Cuma, Ocak 28, 2011

Hayvan zülmüne hayır deyin!



Şimdi yarıyıl tatiline girdik ya, tüm ana babalar çocuğumuzu ne tür meşgül etsekte bu tatili kazasız belasız bitirsek derler ve akın akın sirklerin, yunus merkezlerinin yollarını aşındırırlar.

Sizden bir ricam var, lütfen çocuklarınızı eğlensinler diye SİRKLERE götürmeyin. O hayvanların eziyeti sizin ve çocuğunuzun eğlencesi olmasın. Sadece sirklere değil, yunus merkezlerine, hayvanları kullanarak insanların cebinizdeki parayı oluk oluk akıtan her türlü aktiviteye alet olmayın, uzak durun, müsade etmeyin.

En önemlisi çocuğunuzu bu vahşete ortak etmeyin, sokaktaki bir kediyi, köpeği sevmeyi öğretin, tekmelemeyi değil.Onun acısından gülmeyi öğretmeyin çocuklarınıza.

Bizler birlik olursak ancak bu vahşete son verebiliriz. Birileri izlemeye, kapısında saatlerce kuyruk beklemeye devam ederse bu sömürü sonsuza dek sürer.

Unutmayın, hepimiz kumsala vurmuş birer denizyıldızını kurtarabiliriz. Çok geç olmadan.

Perşembe, Ocak 27, 2011

Tulum kardeşler -iki-

Yuva Bulduk!



Biri H&M, atinadan, ayakları olmayan tulum, biride fatoş bebe, teyzelerden bir hediye.

0-3 ay.

Bana atacağınız maile Tulum Kardeşler-iki- yazarsanız süper olur.

İlk mail atana gider.

Pijamasız olmaz

Yuva Bulduk!



3 body ve 3 pijama pantalon.

0-3 ay.

Atacağınız mailin konusuna Pijamasız olmaz yazarsanız süpper olur.

İlk mail atana gider.

Dalgıç suya daldı

Yuva Bulduk!



Çok sevdiğim dalgıçlı body ve blue jean.

0-3 ay.

Dalgıç suya daldı yazarsanız mailin konusuna süpper olur.

Ve ilk mail atana gider.

Salı, Ocak 25, 2011

Sevgili Tanya; Ne yazdığınıza dikkat ediniz lütfen!!‏

Misafirim var bu post..

Geçenlerde mailboxuma bir mail düştü, korkudan titreşerek açtığım, kesin biri yine çemkirmiş bana göndermiş...osss..huzur..om şanti..ya sabır dedim başladım okumaya..uzundu uzun olmasına ama o kadar keyiflendim ki sonunda, Sevgili Ceren'in izni ile yayınlıyorum kendi bloğumda..
+++++++++
Sevgili Tanya ; Hani öyylleee rahat relaks yazıyorsunuz ya sağdım ettim aman ne rahatım diye, bakın bakalım bir annenin hayatına ne yapmışsınız;

