gelişimin mükemmel yolu olan yoganın doğasına uygun olarak, dinsel öğretilere ise yer verilmiyor.

Adres:
Bağdat Caddesi No:256/3 Göztepe İstanbul
Tel: 0 216 355 09 97

Pazartesi, Mart 30, 2009

Hop dedik!

Dün herkes nefeslerini tuttu..seçim sonuclarını bekledik hep beraber..ben hayatımda ilk kez oyumu memleketim Bursa'da kullandım..sanırım bir düzendi bu..mümkün olduğunca olduğunca şehrin dışında oy kullanmaya zorlanması seçmenin...yılmadık elbette..cumhuriyet çocukları olarak yollara döküldük..oyum Bursa'da işe yaramamış gibi görünüyor ama protesto etmek için oy kullanmayan ekibe katılmadım çok şükür.

Ve halk Davos fatihine van minut dedi..sevindim ben bu işe..Türkiye Cumhuriyeti kendine bir padişah..bir halife istemiyormuş çok şükür...İzmir'i gönülden tebrik ettik dün gece...Aslıcin'in memleketi..benden de bir bravo...ve seçim sonuçlarında gördük ki denize yakın yerlerde yaşayan halk demokrasi istiyor..medeniyet istiyor..aydınlık istiyor..ona da çok şükür...anlamakta zorlandığım şehirlerden birisi Ankara...ne oldu yahu Ankara'da Sardunya?..Ankara'ya biraz su göndersek değişir miydi bu durum?..

Genel olarak halk tepkisini gösterdi diye düşünüyorum..ve bizleri daha aydınlık günlerin beklediğini bilmek az da olsa rahatlatıyor beni...

Cuma, Mart 27, 2009

Cok iyi gidiyor bilmem kac...

Unutmuşum yazmayı..pazartesi gittim beslenme uzmanına..tartıya cıktım..aman gözlerim yuvalarından uğra..ben bir sevinç..bir hoplama..nihayetinde 50 ile başlayan gramına hiç önem vermediğim bir kiloya inmişim..sorana 50 kiloyum diyorum artık..başladığımdan beri yaklaşık 5 kilo vermişim...tamamı da göbeemdeki ve bacaklarımdaki yağlardan...hem de tıka basa yemek yiyerek..halen devam ed iyorum..

Bu arada vermişim ya kiloyu..dedim ki listeme bakıp.."Canımın cektiği şeyler var"...patates kızartması mesela...ölücem yemezsem..yeşil zeytin...tabak tabak yerdim...turşu...ben sabah kalkıp lüpletirim turşuları...yumurta..hemde çift sarılısından...bu ara acizim..kolum kanadım kırık..yiyemiyorum dedim..hemen ekledi yemek listeme...böyle şahane bir şahsiyet kendileri...ilk gün fırında patates yedim...bünye unutmuş tabi patatesi falan..az daha vedalaşıyordum patateslerle..daha yemem ben patates...sizde yemeyin hehe..beni yanlız bırakmayın..

Şimdilik güzel haberler bunlar...sağlıklı günler efem...

Çarşamba, Mart 25, 2009

U2 Barselona'da..biz de..


Bu sabah bir telaş bir heyecan girdim ofise..U2 sayfasını actım..Barselona'yı tıkladım..Sed'i cağırdım per favor deyip...yaklaşık 1 saatlik bir uğraş ve debelenmenin sonunda Sed telefonu kapadı mucyas grasyas deyip..ve evet..yupiiii..oleeeey nidaları arasında...iki adet bilet satın almayı başardı..dilesin benden ne dilerse..

Günlerdir uğraşıyorum...Milano..Amsterdam veya Barselona'da seyretmek istiyorum konseri...biletler satışa cıkıyor 1 saat içinde tükeniyor..Presale'den ben alamıyorum...son satışa çıkan yerde Barselona..son şansım....ve sevgili ve ben Barselona'ya gidiyoruz..ölmeden önce yapmak istediklerimden birini daha gerçekleştiriyorum....leylekler doğru galiba hahayt...şimdi daha fazla leylek peşindeyim...

