Bu akşam Sting konseri var. Biletler ilk çıktığı gün heyecanla aldım biletlerimizi, aylardır bekliyorum, biletler cüzdanımda.
Ve ne yazık ki konsere gidemiyorum. Bu akşam geleneksel birinci vize haftam başlıyor. İlk kez tekrar okumaya başladığıma pişman oldum. İlk kez bu gece vizelere gireceğime orada Sting'i izlesem ne şahane olur dedim. Ilk kez "Tüh be" dedim.Gercekten de tüh be!
Hem kendisine ve sesine bayılırım, hem de şahane bir yogidir kendisi.
Hay bahtsız bedevi Tanya Hay! DOkunmayın bana bir süre. Galiba ön lisans alıp bitireceğim bu işi ben!
Pazartesi, Kasım 26, 2012
Cuma, Kasım 23, 2012
Önümüze gelene bin tekme
Leo doğduğundan beri söylediğim, artık beraber söylediğimiz bir çocuk şarkısının kendimize uyarlanmış halidir " önümüze gelene bin tekme!"
İçeriği de aslında biz beton binalar istemiyoruz, biz gökyüzümüzü, biz denizimizi, biz ağaçları istiyoruz şeklinde uzayıp gider.
Sebebi ise Çiftehavuzlarda meteoroloji binasının yerine dililen 4 adet 50 katlı binadır. Doğduğundan beri süregelen inşaat bitmek üzere, ve bu binaların bittiği yetmiyormuş gibi şimdi doğduğundan beri hergün gittiği Caaanım Göztepe Parkına camii yapılacakmış.
O kadar üzgünüm ve sinirliyim ki, işin inanç kısmı bir tarafa, benim oğlum "Nereye Gidiyorsun?" diye sorulan her soruya" Sahildeki parka, çünkü göztepe parkında inşaat var" diyor, halbuki bilse o inşaat onun tüm yeşil alanını alıp götürecek ve o çok korktuğu müdür sesi oralarda yankılanacak, şu küçüçük yaşında kendini oradaki kaydıraklara zincirleyecek yeminle. Bende mecburen destek olacağım!
Neyse uzun lafın kısası, oğlumu parka götürmek istiyorum ben, ne yapacağım?
Hala denize girmemize karışmazlarken isimli çalışmamdan.
İçeriği de aslında biz beton binalar istemiyoruz, biz gökyüzümüzü, biz denizimizi, biz ağaçları istiyoruz şeklinde uzayıp gider.
Sebebi ise Çiftehavuzlarda meteoroloji binasının yerine dililen 4 adet 50 katlı binadır. Doğduğundan beri süregelen inşaat bitmek üzere, ve bu binaların bittiği yetmiyormuş gibi şimdi doğduğundan beri hergün gittiği Caaanım Göztepe Parkına camii yapılacakmış.
O kadar üzgünüm ve sinirliyim ki, işin inanç kısmı bir tarafa, benim oğlum "Nereye Gidiyorsun?" diye sorulan her soruya" Sahildeki parka, çünkü göztepe parkında inşaat var" diyor, halbuki bilse o inşaat onun tüm yeşil alanını alıp götürecek ve o çok korktuğu müdür sesi oralarda yankılanacak, şu küçüçük yaşında kendini oradaki kaydıraklara zincirleyecek yeminle. Bende mecburen destek olacağım!
Neyse uzun lafın kısası, oğlumu parka götürmek istiyorum ben, ne yapacağım?
Hala denize girmemize karışmazlarken isimli çalışmamdan.
Çarşamba, Kasım 21, 2012
Nivokido
Leo'ya oyuncak aldığımız şahane bir yer var. Adı Nivokido. Erenköy'de Cadde üzerinde. Dükkanın ön tarafında bir kapalı oyuncak deneme merkezi var. Biz her gidişimizde bir oyuncak alıp binlerce oyuncağı da ön tarafta deniyoruz. Bu "Oyna, beğen, al" durumu bizim çok hoşumuza gidiyor.
Dükkanın en beğendiğim tarafı ise üstüste oyuncak dolu olmaması, ve düzenli bir şekilde raflarda duruyor olmaları. Seçmek, beğenmek, denemek o kadar keyifli ki. Ben hiç bir zaman market rafı gibi raflardan birşey alamadım mesela, o yüzden ya internetten ya da beğendiğim bir iki mağazadan almayı tercih ediyorum.
