Pazartesi, Temmuz 30, 2012

Sabreden derviş!

Ada günleri pek eğlenceli geçiyor. Oğlanın botu var mesela, babasından sıra kalırsa bu iyi gibime  geliyor benim.Bu sayede sabrı öğreniyor, sabırla beklerse sonucunda ödülü olduğunu öğreniyor. Kötüyüm değil mi?

 Bazen biz evdeyken öğle uykusundan uyanıyor ve Büyükadaya gidelim diyor, Vapura binmeyi ve yeni yerler görmeyi seviyor, elbette hiç üşenmiyoruz hemen toparanıp yola cıkıyoruz. Vapurun güvertesinden asla içeri girmiyor.
 Gittiğimiz her yerde hiç arıza çıkarmadan oturuyor, veya kendi kendine oyun oynuyor, aşağıdaki fotoğrafta vapurları izlerken.
Yetiştirdiğimiz evlattan, uyumundan, eğlenceli olmasından pek memnunuz. İyi ki doğurmuşuz dediğimiz günler geçiriyoruz anlayacağınız.

Perşembe, Temmuz 19, 2012

Bir röportaj!

B&Wo dergisi ile bir röportaj yapmıştık, haziran ayı sayıları için, ben koşuşturmaktan bunu başarı ile atlamışım.

Bu tür keyifli işleri pek seviyorum.

Bizim ofisin burda malum Mimar Sinan Camii yapılıyor, yarın başbakan gelecekmiş diye bugünden telefon hatları bir çalışır bir çalışmaz durumda. Üst düzey güvenlik önlemleri adı altında sıradan vatandaş olarak çileli günlerimizin başlayacağı haberi bu aslında. Otopark zaten ciddi sorundu, artık arabaları paket yapıp cebimize koyarız sanırım. Hele de cuma günleri..

Yarın başbakan geldiğinde maalesef ofiste olamayacağım, malum yaz boyu cumaları adada yan gelip keyif ediyorum.

Pazartesi, Temmuz 09, 2012

Bir ihtiyarın Festival Günlüğü

Cuma günü Ayşe'nin de yer aldığı Tuborg Gold Fest'e gittik biz.Sabah erken denizotobüsüyle Kabataş, oradan Park Orman, bir heyecan mutluluk, saat tam 12 idi tüm aile buluştuk orada.

Ayşe sahneye çıktı, bir harika performanstı ki sormayın gitsin. Benim en eğlendiğim ve keyif aldığım performans o oldu açıkcası. Baba aşağıdaki fotoğrafta iş başında!

Zira 20 yıl aradan sonra tüm parçaları ezbere bildiğim, çoşkuyla böğürüp söyleyebildiğim tek sanatçı idi kendisi. Eğlence zirve yaptı anlayacağınız.

Sahne kostümleri şahaneydi. Onur'un tshirtünde "AMK" yazarken, Ayşe'ninki de "Beyin Bedava", Össan'ınkinde " Geri Demokrasi", Fırat'ınkinde "Bedava Süt", Can'da "Tinerci" falan. Çocuklar yaptıkları müziğe uygun olarak protesttiler de aynı zamanda.

Genç beyinlerin düşünmesi, sorgulaması, en önemlisi de içinde bulunduğumuz durumu hala protesto edebilmesi benim için çok kıymetli. O yüzden de aileden sonsuz destek alıyorlar.

Misal biricik sevgilim, Ayşe'nin babası ve Ayşe!



Ailenin bir diğer üyesi Tikveş.

Efenim festivaelin bir diğer bombası da Guns'n Roses idi, ve fakat sevgili ve ben o kadar yorulduk ki, saat 6 gibi, aman ne gülü ve silahı dedik, biz günün en şahanesini izledik ve Ayşe'yi GNR'a tercih edip mekandan ayrıldık. Ve böylece ben festival defterini kapamış bulunmaktayım, daha da gitmem, ancak single performanslara giderim ki onlara da biletlerimiz hazır. Red Hot Chilli Peppers ve Leonard Cohen. Eh eylüle kadar da dinleniriz heralde.

Çarşamba, Temmuz 04, 2012

Ada günleri

Oooo uzundur yazmıyormuşum. Neler oluyor neler. Biz adaya geçtik artık, oğlan dünyanın en mutlu insanı, adada gerek çıplak ayak dolaşması gerekse güneşten iyice sararmış saçları ile gününü gün etmekle meşgül.