Salı, Mart 24, 2009

Leylekler

Leylekler gördük biz sevgili ile..annem der ki leyleği havada gördün mü çok seyahat edeceksin demek bu..benim ufuklarda bir seyahat gözükmüyor ama leylekleri gördüm..cığlık cığlığa..can hıraş çektim fotoğraflarını...kim bilir belki de götürürler beni de kalbimin gittiği yerlere... kalbim burada yanlız kalacağına...bekliyorum şimdilik...

Pazartesi, Mart 23, 2009

Hoca-Talebe

Dün Sevgiliyi kolundan kaptığım gibi bulduğum bir kapalı havuza kaydımızı yaptırmaya gittim..zira yarışlar yaklaşıyor...ben kendimi yarışlara yazdırmakla kalmadım..sevgiliyi de yazdırdım...bayrak yarışı yüzecek benimle..çok keyifli olacağını düşünüyorum..dün havuzda atlayış...dönüş eksersizleri yaptık...sevgili çok iyi talebe..bunca yıllık onun hoca benim talebelik hayatımdan sonra ilk kez rolleri değiştik..ben hoca..sevgili talebe..bayıldım tabi ben bu işe..20 gün haftada 5 gece yüzmeyi planlıyoruz şimdilik...hem idman..hemde vücudumuza fayda..

PS-Bugün Beslenme uzamnına gidiyorum ve galiba süper haberlerle dönebilirim.

Perşembe, Mart 19, 2009

Ayakkaplar

Sebo gelinlik ayakkabısı almış...numara 39'dan..Tuğba'da almış...eksik kalır mıyım...ocak ayında caddede açılmıştı..ve ekip olarak gidip hemen ağzımızın sularını akıtmıştık..aman ne iyi olmuş..nişantaşına geçmekten yorulmuştuk diye..keyifle...
İş çıkışı Sed'le yollandık derhal Erenköy'e...aşağıdaki şahaneleri aldık..öyle mutluyum ki...Numara 39 kalitesi ile değil ama tasarımları ile öne cıkan bir ayakkabı dükkanı..atölyesi..çok başarılı buluyorum ben..siyah ve kahve ayakkabıların sıkıcılığından kurtardı hepimizi...

Aşağıdaki botları da bugün giydim...bu aralar hayvan desenlerini cok seviyorum..üstte başta..ayakkapta..nerde olursa...

Sevgili Fotoğrafcımız Sed'e buradan teşekkür ederim.

Çarşamba, Mart 18, 2009

Yanlızım ve 38 yaşındayım.

Sevgili dün gece gitti..ilk kez gitti..Çanakkaleye gitti...Dedesini anmaya..iyi ki varsın demeye..ilk kez yanlız kaldım evde..onsuz...bir başıma...ev ne cok konuşurmuş meğer..her köşesinden ses gelirmiş...anlatırmış hikayeler...neyseki akşama dönecek...neyseki özlem çok uzun sürmeyecek.

Bu sabah ofise gelirken labarbayı dinliyordum..rock fm..sabah kuşağı programı..cem bey bağlandı...sunucular hiyuuu ceeeeem nidalarıyla karşıladılar cem beyi..yaşını sordular..cem bey "38 "dedi...buz gibi bir sessizlik oldu...ayıp ettik enseye tokat olduk CEM BEY diye...cem bey kapattıktan sonra cocuklar ah vah ettiler..nasıl pot kırdık koca adama dediler..koca adam?...yahu adamla ben yaşıtım...koca kadın mı oldum şimdi...pöh...hmh diye bozuldum geldim ofise..oysaki ben hala 22-23 yaşlarında hissediyorum o ne olacak?..Koca kadın olasım yok hiç şu hayatta...hep deli dolu genç bir kadın olasım var.

Salı, Mart 17, 2009

Heyecanlar

Bu ara ufak küçük dünyanın heyecanını bir arada yaşıyorum..

Canımdan çok sevdiğim sevgili ile evlenmemiz üzerine 1 koca yıl geçmiş..sevinçli...bol kahkahalı....üzüntülü arasıra..ama hep çok sevgili..çok aşık..sevgi dolu..Halkideydik...adaya her gidişimde aşık oluyorum...hem adaya hem sevgiliye...



Çocuklarımız yukarıda büyüsün..özgürce koşsun çoşsun istedik..yelken yapsın..sacları güneşten sararsın istedik...çok şey istedik..Halkiden ayrılırken bize sürpriz yaptıkları 1.yıl pastasını sevinçle üflerken...