Mesela bizim oğlan puzzle yapmayı hiç sevmiyor ancak Nivokido'da puzzlelları görünce bir heyecan bir heyecan, hele evde aldığımız tektük puzzlelların aynını görünce bir havalı yapası geliyor çocuğun.
Oynayarak, seçip beğenip aldığı oyuncaklar kadar kıymetlisi yok. Akşam evdeki sohbetlerimizde bizim oyuncakcımız "Nivokido". Sipariş ettiğimiz bir beton kamyonu var mesela, acaba gelmiş midir en büyük kaygımız.
Nivokido'da etkinlikler oluyor haftasonları.
Mutlaka uğrayın derim ben.
Dükkanın en beğendiğim tarafı ise üstüste oyuncak dolu olmaması, ve düzenli bir şekilde raflarda duruyor olmaları. Seçmek, beğenmek, denemek o kadar keyifli ki. Ben hiç bir zaman market rafı gibi raflardan birşey alamadım mesela, o yüzden ya internetten ya da beğendiğim bir iki mağazadan almayı tercih ediyorum.
Mesela bizim oğlan puzzle yapmayı hiç sevmiyor ancak Nivokido'da puzzlelları görünce bir heyecan bir heyecan, hele evde aldığımız tektük puzzlelların aynını görünce bir havalı yapası geliyor çocuğun.
Oynayarak, seçip beğenip aldığı oyuncaklar kadar kıymetlisi yok. Akşam evdeki sohbetlerimizde bizim oyuncakcımız "Nivokido". Sipariş ettiğimiz bir beton kamyonu var mesela, acaba gelmiş midir en büyük kaygımız.
Nivokido'da etkinlikler oluyor haftasonları.
- Oyun / oyuncak tanıtım günleri
- El beceri gelişimi sağlayan etkinlikler
- Fransızca / Japonca / İngilizce oyun saatleri
- Doğum günü partileri
- Okul arkadaşlarımız ile vakit geçirebileceğiniz bize özel atölyeler

Mutlaka uğrayın derim ben.
Perşembe, Kasım 08, 2012
Kısa bir Bodrum kaçamağı
Kısa bir Bodrum Tatili yaptık. Arabayla gittik, denize girdik geldik. Kısa notlar ve fotoğraflarım var.
Yollarda sakindi, koltuğundan inmek için tutturmadı mesela. Meyve suyunu ihmal etmedik elbette. Ama o flüt vardı ya o flüt, bitirdi bizi ahahayt.
Ananelerde mola verdik, İskender'e uğramadan olmazdı, Leo İskenderi beklerken.
İskenderi mideye indirirken.
İlk lunapark deneyimi, makul ölçüde bindi, biletlerimiz bitince otele döndük. Ben hiç sevmem lunaparkları, böyle bir cocuğum olduğu için de mesudum.
Bodrum'da eline verilen baloncuk makinesiyle çok eğlendi.
İlk balığını babasının ve Sevgili Mete'nin yaptığı oltayla tuttu, elbette hemen denize geri gönderdik sebebini anlatarak.
Bu da benim pek hoşuma giden mahsun bir kare.
Ve atladığım bir konu! İlk aşkını yaşadı.. Burçin'le! We love Burçin!
Yollarda sakindi, koltuğundan inmek için tutturmadı mesela. Meyve suyunu ihmal etmedik elbette. Ama o flüt vardı ya o flüt, bitirdi bizi ahahayt.
Ananelerde mola verdik, İskender'e uğramadan olmazdı, Leo İskenderi beklerken.
İskenderi mideye indirirken.
İlk lunapark deneyimi, makul ölçüde bindi, biletlerimiz bitince otele döndük. Ben hiç sevmem lunaparkları, böyle bir cocuğum olduğu için de mesudum.
Bodrum'da eline verilen baloncuk makinesiyle çok eğlendi.
İlk balığını babasının ve Sevgili Mete'nin yaptığı oltayla tuttu, elbette hemen denize geri gönderdik sebebini anlatarak.
Bu da benim pek hoşuma giden mahsun bir kare.
Ve atladığım bir konu! İlk aşkını yaşadı.. Burçin'le! We love Burçin!
