Şu anda sabah olup uyanınca akşama dek zamanın nasıl geçtiğini anlayamıyorum. Sabah kahvaltısı ile başlayan tırışkadan maratonum, oğlanı okula bırakma, (şanslı isem) sevgiliyle veya bir dostla belki bir kahve içme, oğlanı alma, öğlen yemeği, yüzmeye gitme, hava güzelse biraz bisiklete binme, akşam yemeği, banyo derken hoop gün bitmiş. Böyle renksiz sıkıcı bir hal, ama içten içe bir hoşuma gidiyo bu umarsız halim, hani biri arayacakta şahane bir iş var diyecek, mecbur geri çevireceğim bu sefa şeyliğinden diye aklım çıkıyor, o derece.
Hah, bu hızlı geçen zamanla başa çıkma çalışmalarım uzundu devam ediyor, ama yok değişen birşey yok, uyanıyorum, bakıyorum hop akşam olmuş, utanıyorum demeye ama bazen akşamları oğlanla uyuyakalıyorum, sanki tüm gün dünyayı taşımışım da öyle tatlı bir yorgunluk.
Bilen varsa bu hızlı geçen zamanla baş etmenin yollarını beri gelsin lütfen.
Sevgilimin "Lake Erie- 13. cuma" isimli çalışmasından.
4 yorum:
Yaaaa, siz Kanada'ya mı taşındınıııııııııız?
Bir dönem bende evdeydim zaman yetmedi işler bitmedi.Sonra işe başladım çocuk-okulu-dersleri derken öyle ya da böyle gene zaman yetmiyor.:/
eğer mecburiyetlerin yoksa niye baş etmeye çalışıyorsun ki? koy ver gitsin işte :)
:) Tanya, harika görünüyorsun.. Manikürmüş, makyajmış, kokoşlukmuş, peeehh!
Zamanın yavaş aktığı bir yerler bulmak lazım, kaldıysa öyle bir yer. Benim için de jet hızında her şey. Başlayan gün bitiveriyor. Arada durup yavaş yavaş nefes alıyorum ama değişmiyor. Ersin Hocama sorsak, var mıdır acaba bildiği bir yöntem :)
Yorum Gönder