Cuma, Ekim 30, 2009

Doğumgünü



Dün gece yukarıdaki görüntüler aslında benim bloğun bugünkü 4 yaşına basması şerefine erken tasarlanmış bir kutlamaydı...hahahyt...şaka bir tarafa bir blog yazmaya başladığımda eş dostla haberleşelim diye başladım...sonradan diğerlerini okumaya...daha sonradan çok keyif almaya..geçen zamanla dostlar edindik..sevgili ile birlikte...şimdi bayılarak buluştuğumuz dostlarımız var..ne derdim olsa arayabildiğim..hiç çekinmeden...Ankara'da zır zır aradığım dostlarım...evlerine çekinmeden girdiğim...sokaklarda şen kahkahalar attığım...hiç tanımadığım ama sanki tanıyormuş gibi yakın hissettiğim..sokakta görünce hiç erinmeden sarıldığım...tüm içtenliğimle...sıkıntılarımı paylaştığım..üzüntü ve mutluluklarını pervasızca paylaştığım dostlarım var...hani japonya'ya gitsem başım derde girse arayabileceğim dostlarım var..afrikaya gitsem de....bazen fikirlerimiz uyuşmasa da karşılıklı fikirlerimizi tartıştığımız dostlarım var..

Bir insan daha ne ister ki...ve son olarakta iyi ki varsın be blog...

PS- Dün gece köprüdeki gösteri muhteşemdi... tekrar etmeden gecemeyeceğim..Ne mutlu Türküm diyene!

Çarşamba, Ekim 28, 2009

29 Ekim Cumhuriyet Bayramı

Yarın 29 Ekim Cumhuriyet Bayramı..son yıllarda anlamı kaybettirilmeye çalışılan benim en sevdiğim bayram...Sevgili Atamızdan bizlere armağan...emanet...hepimizin dört elle sarılması gereken..özgürlük ve bağımsızlık yolunda ilerlememizi sağlayan en şahane zamanların başlangıcı bayram..bugün belki hepimiz biraz karamsarız ülkenin gittiği yer hakkında...ama unutmayalım ki bundan 86 yıl önce birileri bu olacakları görmüş ve önlem almıştır..bizim tek yapmamız gereken önlemleri devam ettirmektir..kör olmamak...verilen fırsatı çok iyi anlamaktır..

Hepimizin Cumhuriyet Bayramı kutlu olsun...

Günün anlam ve önemine uygun olarakta sabah bana gelen Semih Poroy'un bir karikatürü sizlerle paylaşmak istiyorum...

Pazartesi, Ekim 26, 2009

İstanbul'da Haftasonu...özlemişim...

8000 kişinin ölümünden sorumlu Sırp Lider Karadziç yargılanıyor...30,000 kişinin ölümünden sorumlu terörist başına ise utanmasak Çankaya'yı vereceğiz..gel otur..zaten biz beceremiyoruz yönetmeyi gel sen yönet diyeceğiz..

Şimdi çıkmış herkes geçen hafta olanların kabul edilemez olduğunu söylüyor...ee olurken aklınız nerdeydi diye ben soruyorum..yalnız mıyım acaba?..hepimiz balık hafıza mı olduk?



Cumartesi gecesi çok keyifli bir gece geçirdik..Uzundur ihmal ettiğimiz Metin Zakoglu'nun evde tiyatrosuna gittik..."Bunlar çıldırmış olmalı" isimli yeni bir oyun sergilemeye başlamışlar..henüz gitmediyseniz mutlaka gidin..biletler surada...



Yukarıdaki fotoğrafı da sevgili çekmişti..birçok diğer fotoğraf ile birlikte...

Haftasonları İstanbul'da olmayı özlemişim çok...pazar sabahı erkenden kalktım..evde şahane bir kahvaltı hazırlamak üzereydim ki...sevgili uyandı..haydi dedik..House Cafeye gidelim...ikimizin de gözleri parıldadı..giyinip evden çıkmamız sadece 5 dakika sürmüştü...ordan caddede kısa bir yürüyüş..alışveriş..aktar ziyareti...göbek çatlamasını önlemek için aktarın yaptığı enfes karışımı koklaya koklaya eve geliş...Bu göbek çatlaması hadisesi için söylenen ve kullanılan dünya malzeme var..bende ekibe uydum aldım..bir tane pahalı kozmetik marka..badem yağı..ıdı bıdı..ama aktarın yapıp verdiği yağ en şahanesi..göbeğim hala nemli...hamilelikle de ilgili budur durumum...

