Cuma, Ağustos 24, 2007
Çarşamba, Ağustos 22, 2007
Canım çok yanıyor.
14 yıldır her sabah kuyruğunu sallayıp beni yalayarak uyandıran..yastığıma kafasını koyan..yorganımın altına giren..eve her gelişimde..birşey unutup 2 dakika sonra geri gelsem bile...bıkmadan üstüme başıma zıplayan..ağzında oyuncağıyla sıkılmadan benle oynamak isteyen...salyalarını en güzel elbiselerime umursamadan bırakan...pırtlayan..kendi pırtından korkan....en zor günümde gözyaşlarımı yalayan...en sadık dostum..biricik oğlum..Canım BONOm...ben hiç istemesem de artık gitmek istiyor..bugün 6.günümüz...yerimizden hiç kalkmadığımız...ama hala her gördüğünde kuyruğunu sallıyor..halsiz kafasını kaldırıyor ve elini veriyor..yeter ki biraz daha seveyim onu diye...
Canım çok acıyor...elim kolum bağlı...hiç birşey yapamıyorum...hayatımda hiç bu kadar aciz hissetmemiştim...hiç ama..sadece dua ediyorum ve beklediğimiz ilaçların geleceği zamana kadar bizimle kal diyebiliyorum...Biraz daha dayan Bono..biraz daha...
Canım çok acıyor...elim kolum bağlı...hiç birşey yapamıyorum...hayatımda hiç bu kadar aciz hissetmemiştim...hiç ama..sadece dua ediyorum ve beklediğimiz ilaçların geleceği zamana kadar bizimle kal diyebiliyorum...Biraz daha dayan Bono..biraz daha...
Perşembe, Ağustos 16, 2007
İçim acıyor....
Cok yazıldı konuşuldu dünden beri ama Bekir Çoşkun'un yazısını okudum bugün içim acıdı..ağladım...anlatırken yazıyı gözlerim dolu dolu oldu..anlatmaktan kaçındım...konuşmaktan da...Yazı bugünkü gazetede var..almadığımızdan internetten Bekir Coşkun'a bakıp kaçtım gazeteden bir çırpıda...yazı aşağıda
Kürek mahkûmları...
BU yazıyı zor şartlar altında yazıyorum. Telefonlar durmadan çalıyor, televizyonlar kapıda, haberciler durmadan bizden söz ediyorlar, benim ise söyleyecek çok sözüm yok.Sözümü sadece size söyleyebilirim.
Olan şu:Biz bir kayıktaydık.
Kürek arkadaşımı dalgalar aldı.Bizim ulaşmak istediğimiz bir yer vardı.
Söylene söylene, sızlana sızlana, adeta kendimizi kürek mahkûmu sayarak kürek çekiyorduk o yere doğru...
Orası; sadece bizim aydınlık ülkemizdi.Çağdaş okulların bahçesinde, çocukların sevgi-barış-özgürlük şarkıları söyledikleri, karanlık merdiven altlarında tarikat kurslarının yer almadığı bir yer...İtilmiş, yasaklı, suçlu, sakıncalı, haram, günahkár, aşağılanan, hiç sayılan kadınların olmadığı yurt...Babaların evlerine güler yüzle ve alın teri sıcak ekmeklerle döndükleri...Soygunun, hırsızlığın, talanın olmadığı bir yer.İran’a, Suudi Arabistan’a benzemesini asla istemediğimiz... Şeriatçıların, tarikatların, laik cumhuriyet düşmanlarının karanlığa sürüklemelerini asla kabul edemeyeceğimiz mübarek-kutsal vatan...
Mustafa Kemal’in memleketi....
Bizim ülkemiz...
*Ulaşmak istediğimiz yer burasıydı.Emin Çölaşan artık yok.
Ne yapmalıyım?..
Bırakmalı mıyım kürekleri?...
Ben şimdiye kadar her şeyimi okurlarımla paylaştım. Evimizi, evimizdeki canlıları, kemanımı, şarkılarımı, sevdalarımı, sancılarımı...Bilmezsiniz; yazılarımı onlarla birlikte yazarım ben.
Şimdi soruyorum:Ne yapmalıyım.Asılsam mı küreklere?..Avuçlarım kanasa da, hırsımdan ağlasam da, o yere doğru tek başıma kalsam dahi çekmeli miyim kürekleri?Yoksa, vaz mı geçsem kürek çekmekten?Söyleyin dostlarım...Ne yapmalıyım, ne?..
Kürek mahkûmları...
BU yazıyı zor şartlar altında yazıyorum. Telefonlar durmadan çalıyor, televizyonlar kapıda, haberciler durmadan bizden söz ediyorlar, benim ise söyleyecek çok sözüm yok.Sözümü sadece size söyleyebilirim.
Olan şu:Biz bir kayıktaydık.
Kürek arkadaşımı dalgalar aldı.Bizim ulaşmak istediğimiz bir yer vardı.
Söylene söylene, sızlana sızlana, adeta kendimizi kürek mahkûmu sayarak kürek çekiyorduk o yere doğru...
Orası; sadece bizim aydınlık ülkemizdi.Çağdaş okulların bahçesinde, çocukların sevgi-barış-özgürlük şarkıları söyledikleri, karanlık merdiven altlarında tarikat kurslarının yer almadığı bir yer...İtilmiş, yasaklı, suçlu, sakıncalı, haram, günahkár, aşağılanan, hiç sayılan kadınların olmadığı yurt...Babaların evlerine güler yüzle ve alın teri sıcak ekmeklerle döndükleri...Soygunun, hırsızlığın, talanın olmadığı bir yer.İran’a, Suudi Arabistan’a benzemesini asla istemediğimiz... Şeriatçıların, tarikatların, laik cumhuriyet düşmanlarının karanlığa sürüklemelerini asla kabul edemeyeceğimiz mübarek-kutsal vatan...
