Canım çocuğum ala ala dişlerle alakalı genlerimi almış, ne gözlerimi, ne iyi huyumu, ne gülüşümü (evet beğeniyormuşum kendimi), diş genlerimi almış. Dişlerde çürük gördüğüm anda diş hekiminde aldık soluğu, 4 çürüğü var, ama ben yapamam bir spesiyaliste yönlendireceğim sizi dedi.
Kanada'da işinin erbabı yok gibi birşey, her konunun uzmanı var. Araba alırken bile konunun uzmanı adamlar içinizi çekebilir anlayacağınız.
Neyse bizim konunun uzmanına gittiğimizde ortaya çıktı ki bizim şeker canavarının 7 yazı ile yedi, çürüğü varmış, ağzında zaten 18 dişi mi ne var bunların. peh genime tüküreyim diye başladığımız tedavi, bugünkü hamle ile beynimize kazındı. Bizim oğlanın bir dişine paslanmaz çelikten bir koruma takıldı, kaplama gibi ama değil, daha basit. Elbette doktordayken tam olarak anlamadık eve gelince eyvahlar olsun dedik. Ben dövünüyorum" ne biçim anayım, bakmadım mı?" diye. Birde edepsizlik edip biricik sevgilime yüklenmeler falan.
Internete bakınca öyle ahım şahım olmamakla beraber çok yaygın olmayan bir uygulama olduğunu öğrendim, yetmedi elbet, memlekette üstlerine tanımadığım biricik hekimlerimiz Katipoğlu çiftine danıştım, Türkiyede pek yaygın olmayan, ama süt dişlerinde büyük kayıplarda dişi korumaya almak için uygulanan bir tedavi olduğu haberi içime azıcık su serpti. Ama gazımı tam alamamıştı, zavallı sevgili doktordan tekrar randevu aldı akşamın son hastası olarak tam teşrif edecektik ki oğkan uyudu. Sevgiliye "sen git dinle bakalım, ben adamı bir kaşık suda boğabilirim zira" dedim.
Efendim, gerçekten de süt dişlerinde büyük ölçüde kayıp varsa, dişi korumak için kullanılan bir uygulamaymış, bizimkinin bu dişine dolgu yapsa ayda bir düşermiş, ha bu kaplamanın beyazı da varmış ama bunun kadar iyi sonuçlar vermiyormuş miş muş miş muş.
İkna olduk, şu an bizim ki star wars dişim var diye geziyor, çok büyük gülerse görünüyor, çocuğuma gülme demeyeceğimiz için görünüyor kısaca.
Bu konuda daha bilgiye açım derseniz linki
şurada, ben aç değilim gayri, içim şişti tüm gün.
Bu vesile ile Leo the şeker canavarı şeker, şeker ihyiva eden herşey, çukulata ve türevleri ile vedalaştı, sabah akşam dişler fırcalanıyor, o da yetmiyor floss ile temizlenip gargara yapılıyor.
Bu arada çocuğuma ay yesin nolur annesi diye şeker ve çukulata veren herkesin ağzına ağzına şöyle döküm tavayla vurasım var. Eşek sudan gelesiye.
Bal gözlerinden içtiğim isimli çalışmamdan bir kare ( sahi ofis halleri yapıcaktım ben, ah analık!)
PS- Bugünkü dilim için hepinizden özür dilerim ama berbat bir gündü. İlk uçağa atlayıp kendimizi emin ellere teslim etme isteğinin tavan yaptığı bir gündü. Affola!