Cuma, Mayıs 31, 2013

Dayan!

Dehşet içinde izliyoruz burada olup biteni, nefes almayı isteyen birçok farklı ideolojik görüşten insan bir araya gelmiş, ağacı, yeşili korumak için bedenlerini siper etmiş, kitap okumaları yapıp şarkılar söylüyor, ya sen ne yapıyorsun? Halkın olduğun söylediğin bu insanlara zarar veriyorsun, gözünü bile kırpmadan, olmaz olsun böyle din iman, olmaz olsun böyle iktidar.

Bu kadar uzaktan bile canımızı yakıyorsun ya, bu nasıl bir iktidar hırsı, nasıl bir herşeyi ben bilirimicilik!

Bedenlerimiz olamasa bile kalbimiz, ruhumuz Taksim gezi de bu aralar. Dayan Türkiyem!


Pazar, Mayıs 12, 2013

Yeni okul hayatı

Kanada'ya bizi getiren şey Leo'nun okul hayatına dair duyduğumuz endişe idi. kendimizle ilgili endişeler ikinci planda idi hep, dolayısı ile ilk işimiz evi barkı hallettikten sonra onun okul işini halletmek oldu.

Eve en yakın olmayan ama içimize pek sinen bir okul öncesi okul bulduk, İstanbul'da başladığı gibi frankofon bir okul, haftanın 3 günü ve yarım gün gitmesi en uygunu olur diye düşündük, malum kıta değiştirdi, bize çok alıştı, birden ondan kurtulmak istiyormuşuz gibi bir hava yaratmayalım dedik ve 3 günde karar kıldık.

İlk okul başlama hikayeizde benim jaws gibi okul koridorlarında gezdiğim düşünülürse bizi yine zor bir deneyim bekliyor diye pek gergindik. Okula ilk görüşmeye gittiğimiz gün piknik yapıyorlardı bizikisi hemen katıştı, ertesi gün beş dakika durduk sevgili ile, sonra gittik, gittik derken bahcedeyiz, ikinci gün anneler gün kutlaması sebebi ile bende sınıfa girdim yarım saat kadar sonra gittim yine bahceye, küçük bir yürüyüş bile yaptık.

Biliyorum henüz çok erken "evet alıştı, herşey harika!" demek için ama galiba iyi gidiyoruz.

Şu anneler gününde yazdığım yazıya bak!

Kutlu ve mutlu olsun elbette.



Aldığım en şahane anneler günü hediyesi..üstelik bir günde!

Seni seviyorum Anne!

O güzel ellerdeki hafif parfüm kokusu ile karışmış bulaşık deterjanı kokusu hala bugün gibi burnumda. 7 yaşındaydım, ilkokul birdeydim. 4 teneffüsün 4'ünde de okuldan kaçar evin yolunu tutardım, hafızamdaki tek şey bugün de burnumda tüten o nefis koku. Tek derdim anneme varmak, anneme ulaşmak, kızsa da , konuşmasa da, okula geri de götürse tek amacım ona varmak.

Bu anneler gününde teneffüsüm yok, kaçamıyorum gidemiyorum ama kalbimin en güzel yerinde, bahcede kahvelerimizi içerken sevgili ile sohbetlerimizin en güzel anlarında, Leo ile gülüşürken en eğlenceli kısımlarda, aklımın en kıymetli köşesinde hep "O" var.

Seni çok seviyorum tatlı Annem! Buradaki bahçemizde de keyif edeceğimiz günleri iple çekiyoruz.

Hepimizin her günü anneler günü olsun, kutlu olsun mutlu olsun.

PS: Bu yazı babamı özlemediğim burnumda tütmediği anlamına gelmiyor elbette, ikisini de çok seviyorum ve çok özlüyorum, ama güne özel bir durum yazayım istedim.

Pazartesi, Mayıs 06, 2013

Ne koliymiş yahu!

Ne çok olmuş, ne zaman geçmiş, yazacaklarım birikti sanıyorsanız yanılıyorsunuz, biriken sadece açılacak koliler, depoya cıkacak eşyalar.

Burdaki en büyük heyecanımız apartmanda yaşanan Junk Day'di mesela. O kadar renkli bir hayatımız var. Büyük atılacak eşyalarını herkes attı. Bizde bu vesileyle taaa Türkiyelerden getirdiğimiz Bono'nun yıllarca üzerine işemekten vazgeçmediği çiş kokulu koltuğumuzu attık mesela, neden hala geldiğini anlayamadığım.

Şimdi yard sale var, en büyük heyecanlı bekleyişim bu, getirmiş olduğum 647285 adet ayakkabı satayım diyorum, en azından bir kısmını. Evde dönecek yer kalmadı.

Şaka bir tarafa, yerleşiyoruz evimize, insanın hayatını taşıması değil de kolileri açması, tek tek bakıp "aman allahım bu ne?", " bunu neden almışım?" nidaları arasında yerleşmesi zormuş. Tam bitti derken bir koli daha çıkması en gıcık olduğum mevzu bu aralar. Hele de o kolinin içinden dünyanın en saçma şeyleri çıkarsa değmeyin bana.

Evden kolilerin arasında çektiğim ve sevdiğim bir kaç kare..