Malum olduğu üzere her sabah Heybeli'den gidip geliyorum ben. Bazen son dakika, bazen vakitli ama azimle gidip geliyorum bisikletimle.
Bisikletli olduğum içinde Mavi Marmara çalışanları ile ahbap oldum, kaldıralım, bir el atsanıza çocuklar diye. Bu çocuklardan birini ayrıca çok seviyorum, adada oturuyor ve sabahları anakaraya geciyor Mavi Marmara Bostancı'daki vazifesi için.
Adını bilmiyorum, O'nun iki tane dünya güzeli kurt köpeği var, her sabah iskeleye kadar beraber geliyorlar, O hep en geç biniyor, köoepkelri ile biraz daha oynamak, biraz daha keyif etmek için. Son yolcu olarak bindiği motordan kurtlarına el sallıyor, kurtlar da basamaklara tırmanıyorlar, biz gözden kaybolana dek O motorundan burnundan gitmiyor, kurtlar da basamaklardan.
Ve ben bu karşılıksız koşulsuz sevgiden ötürü her sabah duygulanıyorum.
Sonra kendime bakıyorum, ne kadar vurdumduymaz, sevgisiz, itiş kakış içinde yaşıyoruz diye, kurtların o sevgisini gördükçe zaman zaman insanlığımdan utanıyorum, türlerine ettiiğimiz eziyetler aklıma geldikçe. O'nu ayrı bir seviyorum, insanlığı için, o kurtlara gösterdiği sevgi için zira aynı sevgiyi adanın tüm köpeklerine (ki sayızı 10larla tarif edilmez) gösterdiği için.
Sonra da dönüp hala köpek zehirleyen belediyelerimizi tebrik ediyorum!