Neon ışıklı hayat
Her sabah mesaj kutuma düşen reklam e-maillerini temizlerken, çok eski yıllarda okuduğum bir kitapta, ölüm sonrası öte tarafa geçerırken havada uçuşan mesaj panolarını hatırlıyorum. "Cennetin kapılarını aralamak için bizi arayın", "Ağrısız sancısız cehennem deneyimleri". Hepsi neon ışıklarla bezenmiştir bu panoların, tüketim çılgınlığını çok güzel anlatır.
Kitabı bulursam tekrar okumalıyım. Bu arala hep aklımda bu panolar var.
Kitabı bulursam tekrar okumalıyım. Bu arala hep aklımda bu panolar var.
Cuma, Kasım 02, 2012
Özel bir post!
Bugün güzel bir gün..Biricik sevgilim, hayat arkadaşım, sırdaşım, dostum, yoldaşımın bu hayata gelip ışığıyla beni ve nicelerini aydınlatma yolculuğunun başladığı gün.
Bana dünyanın en muhteşem mucizesini yaşatan güzel adam, iyi ki doğdun, iyi ki varsın, iyi ki yoluma ışık oldun, iyi ki yanında yürümemi istedin.
Seni çok seviyorum..her günün en azından bugünün kadar aydınlık ve mutlu geçsin.
İyi ki varsın!
Bana dünyanın en muhteşem mucizesini yaşatan güzel adam, iyi ki doğdun, iyi ki varsın, iyi ki yoluma ışık oldun, iyi ki yanında yürümemi istedin.
Seni çok seviyorum..her günün en azından bugünün kadar aydınlık ve mutlu geçsin.
İyi ki varsın!
Salı, Ekim 30, 2012
Nice Yıllara Atam!
Yasaklara, biber gazına, tazyikli sulara, tüm kışkırtmalara ve bölme çabalarına karşın Cumhuriyetimizin 89. yılı kutlu olsun! Daha nice 100 yıllara.
Uzun PS- Ülkemizin bugün geldiği durum beni fazlasıyla endişelendiriyor, artık kendim için değil bu dünyaya seve isteye getirdiğim biricik evladım için endişeliyim, onu Ulu Önder Atatürk'ün görüşleriyle yetiştiriyoruz, daha 1.5 yaşındaydı Anıtkabir'e gitti, Atatürk demeyi öğrendi, ama asıl işimiz bundan sonra başlıyor. Yapabileceğimiz tek şey evlatlarımızı Atatürkçü düşüncelerle bezeyip, yüzlerini hep aydınlığa çevirmelerini sağlamak, bizler bu topraklarda oldukça onların da sırtı yere gelmeyecek. Bir gün gelipte "PES" ettirilmezsek!
Uzun PS- Ülkemizin bugün geldiği durum beni fazlasıyla endişelendiriyor, artık kendim için değil bu dünyaya seve isteye getirdiğim biricik evladım için endişeliyim, onu Ulu Önder Atatürk'ün görüşleriyle yetiştiriyoruz, daha 1.5 yaşındaydı Anıtkabir'e gitti, Atatürk demeyi öğrendi, ama asıl işimiz bundan sonra başlıyor. Yapabileceğimiz tek şey evlatlarımızı Atatürkçü düşüncelerle bezeyip, yüzlerini hep aydınlığa çevirmelerini sağlamak, bizler bu topraklarda oldukça onların da sırtı yere gelmeyecek. Bir gün gelipte "PES" ettirilmezsek!
Salı, Ekim 23, 2012
Buruk bişi!
Eskiden bayramlarda önce ananemlere giderdik. Annanemin elini öper, şık bir mendilin içinde bayram harçlığımı alır, keyfime değilmezdi. Ananemlerden sonra kesim işleri için dedemlere gidilirdi, yine el öpülür bayram harçlıkları cebe indirilirdi. Kesim işine gelince ise içim parçalanırdı çocuk aklımla, neden kesildiklerini anlayamazdım, neden kan akıtıldığını bilemezdim.
Ta ki bir gün dedemlerde somurtmuş otururken ananemin az önce sıkıştırdığım yanaklarını artık sıkıştıramayacağım haberini alıp verebileceğimiz en büyük kurbanı verdiğimizi anlayıp gözlerimden yaşlar süzülürken ananemlere gidene dek. Benim son bayramım o oldu, 7 yaşındaydım ve ananem kurban bayramında gitmeye karar vermişti. Ondan sonraki bayramlar genelde buruk geçti evde. Pek kutlanmadığı gibi dedemi de gönderince artık koyunları kesebilecek biri kalmadığından bu fasla da çok şükür son verilmişti.