Sevgili Alac'a kaptırdığım 1912 model ipodumun yerine yeni bir ipod almış..heyecan içinde yükledim şarkıları..vırı vırı dinliyorum iki adım yürüdüğüm yerlerde...

MeSeNem pırtladı az önce..Mormermaid şarkı göndermiş..amanın...dün gece ağlaşıyordum adidas reklamlarında bunu kim coverlamış..ay indireyim hemen diye....yüzkırkikinci kez dinliyorum...seviyorum seni Mordenizkızım..


Çok şanslıyım ben çok...

PS- Bu arada 11-12 Nisan dinozarlar yarışları varmış yine..yeniden..bakalım bu sefer ne yapacağım...sevgiliye de lisans alıyoruz bu sefer...iki yarışı beraber yüzeceğiz..aynı takımda..

Cumartesi, Mart 14, 2009

Halkideyiz...ve U2...

Su an Halkideyiz... Sevgili ile gecen sene bu haftasonu evlendik biz..burada...tam bir yıl olmuş..ada hala şahane...yine adada ev alalım..çocuklarımızı burada büyütelim sevdasına düştük bile..havasından sanırım hahahyt..

Dün gece benim Tuğba ..Tubik ve Cenk ile U2-3D izledik...benim bittiğim an...asıl sevgilinin bittiği an...200.000 kişilik konserlerden birinde en önde olmak istiyorum..nasıl? şuursuzum değil mi? hehe......Nice biletlerinin peşindeyim...Bono konserde burnumun dibindeydi..hiç yolu yok...bir canlı izlemek gerek U2'yu...son günlerdeki sloganım şu;

"Sevgili beni Bono'ya götür"..."Sevgili beni Bono'ya götür"..."Sevgili beni Bono'ya götür"..."Sevgili beni Bono'ya götür"..."Sevgili beni Bono'ya götür"...bıkmadan usanmadan söylüyorum...

Cuma, Mart 13, 2009

Çanakkale ikinci 24 saat

İkinci günün sabahı erkenden fırladık yataklardan..Orgeneral Cevat Çobanlı'nın Sergi açılışı var zira..çok heyecanlıyız...Deniz müzesinde olacak sergiye erkenden gittik..görüntü muhteşemdi..Gazilerimiz..ordu mensubları..Boğaz komutanı..Çanakkale Valisi..Çanakkale Belediye başkanı..okullardan çocuklar...herkes oradaydı..ve elbette bizler...
Yapılan saygı duruşu..İstiklal Marşı'nın okunması ve valinin konuşmasının ardından sıra sergi açılışına geldi...

Kurdeleyi Sevgili ve Boğaz komutanı ve Vali kestiler..pek gurulandık..çok duygulandık..verilen kıymete..gösterilen hassasiyete..

Sergiyi gezdik..daha önce gördüğümüz..titizlikle hazırlanmış olduğunu bildiğimiz...

Açılışın hemen ardından bu sergide katkısını ve yardımını esirgemeyen Müze Müdürü Sayın Haluk Albayımıza teşekkür ettik..
Müzeden çıkıp Valinin yanına yanına gittik..

Vali ile yaptığımız görüşmenin hemen ardından..bir gün önce gittiğimiz Cevat Paşa'nın yaptırmış olduğu okula tekrar gittik..bir diğer sergi açılışına..çocukların çoşkusu görülmeye değerdi...

Milli Eğitim müdürü Sevgili'ye plaket verdi..bana da bir buket çicek...mutluluğumuz görmeye değerdi..gözlerimiz dolu dolu..çocukların neşesi kuaklarımızda...geçirdiğimiz heran için Cevat Paşa'ya teşekkür ettik.



Okulda hazırlanmış serginin açılışı..özelliklede serginin içeriği bizi çok duygulandırdı..Çanakkale Savaşında canını dişine takmış yüzlerce askerin hikayesi vardı...bizim de devam ettirme vazifemiz süphesiz olan yüzlerce askerin..şehidin..yiğidin hikayesi...