Cuma, Ekim 23, 2009

Önyargılarımdan arındım biraz daha.

Ankara'daydık ya sevgili ile...griydi ya..şatafatsızdı ya...önyargılıydım ya ben...güneşli bir günde biraz karmaşayla da olsa...girdik biz Ankara'ya Sincan üzerinden...sonradan şen kahkahalar atarak bu girişe...ışıl ışıl bir günde ışıl pırıl bir insanla kendimizi yemek yerken buluverdik..üzerine çayla..şövalye mağarasıyla..içten kahkahalarla uzayıp giden bir sohbetin ortasında kalakalmıştık..sanki yıllardır birbirimizi tanıyormuşuzda biz gurbetteymişiz de ansızın buluşuverişiz gibi..bitmedi lafımız sözümüz..maşuk kaplumbağayı yuvadan almaya..aktris evde yalnız vakit geçirmeye bile razı oldu...Uzundur duyduğum...derdimi paylaşan bir sesin sonunda bir yüzü oldu...bayıldık biz..bende sevgilide...eee bekliyoruz o zaman Sardunya...

Ankara bize küçük geldi Istanbul'dan sonra...hemen Kiki'yi aradık...dünyanın en güzel oğlu Ege'nin annesi Kiki ve dünyalar tatlısı sevgilisi..hiç çekinmeden bizi evlerinde ağarladılar...yine şen kahkahalar..Egenin enfes gülücükleri...seneye Alaçatı veya Ada'da buluşma sözleriyle...

Ankara'nın griliği biraz biraz kaybolmaya başladı mı ne?...





Ata'mızı andık..ebedi istirahat yerinde...söz verdik..izindeyiz..bırakmayacağız peşini diye...





Sevgilinin Paşa dedesine gittik...Binlerce teşekkür ettik...hatrını sorduk...ruhuna fatiha okuduk..bir tane de annem için...özel istek yapmıştı...



Zeyacığım..yukarıdaki fotoğrafda senin için...

Anlayacağınız Ankara ile ilgili önyargılarımı bir köşeye bırakmaya başladım...seviyorum biraz bile diyebilirim...ama güneşli bir havada olması ve dostlarla vakit geçirme şartı ile...

Salı, Ekim 20, 2009

Ankara Ankara

Yarın gidiyoruz...Ankara'ya..sevmem ben aslında Ankara'yı..ancak işim olursa giderim..gri gelir bana..şatafatsız gelir...hele de son zamanlarda oradan çıkan kararlar hepten uzaklaştırmıştır beni Ankara'dan..ama iş bu..mecburen gidilecek...ee bizde ne yaptık..Ankara'yı sevmeye sebep olacak dostlarımız var..hepsini görmeyi o kadar çok istiyorum ki..seyahati uzattık..sabah ucağı ile gidip akşam ucağı ile dönebilecekken yarın gidip perşembe döneceğiz..

Anıtkabir'e gideceğiz..en önemli ziyaretimiz bu...özellikle şu sıralara kendini yalnız ve terkedilmiş hissediyordur muhtemelen Atam..belki ona bir sıcaklık götürebiliriz.

Sevgilinin Paşa dedesi var..ona gideceğiz...o da kendini terkedilmiş hissediyordur muhtemelen..tüm olanlardan sonra..vatan toprağı için kanını akıtmaktan zerrece çekinmemiş bir Paşa olarak...yeni gelen barış güvercinlerini görüp görüp..yapayalnız bakıyordur yukardan...

Sonra..emret komutanım var...canım sardunyam...Egenin annesi var..Kikiciğim...

Çok eskilerden dostlarımız var görülecek..keyifli birer kahkahanın yanına birer kahve koyulacak..belki en kacamağından bir kadeh şarap koyulacak...

Varda var anlayacağınız..sevmem ben Ankara'yı ama içindeki dostları çok severim...

Eee bu kadar gitmişken umarım gittiğim toplantı da en süperinden gecer ama değil mi?

Pazartesi, Ekim 19, 2009

Cem Uzan



Tam da oyumu verecektim kendilerine..kaçtı mı şimdi de...tüh yahu..



Ofis halleri isimli çalışmamdan yaza özlem...

Perşembe, Ekim 15, 2009

Büyüdük belki de biraz daha...

Biz bir karar vermiştik evlenirken..birde bebek yapacaktık...geçen sene bizi sevindiren haber daha sonra büyük bir hüzne dönüştü...bir süre konuşmadık...üzülmedik..yok saydık..şimdi aileye bir üçüncü kişinin gelmek istediği haberi var hayatımızda..ama bunu çok konuşmuyoruz...yine yok sayıyoruz...doğanın olağan gidişi gibi algılıyoruz...mutluyuz sadece..bu sefer belki daha az ışıltılı..daha az şatafatlıyız...büyüdük belki de biraz daha...