Ve ben bugün hala nerede bir koyun görsem içim cız eder, sevmem bayramları, gösterişi,illaki birilerinin gözüne sokularak yapılan ibadetleri, onun yerine hergün anneme babama sizi seviyorum demeyi, sevgilime her akşam sarılıp uyumayı, kendi oğluma her gece seni seviyorum demeyi daha samimi buluyorum.
İnanan tüm dostların Bayramını kutlar, ve lütfen sevdiklerinizi kaybetmeden onları ne kadar sevdiğinizi söyleyin derim. hergün, bıkmadan, usanmadan.
Ta ki bir gün dedemlerde somurtmuş otururken ananemin az önce sıkıştırdığım yanaklarını artık sıkıştıramayacağım haberini alıp verebileceğimiz en büyük kurbanı verdiğimizi anlayıp gözlerimden yaşlar süzülürken ananemlere gidene dek. Benim son bayramım o oldu, 7 yaşındaydım ve ananem kurban bayramında gitmeye karar vermişti. Ondan sonraki bayramlar genelde buruk geçti evde. Pek kutlanmadığı gibi dedemi de gönderince artık koyunları kesebilecek biri kalmadığından bu fasla da çok şükür son verilmişti.
Ve ben bugün hala nerede bir koyun görsem içim cız eder, sevmem bayramları, gösterişi,illaki birilerinin gözüne sokularak yapılan ibadetleri, onun yerine hergün anneme babama sizi seviyorum demeyi, sevgilime her akşam sarılıp uyumayı, kendi oğluma her gece seni seviyorum demeyi daha samimi buluyorum.
Pazartesi, Ekim 22, 2012
Bir annenin notları!
Ara ara yazıyorum aslında, ama bir toparlayayım dedim. Leo şu anda tam 2.5 yaşında. Konuşması yaşıtlarına göre oldukça düzgün, Alabilir miyim? Gidebilir miyiz? Verebilir misin lütfen? İzin verir misin? gibi sorularla bizi mutlu ediyor. Ama bir şeyi beğenmezse de ben bunu beğenmedim deyip yeni bir alternatif bekliyor.
Odasında sıkılmadan 1 saate yakın oynayabiliyor, aman ne filmler dönüyor o arada belli değil, kulağım hep odasında.
Okula başladığından beri yemeklerini kendi yemekte ki bu bizi çok mutlu etmekte, çok başarılı olmasa da yemeklerini kesmeye bile çalışıyor. Suyunu evdeki sebilden kendi alabiliyor, sıcağa dokunmuyorum annneeee/ baaaabaaaa diye çığlıklar atarak.
Yemeklerden sonra ellerini yıkıyor, tuvaletten sonra da, zaten çiş kaka işini 18 aylıkken hallettiğinden bu alanda hiç sıkıntısı yok, hiç lazımlık kullanmadım ben, adaptörle direkt marmaraya gönderdik çişleri kakaları, şimdi artık Marmara Denizine gönderdiğini bilmesi beni sevindiriyor.
Sabahları uyanınca Bonjour demesi babasıyla beni bitiriyor mesela.
Seyahatlerde çok arıza çıkarmıyor. Çöpleri çöp ve geri dönüşüm olarak ayırıyor mesela. Evde küçük bir çevreci olduğunu bilmek güzel.
Hayır diyor ama hiç üzerinde durmuyoruz, genelde iki seçenek sunup bu hayırı bir şekilde evete çevirebiliyoruz.
Hayat bizim için böylece akıp geçiyor. Belki rahat anne baba olmamızdan, belki yaşımızdan, belki gelen tatlı ruhun bizi üzmemesinden ağır şeyler yaşamadık, veya yaşadıkta büyütmedik hiç. bense işte bunu çok seviyorum.
Bu hafta kısa bir tatile çıkıyoruz. Oyuncak valizini düşünmek dahi istemiyorum, çünkü kendi ile ilgili seçimlerine genel olarak karışmıyoruz, bakalım arabada bize yer kalacak mı?
Odasında sıkılmadan 1 saate yakın oynayabiliyor, aman ne filmler dönüyor o arada belli değil, kulağım hep odasında.
Okula başladığından beri yemeklerini kendi yemekte ki bu bizi çok mutlu etmekte, çok başarılı olmasa da yemeklerini kesmeye bile çalışıyor. Suyunu evdeki sebilden kendi alabiliyor, sıcağa dokunmuyorum annneeee/ baaaabaaaa diye çığlıklar atarak.