18 Mart İlköğretim Okuluna..öğrencilere..öğretmenlere..emeği gecen herkese bin teşekkür...

Okul çıkışı Boğaz Komutanlığına gittik...Bahriyeli askerlere hayranlığım bin kat daha arttı..hepsi çakı gibi..komutandan erine...anlamlı ziyaretimizi gerçekleştirip..gurur içinde Boğaz Komutanlığından ayrılırken..

Bize bu gururu yaşatan Sevgili Cevat Paşa'nın yolu ışık olsun..yaptıkları ile anılmaya devam etsin..biz de üzerimize düşen görevleri yerine getirelim..


Bu son resmi ziyaretimizdi...Çanakkale'ye kadar gidip Şehitliği görmemek olmazdı...atladık arabaya..bindik feribota..kendimizi Avrupa yakasına attık..Sevgili Ahmet bizi hiç yanlız bırakmadı...bildiği herşeyi paylaştı..anlattı..yorulmadan..bıkmadan..keyifle...


Gördüğünüz gibi hava aslında çok soğuktu..sevgili de bende tüm günü takım elbise ve ceketle geçirdiğimizden yukarıda soğuktan korunma amaçlı kılıklarımıza kavuşmuştuk artık...

Aşağıdaki fotoğrafta Sevgili ile Sevgili Ahmet Yurttakal var..tüm sergilerde..arşivini açmış..genç yaşına rağmen zamanının büyük bir kısmını Çanakkale Zaferine ve Cevat Paşa'ya adamış Sevgili Ahmet...sana ne kadar teşekkür etsek azdır..İyi ki varsın..

Perşembe, Mart 12, 2009

Çanakkale ilk 24 saat

Çanakkale'ye vardık...öğle vakitleri..dün..sevgili Ahmet Yurttakal ile buluştuk..Sevgili Ahmet sevgilinin dedesinin Cevatpasa sitesinin kurucusu...bir Cevat Pasa arastırmacısı..arastırmacıdan öte olmuş bir "manevi Cevat Paşa torunu"...son derece modern..laik bir insan...bizi kaptığı gibi önce Orgeneral Cevat Cobanlı sergisine götürdü...araştırmaları sonucu oluşturduğu Cevat Paşa arşivinin sergilendiği salona götürdü...Cevat Paşa'ya ait kılıç ve dürbünü Paşanın özel eşyalarının yerine yerleştirdikten hemen sonra 18 Mart İlköğretim okuluna doğru gittik..Okul müdürü Hüseyin Arslan bizleri kapıda beklemekte idi..Okulda okulun kurucusu Cevat Paşanın bir köşesi vardı..Gözlerimiz dolu..çocukların sevgisi üzerimizde okulu gezdik..Çanakkaledeki eğitim düzeyi Türkiye sıralamasında 6.sırada imiş..hmm...çocuğumuz olsa hemen Çanakkaleye yerleşir miyiz diye aklımızdan geçirdik..Sevgili müdür ile biraz sohbetten sonra okulu ve ertesi gün açılacak sergiyi gezdik..belli ki ertesi gün gözlerimiz yaşlar içinde kalacaktı.

Sevgili dedesi Cevat Paşanın yaptırdığı okulun önünde...

Okuldan çıktık..sevgili Ahmet bizi Sarıcaali Köyüne götürdü. Cevat Paşanın yaptırmış olduğu bir diğer okula gittik..Hikayesi enteresan...Cevat Paşa köye gittiğinde cocuklara sorduğunda " Ne istersiniz ? " diye..çocuklar ağız birliği ile "Okul " demişler...tez elden bir okul yapılmış bu cennetten köşe köye...Sarıcaali İlköğretim Okulu...tek öğretmen ile ilkokul 3.e kadar hizmet verirmiş bu okul..zili 1917'den kalma..gözlerimiz dolu...Cevat Paşanın yaptırdığı çeşmenin yanından gecerken köy halkı bizlere hoşgeldin demek üzere bir iki yanımıza yaklaşıyor...

Sevgili ve Paşa Dedesi aynı karede..son derece duygulandığımız anlardan birisi..


Ertesi gün bizi zorlu bir maraton beklediğinden bugünü kısa kestik..Kısa bir Çanakkale gezisi yaptık...

Tuğbacım..aşağıdaki fotoğraf sana..Çanakkale'de hayat çok rahat..Baro ve adliye karşılıklı..eğitim süper..Defdef için düşün derim..