Bayağı insan oldu konuşuyor, en çok şaşırdğım kelimeleri ise, elbette, tabi ki, acaba,sadece ve galiba. O minicik yaşına rağmen yerli yerinde kullanabiliyor bu kelimeleri.

2 yaşını geçmiş olmasına rağmen terrible 2 ile henüz tanışmadık ve tanışacağımızı da ummuyorum. Hamileliğimin, ilk anneliğimin, süt meselelerinin iyi geçtiği gibi bunun da kazasız belasız atlatılacağı yönünde inancım sonsuz.

Çocuk yetiştirmede benim tek inandığım şey, evdeki huzurun bebeğe/ cocuğa geçiyor olması. Bizim evde hiç buhranlar yaşanmaz, her şeye cok hızlı bir şekilde çözüm bulunur biricik sevgilim sayesinde, sesini birkez bile yükselttiğini duymadım mesela, acil durumlarda son derece soğukkanlıdır. ben oğllanla uğraşırken umarsızca bir köşede oturduğunu veya ben gece bir sıkıntısı sebebiyle oğlanla uğraşıyorsam uyuduğunu görmemişimdir hiç. Ve sanıryorum onun o sabrı ve hayattan aldiği keyif oğlana da geçti, güzel uyuyan, güzel uyanan, iyi yiyen, çiş kaka sıkıntılarına 18 ayda son vermiş ,sorunsuz sıkıntısız bir çocuk oldu.


Şimdilerde ada sokaklarında itlik yapmakla meşgül, marketten elma zeytin çalıp gününü gün ediyor ve elbette hep çıplak ayak!

Bugaboo

Noniciğime fıstık gibi bir Nil bebek gelecek ya, Moskova'dan geldiğinde aradı, Bugaboo istiyoruz ne dersin diye, aman efendim bu soru bana sorulur mu diye, övdüm anlattım, zaten Bugaboo'ya vurulmuş olan Noniciğime ve yakışıklı Prensine hemen Leomio'dan bir Bugaboo gönderiverdik. Keyifli günlerde kullansın Nil Bebek. Nil Bebek'in arabası aşağıdaki gibi oldu.

Bugaboo benim çok beğendiğim bir araçtır. Gerek tasarımı gerek kullanımı muhteşemdir. Çeşitli renklerde kullanabileceğiniz araç aynı zamanda da (RED) üyesidir, yani Bugaboo gelirinin belirli bir kısmını Afrika'daki bebeklerin HIV'den arınması için süregelen bir kampanyanın ortağı, sadece kendi bebeğinize iyilik yapmış olmuyorsunuz, dünyadaki yardıma muhtaç bebeklere de yardım eli uzatmış oluyorsunuz yapmış olduğunuz bu basit gibi görünen alışverişle.

Gelelim Kullanım kolaylıklarına. Yüksek süspansiyonu ve ön tekerlek ayarları sayesinde bebeğiniz araç içinde hiç sarsılmaz, özellikle yeni doğanlarda çok memnunşyet verici bir özelliktir ki ben ilk 6 ay adaevinde yatak olarak kullandım kendilerini. Ön tekerleklerin çıkarılması ile iki tekerlekli bir araca dönüşür ve adanın tepelerinde ve dik yamaçlarında çekerek kullanılabilir ki bu bizim için çok önemlidir. Temsili fotoğrafta yanda efem.

Bugaboo Cameleon'un sıkıntı gibi görünen tek özelliği bagajda yer kaplamasıdır, ancak doğru katlandığında da yerden tasarruf edebilirsiniz.

Biz Bugaboo almaya karar verdiğimizde en çok aldığım tepki de "tabi dünya paraya al bu arabayı da sonra bastona gecersin" oldu, oğlan 27 aylık bir iki deneme yaptım bastonla, aman bu ne biçim gitmez bir araba deyip, denediğim mağazadan hızla uzaklaştım, sürüşünden, rahatlığından o kadar memnunuz ki katiyen baston almayı düşünmüyoruz. Belirtmeden geçemeyeceğim şey ise kendisine ödenmiş parayı kuruşuna kadar hakettiğidir.

Bugaboo'lu günler dilerim!