Yemeklerden sonra ellerini yıkıyor, tuvaletten sonra da, zaten çiş kaka işini 18 aylıkken hallettiğinden bu alanda hiç sıkıntısı yok, hiç lazımlık kullanmadım ben, adaptörle direkt marmaraya gönderdik çişleri kakaları, şimdi artık Marmara Denizine gönderdiğini bilmesi beni sevindiriyor.
Sabahları uyanınca Bonjour demesi babasıyla beni bitiriyor mesela.
Seyahatlerde çok arıza çıkarmıyor. Çöpleri çöp ve geri dönüşüm olarak ayırıyor mesela. Evde küçük bir çevreci olduğunu bilmek güzel.
Hayır diyor ama hiç üzerinde durmuyoruz, genelde iki seçenek sunup bu hayırı bir şekilde evete çevirebiliyoruz.
Hayat bizim için böylece akıp geçiyor. Belki rahat anne baba olmamızdan, belki yaşımızdan, belki gelen tatlı ruhun bizi üzmemesinden ağır şeyler yaşamadık, veya yaşadıkta büyütmedik hiç. bense işte bunu çok seviyorum.
Bu hafta kısa bir tatile çıkıyoruz. Oyuncak valizini düşünmek dahi istemiyorum, çünkü kendi ile ilgili seçimlerine genel olarak karışmıyoruz, bakalım arabada bize yer kalacak mı?
Perşembe, Ekim 18, 2012
Singing in the woods!
Bu hafta başı okuldan not geldi. Gezimiz var,lütfen izin belgesini imzalayın diye. Bir telaşlandım, tatlı bir telaş, bir sevindim, bir buruldum, bizsiz hiç sokaklarda tek başına olmamıştı, acaba yabancılar mı dedim, güvende hisseder mi?
Gezi dediğime de aldanmayalım, okulun gözesindeki parka gidecekler, yurt dışında hep görüp ne güzel derdim, bir halatın uclarına yapılmış tutulacak yerlerden tutar bebeler, öğretmenleri ile gezerdi, bayılırdım bizde de olsa keşke derdim, oldu.
Doğru okulu seçtiğimiz için çok mutluyuz, okuldan çok memnunuz, hem tüm çocuklara yaklaşımlarından, hem özgürlükçü olmalarından, hem de kattıkları özgüvenden. Hemen gecesinde öğretmeni fotoğrafları göndermiş. Oğlanın kişisel tarihine bir not olarak paylaşmak istedim.
Bu arada çok önemli bir gelişme daha var! Yarım gün başladığımız okul serüvenimizi tam güne çekiyoruz, Leo öğle uykularını bırakmak üzere, bunun sebebi sanırım emziği bırakmamız oldu. Aynı anda okula da başlayınca eve gelip heyecandan uyumaz oldu. E bizde o zaman okulda 4'e kadar kalması daha faydalı olur dedik. Deneme turlarındayız, fena gitmiyor.
Sınıfı Montesorri'yi takip ediyor, geçen gün almaya gittiğimde kendinden büyük Selen, Demir ve Kuzey'e "Au revoir Demir, Au revoir Selen, Au revoir Kuzey" deyip ayrılması, merdivenin tam ortasında" anne öpmedim onları" deyip geri dönmesi vardı ki, öğretmeni i le beni çok sevindirdi, farklı yaş gruplarında çocukların bir arada olduğu sınıfın en güzel örneklerinden biriydi işte bu.
Gezi dediğime de aldanmayalım, okulun gözesindeki parka gidecekler, yurt dışında hep görüp ne güzel derdim, bir halatın uclarına yapılmış tutulacak yerlerden tutar bebeler, öğretmenleri ile gezerdi, bayılırdım bizde de olsa keşke derdim, oldu.
Doğru okulu seçtiğimiz için çok mutluyuz, okuldan çok memnunuz, hem tüm çocuklara yaklaşımlarından, hem özgürlükçü olmalarından, hem de kattıkları özgüvenden. Hemen gecesinde öğretmeni fotoğrafları göndermiş. Oğlanın kişisel tarihine bir not olarak paylaşmak istedim.