Deliler gibi istedim ben bir çocuğum olmasını, hayatım renkliydi de bir tane daha renk istedim gökkuşağınmda, öpeyim rahat rahat koklayayım, büyüsün öğreteyim, onunla öğreneyim hayatı tekrar ....hayaller kurdum. Kısmen neşeli bir hamileliğin ardından ilk yıkan darbe sezeryandı. Çevremdekilerin, ailemin, eşimin, bedenimin tahammülünü zorladım 42. haftaya kadar ama olmadı, çöktüm, kamburumu kaldıramadım, acıya katlanamadım, daha da çöktüm. İlk problemdi sezeryan, ardından göğüslerdeki yaralar başladı, emzirdikçe geçer dediler, emzirdikçe daha da arttı, iltihaplandı , arttı, mastit de olsa çaresi emzirmek dediler, emzirdim , dayanılmaz hale geldi. Ya arkadaş , bir kişi de demedi ki ''sen ne halt ediyorsun'' ''annelik çile çekmek, bebeğin için yaptığın bu zulümden kendini yerden yere vurmak değildir '' diye. Bir bebeğime baktım, bir göğüslerime , sonra da kalbime, SEVEMEDİM bir türlü. Sevemedikçe çukura biraz daha yuvarlandım.
.
Postpartumun en dibini gördüm de geldim ; bebeğim en az bir saat uyuyor, şiddetli gaz sancılarıyla uyanıyor, sancı yüzünden tekrar emmek, emerek acısını dindirmek istiyor, bense acaba ne zaman uyanacak da işkence saati başlayacak diye bekliyordum. Uykular bitti, huzur bitti. Sürekli emmek istediği için yaralar geçmiyor, süt yavaş geldiği için doymayıp sürekli yapışık kalmak istiyordu. Envai çeşit kremler sürülüyor, memeler yarım saat dinlenemediği için hiçbiri işe yaramıyordu. Tam bir kısır döngü. Emziren annelerin göğüs pedlerinde süt olurken benimkilerde uzun süre kan vardı.
.
Ve yine kimse (bebekle ilgili bin öğüt vermekten hiç kaçınmayanlar , doktorlar, hemşireler de dahil) demedi ki ''kanter içinde gözlerinden yaşlar gelerek emzirilmez güzel kızım, birkaç gün makineyle sağ da ver , olmadı mama ver , iyileş sonra devam edersin'' diye. Lohusanın kafası, özellikle ağrılar acılar içindeki lohusanın kafası basmıyor işte. Herkesin dilinde bir ''aman makine sütü azaltır, aman bebek memeden soğur, aman şu, aman bu'' Ben de Şuna-Buna kafayı taka taka o depresyon batağına saplandıkça saplandım.
.
SONRA; Klasik Amerikan filmi karesidir ya, başroldeki oyuncunun başına birşey gelir, o anda süper ritimli bir müzik girer, renkler değişir, balonlar - kelebekler uçuşur, yıldızlar parlaklaşır falan ya hani, EUREKA !!! getir gözünün önüne şimdi o karenin içinde bir elinde bebeği bir elinde klavyeyle çıldırmanın eşiğini geçti geçecek bir anne. -Ben bunu daha önce nasıl düşünmedim, -ben iki üniversite bitirmiş kadın ne hale geldim, -ben bebeğimi sevmek için getirdim bu dünyaya aylardır acılar içindeyim, -ben nasıl bu kadar delirdim???? sorularının içinde o depresyonun zalim çukurundan çıkışın ilk adımını attım ; Aliş'i 6 aydır sütünü sağarak beslediğini okuduğum o an.
.
İlk işim çevremdeki herkesi evden göndermek oldu, daha fazla safsataya, kuruntuya katlanamayacak haldeydim. Aldım elime pompayı, başladım sağmaya. Başlarda o da acı vericiydi ama ikili pompa , en fazla 15 dakikada acı faslı bitiyordu. İkinci işlem ise Lara'yı biberona alıştırmaktı ki neyseki hiç itiraz etmedi. Birkaç gün önce tüm gün emmek isteyen bebek 10 dakikada biberonunu bitiriyor, işlem kısa sürdüğü için tak diye gazını çıkartıyor ve rahat , deliksiz uyuyabiliyordu. 3-4 gün içinde ben yaralarıma o da gazına veda etti. Şu an-2 ay sonra- halen sağıyorum, zamanında yaşadığım stres ve yorgunluğun bana dönüşü sütün azalması şeklinde olduysa da kafalar rahat, huzura erildi. Hayatın daha düzenli hale gelişi ile kuzuyla arkadaşlarıma gidiyorum, keyifle geziyoruz, canım her an yanmayalı- gaz çığlığı duymayalı daha mutlu ve pozitif durumdayım. Bu değişim ve yükselen moral ile sütün artacağına olan inancım da tam. Ama o yazıyı okumasaydım, aynı kısır döngü içinde yuvarlanmaya devam etseydim nerede nasıl patlardım pek bilemiyorum. Muhtemelen emzirmeyi bir anda tamamen bırakıp mamaya geçerdim, her işin son raddesinde kestirip atarak rahatlarım ben çünkü.