Mustafa Kemal’in memleketi....
Bizim ülkemiz...
*Ulaşmak istediğimiz yer burasıydı.Emin Çölaşan artık yok.
Ne yapmalıyım?..
Bırakmalı mıyım kürekleri?...
Ben şimdiye kadar her şeyimi okurlarımla paylaştım. Evimizi, evimizdeki canlıları, kemanımı, şarkılarımı, sevdalarımı, sancılarımı...Bilmezsiniz; yazılarımı onlarla birlikte yazarım ben.
Şimdi soruyorum:Ne yapmalıyım.Asılsam mı küreklere?..Avuçlarım kanasa da, hırsımdan ağlasam da, o yere doğru tek başıma kalsam dahi çekmeli miyim kürekleri?Yoksa, vaz mı geçsem kürek çekmekten?Söyleyin dostlarım...Ne yapmalıyım, ne?..
Perşembe, Ağustos 09, 2007
Aşk sende kalsın ütü masası bende!
Arkadaşlar dün gece nefis bir şey yaptık...öyle böyle değil..erenköyün yemyeşil sokaklarının birinde bulunan bir apartmanın müştemilatında sergilenen 2 kişilik deneysel bir tiyatroya gittik...asılnda şöyle bir hava var...bir eve gidiyorsunuz...salonunda oturup çayınızı veya şarabınızı yudumlarken oyuncularının gözlerinin taa içinde muhteşem bir oyun seyrediyorsunuz...çok uzun zamandır ne bu kadar şen kahkaha atmıştım ne de düşünmüştüm..böyle bir oluşumu hazırlayan Metin Zakoğlu ve ekibinin gönlüne sağlık....biletler şurada. Mutlaka gidin biz haftaya yine gidiyoruz...arkadaşım kadın oldu ya...gelsenize...çok güleriz.
Salı, Ağustos 07, 2007
Ölmeden önce yapmak istediklerim I
U2
Mutlaka bir U2 konserine gitmeliyim ve Bono'nun canlı performansını dinlemeliyim..Stuck in a moment'ı söylerken..all that you can't leave behind'ı, mystreious ways'ı so cruel'ı, where the streets have no name'i..ve daha nicesini...o kalabalığın içinde olmalıyım..çok üzücüdür ki hiç bir zaman Turkiye'ye gelmeyecekler...olsun umudumu kaybetmiyorum...eski yıllarda Avrupa Turnesi'nde geldiklerinde Selanik'e gidememiştim mücbir sebeplerden ama bu yaşımda artık her yere gidebilirim..
U2'da en cok sevdiğim de tüm şarkılarını her zaman aynı keyifle dinliyor olmam..hiç mi değişmez bir ses..hiç mi kötü albüm yapılmaz..yapılmıyor demek ki...çok şükür ki.
Klasik bir U2 liriği...ben bayılırım..
One
Is it getting better?
Or do you feel the same?
Will it make it easier on you now?
You got someone to blame
You say: one love, one life
You say: one love, one life
When it's one need in the night
One love - we get to share it
Leaves you, baby, if you don't care for it
Did I disappoint you?
Did I disappoint you?
Or leave a bad taste in your mouth?
You act like you never had love
And you want me to go without
Well it's too late, tonight
Well it's too late, tonight
To drag the past out into the light
We're one, but we're not the same
We get to carry each other, carry each other
Have you come here for forgiveness?
Have you come here for forgiveness?
Have you come to raise the dead?
Have you come here to play Jesus?
To the lepers in your head
Did I ask too much - more than a lot
Did I ask too much - more than a lot
You gave me nothing - now it's all I got
We're one, but we're not the same
Well we hurt each other, then we do it again
You say: love is a temple - love a higher law
You say: love is a temple - love a higher law
Love is a temple - love the higher law
You ask me to enter - then you make me crawl
And I can't be holding on to what you got
When all you got is hurt
One love - one blood
One love - one blood
One life - you got to do what you should
One life with each other
Sisters, brothers
One life, but we're not the same
We get to carry each other, carry each other
One - one
Çarşamba, Ağustos 01, 2007
Döndüm!
Tatil bu kadar mı güzel olur..ve neden hep tatil yapamıyoruz...hep tatil olsa sıkılır mıyız yoksa? bilmiyorum ama tatil güzel..kısa süre de olsa sorumsuzca sahilde ayakları uzatıp gelen müziğin ritmine kaptırmak bünyeyi..alabildiğine yüzüp, güneş sömürgenliği yapmak güzel..düşünmeden yarını ve işi..öylece kendinle ve cok sevdiklerinle deli gibi gülmek güzel....cok güzel hemde.
Bizimkiler top peşinde..
Bu acaip alete binildi..
Babylon'da yan gelip yatılındı...
Cubalılarla sahnede müzik yapıldı...
Bizimkiler top peşinde..
Bu acaip alete binildi..
Babylon'da yan gelip yatılındı...
Cubalılarla sahnede müzik yapıldı...
Loca savaşlarından zaferle çıkıldı... Arkadaki Kero'ya dikkat!!!Zafer edasını görebilirsiniz.
Bünyenin durgunluk sınırları aşıldı..
Yurdum insanı resimleri çekildi...
Yorgunluk atıldı...bol bol hemde ..bol buzlu whiskyle
Ve hooop Alacatı'dan Nua'ya...
Kaydol:
Kayıtlar (Atom)