Ofis halleri isimli çalışmamdan neşeli bir hal bugünkü...

Pazartesi, Ekim 12, 2009

Ayakkabı deliliği...tedaviye ihtiyacım var mı?

Ayakkabılarla ilgili her kadının olduğu kadar küçük bir sorunum var benim..gördüğüm her ayakkabıyı..beğenirsem elbette almam gerekiyor..hal böyle olunca da ayakkabılarımı arşivlemem gerekiyor...tüm ayakkabılarım kutularda ve üzerlerinde resimleri yapıştırılmış olarak duruyorlar...dün gece yeni alıp etiketlemediğim bir seri ayakkabının daha fotoğraflarını çektim...içlerinde gerçekten bayılarak giydiklerimi de tarihe not düşmek adına suraya da koyayım istedim...


Ece'nin imza günü dönüşü yemeğe giderken arada derede görüp aldığım botlar...


Diş hekimi dönüşü kendime diş ağrısı hediye aldığım botlar..


Jlo indirimden aman ne ucuz..hayatta kaçmaz diye aldığım botlar...


Senden başkası giymez bunları diyerekk canım ablamın bana aldığı botlar...


Hiç bıkmıyorum almaktan...acaba diyorum tedaviye ihtiyacım var mı gerçekten..yoksa her kadının durumu bu mudur?..bilmiyorum..daha fotoğraflayıp arşivlemem gereken tonla ayakkabı var..kendi kendime de dünyada cocuklar ölürken yapılacak şey mi diye söyleniyorum...hemen ardından da tek handicapım bu diyorum...aslında deliriyorum değil mi hahayt?

PS-Giymediğim yepisyeni ayakkabılarımı da güzlece ambalajlayıp allayıp pullayıp giyilmek üzere devrediyorum..çok sevinenlere...

Salı, Ekim 06, 2009

Bruce Willis

Gençliğimizde istisnasız hepimizin ağzının suyu akardı...ben bayılırdım...Mavi Ay olduğu geceler yazlıkta burnumu çıkarmazdım evden...sonra 1986 idi galiba albüm cıkardı.."The return of Bruno"..o kaset bozulana kadar..döndüre döndüre dinlemiştim...sonunda da bozulmuştu tabi...


Sabah bir konser kaydı buldum..ahanda şurada.....ne kadarda gençmiş..olacak elbet..bende daha kaç yaşındaydım..birde şimdiye bak peh..hey gidi yıllar diyeceğim gelir miydi aklıma...


Akşama derhal Suretlerin dvdsini bulmam ve izlemem gerek bu durumda...




Fotoğraf Mavi Av zamanlarından...

Pazartesi, Ekim 05, 2009

Herşeyi kendim yapmak istiyorum..

Denizkızı yazmış..ekmeğimi yapıyorum diye..bir süredir de tarif al ver..en kolayı bu diye konuşuyoruz denizkızı ile...bende uzundur ekmeğimi kendim yapıyorum evde...sokaklardan almıyorum ekmeğimizi..ellenmiş ekmek..böcekli veya fareli ekmek yemiyoruz..yedirmiyoruz..ve ekmek yapmak dünyanın en kolay işiymiş diyoruz..ve fakat...bir beslenme uzmanı şart oluyor elbette bu işin devamında hahahyt...

Şimdi de evde yoğurt yapasım vardı...kefiri mayaladığıma ve hatta ürettiğime göre...yoğurtta yapabilirdim....ama hile ile elbette..bir yoğurt makinesi sipariş etmiştim..Ececiğimin beni haberdar ettiği Markafoni süpersonik sitesinden de gercekten çok ucuza aldım üstelik... Bu akşam evde yoğurt yapacağım...artık sokaktan yoğurt almak istemiyorum...

Evde yapılacak başka şeyler var mıdır acaba?...peynir deneyeceğim...o iş aklımda...balkonda nane..maynadoz..fesleğen yetiştiriyorum..ah birde şarap yapmayı denemek istiyoruz ama o uzun bir süreç..daha eğitim safhasındayız hehehe.


Bu aralar iş hayatım beni karlı bir yerlere götürebilir birde..hazırlanıyorum..her ihtimali göze alarak...karlı bir yerler için aldığım kar botları bugünkü gülümseme sebebim...