Dostlar bizi yanlız bırakmadı Çanakkale'de..biliyorum ki gönülleri bizimle...Sardunyacığım..aşağıdaki fotoğrafta sana...

Özlemcim..bak bakalım deden var belki aşağıdaki fotoğrafta..kim bilir...dualar ettim elbet Dedeciğinin ruhuna...ve bizler için akıttığı kana..iyi i varmış dedim..herbiri...
Kısa gezimizin sonunda kendimizi Cafe Nottte'ye attık...

Çanakkele için söylenecek çok şey var...son derece modern..keyifli bir Avrupa şehri...bir üniversite şehri...geçmişini yaşatırken yüzünü de modern geleceğe dönmüş bir şehir..biz bayıldık..

Ertesi günün özetini size ayrı bir postta anlatacağım..zira yorucu bir gündü bugün..ama bir o kadar da keyifli ve gurur verici..gözlerimiz dolu..gönüllerimiz sevgi ile sarmalanmış..buradan bir kez daha tüm bunları bize yaşattığı için Sevgili Ahmet'e kendim ve ailem için bin teşekkürü borç bilirim..Aşağıda Sevgili Ahmet ve Sevgili..Cevat Paşa'nın yaptırdığı okulun merdivenlerinde..

Pazartesi, Mart 09, 2009

Gidiyoruz...

Dün çok güzel bir hava vardı...sevgili..annem ve babam kısa bir kacamak yaptık..İstanbul'un göbeğinde...bir balıkcı barınağında...

Biz gidiyoruz...yarın babamın hastalığı sebebiyle Cerrahpaşaya...ordan Çanakkale'ye..sevgilinin dedesinin sergi açılışı ve Erken Çanakkale Zaferi kutlamalarına...çok heyecanlıyız..

Cuma, Mart 06, 2009

Müzik..müzik..müzik..

Ben 80lerde kaldım..müzik ruhu olarak..evet yeni çıkan grupları alıyorum dinliyorum..hele britishlerse daha bir keyifle ama..90lara gecemedim yine de bir türlü..o yüzden de yeni albüm mü cıkmış..yeni, single mı..yakından takip ediyorum.

U2 yeni albüm cıkardı. 3 Mart'ta..No Line on the Horizon..ben çok başarılı buldum..ya Bono'yu yada o yılları çok sevdiğimden...şiddetle tavsiye ederim...Get on you boots'a bayıldım ben....şurdan yeni videoyu seyredebilirsiniz..kulaklarun pası da silinir hem...tur programının peşindeyim...gözümü karartıp avrupa kısmına gideceğim bu sefer..aman Tanya şu yaşında ne işin var demeyin..çok işim var.

Depeche Mode..bildiğiniz üzere 14 Mayısta geliyorlar..biletlerim ilk satışa cıktığı gün alındı cekmecemde..Şeboyu evlendirip konsere yetişeceğiz...Ozgur Wrong'un mp3ünü göndermiş haftasonu...bugün 5.günüm..hala tekrarda dinliyorum...yeni albümü de sabırsızlıkla bekliyorum...Özgürcüm bin yaşa..ezberledim hahahyt..

Bu arada bugün David Gilmour'un doğum günüymüş..nice müzikli yıllara..

Perşembe, Mart 05, 2009

Küçük mutluluklar..


Serros'dan mektup var..sadece mektupta değil..sevgilinin bayıldığı istim lokomotifler kartpostalları...Serros ben kıyıp yazamadım demiş mektubunda..sevgili de kıyamayaıp onları tren odasına asmaya karar verdi..sadece kartpostal gelmedi Japonya'dan...yeşil çaylar da geldi..eminim bende onları kıyıp içemeyeceğim..masamda duruyorlar..Serros'um..bin teşekkür ederim..sıkıntılı bir dönemde adresimi isteyip..beni teşvik ettiğin için de ayrıca şükran borcluyum sana...

Birde yukarıdaki resimde görüldüğü üzere iki de kitap aldım kendime hediye..Ece'ciğim tavsiye ettiği...Benim Büyük Kitabım ve Eşlerinin Gözüyle Edebiyatçılarımız, Tahsin Yıldırım...Ece..sana da bin teşekkür..haberim olmayan kitapları haber verdiğin için...