İşin özü; ben diğer anneler gibi emzirerek bebeğimle hiç bir bağ kuramadım, aksine kendime gereksiz acı çektirdim, ikinci kez anne olacaksam eğer bir tek şeyden eminim ki kesinlikle emzirmeyeceğim. Sağarak vereceğim sütümü. Lara'ya sevgiyle baktığımı farkettiğim ilk anda elimde DR Browns biberon vardı ve sütünü içiyordu büyük bir keyifle, anneler anlatıyorlardı ya emzirirken kokluyorum okşuyorum, canım o benim vs , ben o hissi biberonla ona sütümü verirken yaşadım ilk kez. Yani kızımla aramdaki bağı pompa+biberon ikilisi ile yakalayabildim.

İşte bu yüzden diyorum ki ''ne yazdığına dikkat et sevgili Tanya, bak işte böyle birileri okur, hayatları falan değişir mazallah'' Aman dikkat.



Aliş İpek Hanımın Çiftliği ürünleri ile tanışıyor, her hafta bir sebze..her hafta artan şaşkınlıkç

Pazartesi, Ocak 24, 2011

Şoktayım!

Yaşam sadece alkol ve seksten ibaret değildir diyen bir hükümet tarafından yönetilmenin hüznü içindeyim..hadi alkolü yasakladılar,sigarayı da, amma velakin seksi nasıl yasaklayacaklar bakalım. Yatak odalarına sevişme sayar mı koyacaklar?

Haa bu arada meraktayım, sevişmeden üç çocuk nasıl yapılacak? Acaba birilerinin akrabası tüp bebek merkezi açtı da inceden ona mı çalışıyorlar..hahahyt..hakkaten ağlanacak bir halimiz var.

Birde başörtüsüz kadın perdesiz eve benzer, ya satılıktır, ya da kiralıktır söylemini mevzu bile etmiyorum, ne talihsiz bir açıklama diyorum ve geçiyorum.

Ben kendi perdesiz evimde o kadar mutlu ve özgürüm ki..korunmak için kapanmayı aklımdan bile gecirmiyorum...



Sayın 68 kuşağı abilerim, ablalarım, yardımlarınızı bekliyoruz!



İnce göründüğüm bir fotoğraf..tıksırık halleri isimli çalışmamızdan.

Cuma, Ocak 21, 2011

Minimini birler

Yuva Bulduuuuk!



0-1 ay en minik yeni doğan tulumları, biri de pembe üstelik.

Bana atacağınız mailin konusuna mini mini birler yazarsanız bana da kolaylık olur.

İlk mail atana gider.

Minicik atletler

Yuva Bulduuuuk!


0-3 ay arası.

Minicik atletler. Çeşitli yerlerden alınmış, ihtiyac oldukca.

Mailin konusuna minicik atlerler yazarsanız bana kolaylık olur.

İlk mail atana gider.

Süperman Organik Gap'a karşı

Yuva Bulduuuuk!

Süperman tulum ayaklı kollu idi ve fakat oğlan büyüyünce kestik onları..yazlık yaptık. Tulum da Gap'in organik ürünlerinden..hehehe yazan tatlı tulum.

0-6 ay arası.

Mailin konusuna Süperman Organik Gap'a karşı yazarsanız bana kolaylık olur.

İlk mail atana gider.

Süt beyazı

Yuva Bulduuuuk!


5 adet kısa kollu tulum.

0-3 ay.

Geçen yılbaşı Lonradan almıştım.

Mailin konusuna süt beyazı yazarsak bana kolaylık olur.

İlk mail atana gider.

Sevgililer gününden kaçış planı 1

Dün bizim evde çok sevdiğimiz dostlar vardı, 6 yıl önce çekilmiş, montajlanmış videolar seyrettik, gülmekten yerlere yuvarlandık tabii..

Videolarda ben yokum ama yenilerine ekleneceğim.Hoş bizimkilerin eline o çekimlerde gördüğüm suyu dökemem ya olsun varsın.

Videolarda sevgiliyi gördüm..sanırsınız 30 yaşında..öyle bir aktif dinamik ve heyecanlı..aha hele bir peruklu şovunu gördüm ki..gülmekten yuvarlandım yere...