Bu arada çok önemli bir gelişme daha var! Yarım gün başladığımız okul serüvenimizi tam güne çekiyoruz, Leo öğle uykularını bırakmak üzere, bunun sebebi sanırım emziği bırakmamız oldu. Aynı anda okula da başlayınca eve gelip heyecandan uyumaz oldu. E bizde o zaman okulda 4'e kadar kalması daha faydalı olur dedik. Deneme turlarındayız, fena gitmiyor.
Sınıfı Montesorri'yi takip ediyor, geçen gün almaya gittiğimde kendinden büyük Selen, Demir ve Kuzey'e "Au revoir Demir, Au revoir Selen, Au revoir Kuzey" deyip ayrılması, merdivenin tam ortasında" anne öpmedim onları" deyip geri dönmesi vardı ki, öğretmeni i le beni çok sevindirdi, farklı yaş gruplarında çocukların bir arada olduğu sınıfın en güzel örneklerinden biriydi işte bu.
Perşembe, Ekim 11, 2012
Bugün günlerden Behzat Ç.
İlk başlarda çok gıcık oldum.
Türkçesi ne fena dedim, sevgiliye sorup durdum" ne dedi ne dedi?" diye. Dördüncü bölümün sonunda biraz biraz alıştım la! demelerine, ellerinden birayı bırakamayan cinayet büro elemenlarına, siyah çorapla sevişebilen amirime, hep bakımlı cumhuriyet savcıma, mercedese binen narkotikçilere.
Sonra ne mi oldu? Hastası olduk, tüm yaz boyunca kaçırdığımız ilk sezonu ve ikinci sezonun büyük bir kısmını izleyip yetiştik. İzledikçe memleket gerçeklerine dokundurmalarını, içtenliklerini, oyunculuklarını, insanlıklarını sevdik. Sanki bizden biriydiler de biraz ağızları bozuktu o kdara, kalplerimiz aynı şekilde atıyor, aynı şeylere üzülüyoruduk. Bizdendiler la!
Evet işte bu yüzden artık cuma geceleri saat 22.30 itibari ile ekran başındayız Amirim!
Ha bu arada RTÜK engeline de takılırsa internetten izlemeye de razıyım, biline.
PS- izleye izleye yakışıklı bile bulur oldum Amirimi!
Türkçesi ne fena dedim, sevgiliye sorup durdum" ne dedi ne dedi?" diye. Dördüncü bölümün sonunda biraz biraz alıştım la! demelerine, ellerinden birayı bırakamayan cinayet büro elemenlarına, siyah çorapla sevişebilen amirime, hep bakımlı cumhuriyet savcıma, mercedese binen narkotikçilere.
Sonra ne mi oldu? Hastası olduk, tüm yaz boyunca kaçırdığımız ilk sezonu ve ikinci sezonun büyük bir kısmını izleyip yetiştik. İzledikçe memleket gerçeklerine dokundurmalarını, içtenliklerini, oyunculuklarını, insanlıklarını sevdik. Sanki bizden biriydiler de biraz ağızları bozuktu o kdara, kalplerimiz aynı şekilde atıyor, aynı şeylere üzülüyoruduk. Bizdendiler la!
Evet işte bu yüzden artık cuma geceleri saat 22.30 itibari ile ekran başındayız Amirim!
Ha bu arada RTÜK engeline de takılırsa internetten izlemeye de razıyım, biline.
PS- izleye izleye yakışıklı bile bulur oldum Amirimi!
Cuma, Ekim 05, 2012
Ağır bi dersi daha verdik!
Bence okul işi tamamdır.
Ağlayarak başladığımız evde lafını bile ettirmediğimiz okula kah ben kah babası bırakıyoruz. Madame Aysun, Metreez diye koşturuyor okula.
Okul eziyeti çektiğim günlerde bu havalı konuşmaları yapacağımı biliyordum. Aldığım ders annelikte daha öğrenecek çoook şeyim var.
Ağlayarak başladığımız evde lafını bile ettirmediğimiz okula kah ben kah babası bırakıyoruz. Madame Aysun, Metreez diye koşturuyor okula.
Okul eziyeti çektiğim günlerde bu havalı konuşmaları yapacağımı biliyordum. Aldığım ders annelikte daha öğrenecek çoook şeyim var.
Cuma, Eylül 28, 2012
Açev'de Oku Yaz!
Bana çok tatlı bir mail geldi Gaye'den, bir ricası olmuş, Açev'in okur yazarlık programını tanıtmamız çok önemli sizde bir el atar mısınız demiş. Atmam mı?