Son haberim de çok iyi gidiyor 4...salı günü gittiğim beslenme uzmanında..karşılıklı göbek atmadığımız kaldı...oh oh verilmiş kilolar diye..başladığımdan bu yana 2.5 kg verdim..bunun 1.8 kilosu göbeemdeki yağlardan..nasıl bir sevinç..nasıl bir mutluluk belli değil..yanlız bu haftaki diyet biraz acımasız..hızlandırılmış metabolizmamda hızlı kilo kaybı denemesi yapıyoruz...hedef 50 kg..kalan gün 5...tataaam..haftaya göreceğim..ve kendimi çok sağlıklı..çok zinde..şahane hissediyorum...azimli birde..evet evet çok azimliyim ben...

Çarşamba, Mart 04, 2009

Yeter ki Yürekler Özürlü Olmasın

Bugün diyecek çok şeyim yok..bir dostun diğer dostlara yardımını..onlar için çırpınışını...onlara sevgisini sizlere anlatmaktan başka..kah gülümseyerek..kah gözlerim dolu dolu ... kah insanoğlunun katliamını..acımazsızlığını düşünerek okuyorum kitabı...Asudecim...gönlüne sağlık...o kocaman..çok güzel gönlüne...
Eğer sizde dilerseniz kitabı şuradan satın alıp..belki de bir yavrunun daha aç kalmamasını..üstüne bir dam yapılmasını...aşılarının tamamlanmasını ..bir yuvaya kavuşmalarını sağlayabilirsiniz...tüm gelirler

BASIN BÜLTENİ

Şans, Sokak Kızı İrma, Tarçın, Cankie, Efe, Leydi, Şeker, Sümbül, Babi, Çarli, Luna Hanım, Arap, Kartopu ve diğerleri…
“ONLARINDA TIPKI BİZLER GİBİ KADERLERİ VAR”
Asude Ustaoğlu’nun Yeter ki Yürekler Özürlü Olmasın adlı ilk kitabı Mart 2009’da bütün kitapçılarda…
Asude Ustaoğlu ilk kitabıyla dünyadaki tüm canlıların eşit yaşam hakkına sahip olduğu gerçeğini hatırlatıyor. Barınaklarda yaşanan gerçekleri anlatarak, tüm kısıtlı imkanlara rağmen tek yürek olup bir can için çırpınmanın ne kadar gurur ve mutluluk verici bir his olduğunu öğretiyor.
“YETER Kİ
YÜREKLER
ÖZÜRLÜ OLMASIN”

Bütün hayvancıklarına şefkatle açtığı kollarını hiçbir zorluk karşısında kapatmadan bizlere merhamet ve vicdan olgularını sorgulamamız ve yapılan “SORUMSUZLUĞA VE ZULME KARŞI DUR” diyenler arasına katılmamız için Yeter ki Yürekler Özürlü Olmasın kitabında yüksek bir sesle bir çağrıda bulunuyor.
SONUN BAŞLANGICI YA DA GERÇEK VE UZUN BİR HİKAYENİN SERÜVENİ
Dingo, 2004 yılında itlaf edildi. Kitabın yazarı Asude Ustaoğlu’nun hayatında o gün verilmiş bir söz vardı. Bir can’a, ruh’a verilmiş bir söz. Bu kitap o verilmiş söz’den yola çıkarak yazıldı. HİÇ BİR CANLI İTLAF EDİLMEMELİ. Dingo, bir itlaf’ın kurbanı olduğu gün, yazarın hayatında “gerçek ve uzun bir hikaye”nin serüveni bütün gerçekliğiyle karşısına çıkıp elinizdeki kitabı yazdırdı.

KİTAPTAN BÖLÜMLER:
“Biz de sevginin dozu da, ölçüsü de biraz kaçıyor. İşte bu sevgi değil mi? Bu hayvancıkların nasıl sevgisiz kaldığını anlamama sebep olan. Annemin desteği olmasa asla hayvancıklarıma istediğim zamanı veremezdim.”

“Barınaklar, önce köpeklerle birebir ilgilenecek gönüllülerini, ardından da orada bir sıcak yuvaya kavuşmayı bekleyen can dostlarımızı gelip sahiplenecek sevgi dolu insanları bekliyor...”