Buyrun kısa bilgi, isteyen sayfaya girip bakabilir, ben üşenmedim aldım parolamı denedim. Ve eminim çok faydalı olacak. Hadi bakalım. Biraz daha tanıtsak şahane olur.
AÇEV'de Oku Yaz'ın geliştirilmesinde emeği geçen Prof. Dr. Aydın Yücesan Durgunoğlu'na, Evrem Tilki'ye, Fatih Ugantaş'a, Fatma Zengin'e, Hatice Çam'a, Hilal Gençay'a ve Nilgün Ural'a çok teşekkürler...
Buyrun kısa bilgi, isteyen sayfaya girip bakabilir, ben üşenmedim aldım parolamı denedim. Ve eminim çok faydalı olacak. Hadi bakalım. Biraz daha tanıtsak şahane olur.
2011 itibariyle J.P. Morgan Chase, Empower ve
Ashmore vakıflarının desteği ile Bilgisayar Tabanlı Okuryazarlık
programı'nı uygulamaya başlayan AÇEV, 1995 yılından beri uyguladığı yüz
yüze eğitim programlarına ek olarak; Türkiye'de yetişkin
okuryazarlığının gelişimine verdiği katkıyı www.acevdeokuyaz.org isimli
öğrenme portalı ile sürdürmeyi hedefliyor. 1 Kasım 2011 tarihinde test
yayınına başlayan AÇEV'de Oku Yaz, okuma yazmayı hiç bilmeyenler de dahi
olmak üzere, okuryazarlık becerilerini geliştirmek isteyen tüm
yetişkinlerin kullanımına açık.
AÇEV'de Oku Yaz'ın geliştirilmesinde emeği geçen Prof. Dr. Aydın Yücesan Durgunoğlu'na, Evrem Tilki'ye, Fatih Ugantaş'a, Fatma Zengin'e, Hatice Çam'a, Hilal Gençay'a ve Nilgün Ural'a çok teşekkürler...
AÇEV'de Oku Yaz ile ilgili daha fazla bilgi edinmek ve yenilikleri takip etmek için: www.facebook.com/acevdeokuyaz
Perşembe, Eylül 20, 2012
Sincerely, l. cohen
First we take Manhattan, then we take Berlin!
İnsan gibi bir konser de düzenlenebiliyormuş demek ki. Pozitif rezaletinden sonra dün gece takriben 12,000 kişi 10 dakikada konser alanına girip, 10 dakikada boşaltıp, 10 dakika sonra evimize varmıştık.
Kime mi gittik. Leonard Cohen! tek keli me ile muhteşemdi..fazlaca söze gerek yok, 3,5 saati geçen bir performans her baba yiğidin harcı değil hani.
If you want a father for your child
Or only want to walk with me a while
Across the sand
I'm your man
Sevgili bayılır Leonard Cohen'e..2009'da geldiğinde şöyle bir yazı da yazmışım. Günlerdir dün geceyi bekledik durduk, evde tüm albümlerini dinleye dinleye.
Ben doğum yaparken ameliyathane de kendisini dinliyor olmamız bir tesadüfm müdür bilmiyorum ama oğlanın adına büyük katkısı olmuş kahramanlarımızdandır.
And jane came by with a lock of your hair
She said that you gave it to her
That night that you planned to go clear
-- Sincerely, l. cohen
İnsan gibi bir konser de düzenlenebiliyormuş demek ki. Pozitif rezaletinden sonra dün gece takriben 12,000 kişi 10 dakikada konser alanına girip, 10 dakikada boşaltıp, 10 dakika sonra evimize varmıştık.
Kime mi gittik. Leonard Cohen! tek keli me ile muhteşemdi..fazlaca söze gerek yok, 3,5 saati geçen bir performans her baba yiğidin harcı değil hani.
If you want a father for your child
Or only want to walk with me a while
Across the sand
I'm your man
Sevgili bayılır Leonard Cohen'e..2009'da geldiğinde şöyle bir yazı da yazmışım. Günlerdir dün geceyi bekledik durduk, evde tüm albümlerini dinleye dinleye.
Ben doğum yaparken ameliyathane de kendisini dinliyor olmamız bir tesadüfm müdür bilmiyorum ama oğlanın adına büyük katkısı olmuş kahramanlarımızdandır.