“Eski bir gazete parçasını bile kendini ısıtmak için altına alan hayvanları görün. Minicik bebeklerin, soğuktan kaskatı kesilen bedenlerine dokunduğunuzda, ölümün her canlı için aynı olduğunu anlayacaksınız.”

“Ne yazık ki, bizim toplumumuz henüz gönüllü kavramını bilmiyor. Zannediyor ki, gönüllü olduğunuzda, sizden farkı olmayan insanların tüm isteklerini yerine getirmek için oradasın. Oysa tek gerçek, bu tür insanların zulüm ettikleri, eşya gibi gördükleri canlara sahip çıkmak için oradayız.”

“Bir barınakta gönüllü olmak, almadan vermektir. Aldığınız tek şey size verdikleri karşılıksız müthiş sevgidir.”

“Hayvan sahibi olmak, onun sorumluluğunu ölünceye kadar taşımak demektir. Zorlu ve meşakkatlidir.”

“Her konudaki marka merakı, ne yazık ki, kedi ve köpeklerde de yıllara göre değişmekte. Bu yılın modasını barınağa terk edilen cins hayvanlardan anlamak mümkün tabii…”

“Hayatımda ilk kez, belki de benim bile içten içe korktuğum pitbull efsanesini kucağımda sıkı sıkıya tutuyordum. Oysa öylesine masum ve yardım bekleyen gözlere sahipti ki, bu korkumdan utandım.”

“YETER Kİ
YÜREKLER
ÖZÜRLÜ OLMASIN”


Asude Ustaoğlu

Asude USTAOGLU
HAYVAN HAKLARI AKTIVISTLERI DERNEGI
YONETIM KURULU BASKANI

Pazartesi, Mart 02, 2009

Cuma Cumartesi Pazar

Cuma gecesi bizdeydik..blogır poarti..volüm bilmem kaç...ekip ruhu..Tugba ve sevgilisi...Tubik ve Cenk..Esra..bize ilk kez katılan Zilsiz...deli Sed..sevgili ve ben...Sebocum ise 60lar partisinde olduğundan bize katılamadı..Zeyacığımın da yemeği vardı..

Biz yine çok güldük..çok eğlendik...yıkıldık..yuvarlandık..Zilsiz bize ilk kez geldi..çok sevdik onu..o benim şeri hemşerim bide..kan iyice kaynadı tabi..

Sevgilinin şahane bir pozu..

Yukarıdaki poz bizim sokak kapısının odası..bizim evin en eğlenceli yerlerinden biri...

Tubik..Cenk ve Koray..aa Tugba nerde ki acaba?

Zilsiz ve ben..şeriler..

Esra çok güzeeeeel...

Tüm fotolar Sedden...Tubik süper Canonu ile fotoğraflar cekti ama bir talihsizlik oldu...bakalım ondan neler cıkacak..aşağıda Sed'in ayakları..


İyi ki varsın be blög dedik gecenin sonunda..artarak..keyifle..aslında tanıdığımız ama sadece okuduğumuz dostların sayısını artırarak...haa bu arada yeni banyomuzun da açılışını böylelikle yapmış olduk hahahyt...

Cumartesi gecesi eğlenceye devam edelim dedik sevgili ile..dostlarla White Mill'e gittik..ben tam gaz diyete devam..enginarımı portakal suyu eşliğinde içtikten sonra...hop dedik Nardis'e götürdük kendimizi..şahane jazz dinledik...şahane keyifler ettik..ve gecenin sonunda oh be dedik..kulaklarımızın pası silindi...

Gelelim pazar gününe..benim k9 yürüyüşüme sevgilinin de eşlik etmesi ile 1.5 saatlik beni çok aşan fazlaca tempolu bir yürüyüşün ardından ben daha kımıldayamayacağım diye eve geldik..eve gelirken de şu Mickey Rourke'u mezardan çıkaran film neymiş bir bakalım dedik..bu konu başka bir postta anlatılacak kadar önemli olduğundan benim için...sıkı bir Rourke hayranıyımdır zira...konuyu burda kesiyorum..

Hepimize en şahanesinden bir yeni hafta diliyorum.