And jane came by with a lock of your hair
She said that you gave it to her
That night that you planned to go clear
-- Sincerely, l. cohen
Çarşamba, Eylül 12, 2012
RHCP rezaleti
Aylar öncesinden aldığımız RHCP konser biletlerimizin kullanma zamanı geçen Cumartesi gelmişti. Adadan kalktık, kabataş denizotobüsü ile yarım saatte kabataşa geldik, oradan AKın balık, dostlarla buluşma ve Santral İstanbul. Yaklaşık 1 saat kuyrukta bekledik, daracık kapılardan üst araası yapılmadan ve barkod okutulmadan konser alanına girdik. AThenayı komple kaçırdık elbette. Konser performans olarak şahaneydi. Monarchy of Roses , Dani California, Can’t Stop gibi bilinen şarkılarla hepimiz çoştuk. Scar Tissue da şahaneydi, Under the Bridge, Californication ve By The Way‘i de çaldılar. Malum içki yok, su içmekten içimiz çıktı. Yiyecek hiç birşey yoktu, açlıktan gözümüz döndü.
Yaklaşık 40,000 kişinin olduğu alandan bir konser bitmeden çıkalım diye hamle yaptık, anaaam kapılar kapalı, çıkışı daraçık bir yerden veriyorlar, tam bir rezalet, millet galeyana geldi kapıları yıktıda bizde çıkabildik. Aman çıktıkta ne oldu, allahın unuttuğu bir yerde kalakaldık, ulaşım rezaletti. sanıryoum tam 1,5 saat boyunca yürüdük, Halıcıoğlundan metroya bindikte hayatımız kurtuldu.
Ben artık Pozitif'in düzenlediği berbat organizasyonların hiç birine gitmem, önümüzde bir leonard Cohen konseri birde Sting konseri kaldı, LC e kesin gideriz de, Sting'i hala bilemiyorum.
Bu rezaleti yaşadıkatn sonra barcelonada U2 konseri çıkışımız geldi aklımıza, 100,000 kişi 5 dakikada dağıldı. Motosikletimize atladığımız gibi şehre ulaşmıştıik.
Ben zannediyorum ki tüm bunlar konsere giden insanları yıldırma politikası, alkol yok, varan 1. Neymiş Eyüpteymiş, bana mı sordunuz Eyüpte yaparken. Gidiş geliş tam bir sefalet bu da varan 2. Kısaca diyorlar ki, konsere gelirseniz bizde size gününüzü gösteririz. İyisi mi siz paşa paşa evinizde oturup sizi uyuşturduğumuz dizileri seyredin de 4+4+4, hergün şehit, felaketler zincirleri haberlerini kolayca hazmedin, birde sizle uğraşmayalım diyorlar yekten.
Yaklaşık 40,000 kişinin olduğu alandan bir konser bitmeden çıkalım diye hamle yaptık, anaaam kapılar kapalı, çıkışı daraçık bir yerden veriyorlar, tam bir rezalet, millet galeyana geldi kapıları yıktıda bizde çıkabildik. Aman çıktıkta ne oldu, allahın unuttuğu bir yerde kalakaldık, ulaşım rezaletti. sanıryoum tam 1,5 saat boyunca yürüdük, Halıcıoğlundan metroya bindikte hayatımız kurtuldu.
Ben artık Pozitif'in düzenlediği berbat organizasyonların hiç birine gitmem, önümüzde bir leonard Cohen konseri birde Sting konseri kaldı, LC e kesin gideriz de, Sting'i hala bilemiyorum.
Bu rezaleti yaşadıkatn sonra barcelonada U2 konseri çıkışımız geldi aklımıza, 100,000 kişi 5 dakikada dağıldı. Motosikletimize atladığımız gibi şehre ulaşmıştıik.
Ben zannediyorum ki tüm bunlar konsere giden insanları yıldırma politikası, alkol yok, varan 1. Neymiş Eyüpteymiş, bana mı sordunuz Eyüpte yaparken. Gidiş geliş tam bir sefalet bu da varan 2. Kısaca diyorlar ki, konsere gelirseniz bizde size gününüzü gösteririz. İyisi mi siz paşa paşa evinizde oturup sizi uyuşturduğumuz dizileri seyredin de 4+4+4, hergün şehit, felaketler zincirleri haberlerini kolayca hazmedin, birde sizle uğraşmayalım diyorlar yekten.
Kaydol:
Kayıtlar (Atom)