Neyse biz gidiyoruz..sevgililer gününün şatafatından..o kırmızısından kaçmaya..dostlarla olmaya..gülmekten patlamaya...bir haftasonuluğuna...Alişi ananesine ve ablasına bırakarak..keyif etmeye...bence hakettik..



Ofis halleri isimli çalışmamdan başka bir yön..Sed'i ellerinden çıkmış bir çalışma..taşımaktan çok zevk aldığım.

Beyaz kirlenmek içindir

Yuva Bulduuuuk!


0-3 ay, uzun kollu tulumlar, bazılarını hiç giydiremedim. Mothercareden almıştım, oğlanın yaz bebeği olacağını unutup hehe.

Atacağınız mailin konusuna Beyaz kirlenmek için derseniz süpper kolaylık olur.

İlk gelen maile gider.

Perşembe, Ocak 20, 2011

Ayıcıklar

Gecen hafta yayınladığım tüm küçükler yeni yuvalarına doğru yola cıktı bugün..Sevgili canan'dan aldığım haberlerde onun kuşlarında yuvadan uçtuğu yönünde..aman bizde de bir keyif bir keyif..sormayın gitsin.

O yüzden bende tam gaz devam..
Yuva Bulduuuuk!


0-3 ay fakat ben 6aya kadar giydirebildim.

Atacağınız mailin konusuna Ayıcıklar yazarsanız kolaylık olur.

Ve ilk mail atana gider.

Salı, Ocak 18, 2011

Pirzola hikayeleri

Zaman o kadar hızlı akıp gidiyor ki bazen hızına yetişemiyorum.

Leo geldiğinden beri sabah kahvaltılarını bir kenara bırakmıştık, ama şimdi tekrar geri döndük, zaman dilimimiz biraz değişti, kahvaltı edilecek mekanı biz açıyoruz hahahayt..olsun varsın, hayattan aynı keyfi alıyoruz.

Asıl bomba..Hindistan'a gidiyoruz, Leo sevgilim ve annem...asıl hikayeler ordan gelecek.

Haa birde pirzola var pirzola..

Önce

SOnra

Kumaş Bez

Beni tanıyanlar Aliş doğmadan önce bazı konuları çok araştırıp, uygulayabilmek için arge yönümün kuvvetli olduğunu bilirler.

Ben oğlanda halen kumaş bez kullanıyorum, kumaş bezin tek faydası doğaya katkısı ve ekonomik olması da değil üstelik, kumaş bezli popolar klozet uyumlu oluyorlar ehehehe.

Artık bezler daha az yıkanıyor zira kuru cıkıyorlar, arabezi yerine de suda çözünür bummies marka ara bezleri koyuyorum, hani kaza olursa diye oda..çiş kaka olursa atıyorum klozete Alişle arkalaraından Güle Güle şarkımızı söylüyoruz gidiyorlar..

Ve sonuç:



Biricik dostum Ece Arar konuya karşı hassas davrandı ve kendi sitesinde kumaş beze yer verdi..buyrun tıklayın..Ececim, bin teşekkür..bakarsın bir kaç popo ve ağaç daha kurtarırız.

Pazartesi, Ocak 17, 2011

Canan'dan kıyak.

Aliş'in küçüklerinden sonra şimdi de Canan'ın gönderdikleri var. Canan'ın e-mail: cannann_88@hotmail.com

Ben bu paylaşma işini çok sevdim. Herkes bu kadar paylaşsa, hayat ne güzel olur. Hadi bakalım canan'ın e mailine tık. Eğer elinizde kendi çocuğunuzun küçükleri varsa, fotolarını gönderin paylaşalım, olmaz mı?


Maymuuuun..


Polis.


Yanyana dizilelim, kolkola girelim.


Takım takım giyinelim


Kolkola gezelim.


Yaz geldi, çicekler açtı.


Şapkasız çıkmam tulumsuzda.

Hindistan yavaştan kendini sevdirir!

Geçen günlerde itişe kakışa uğraştığım iptal olan rezervasyonlarımı, canım arkadaşım Sibel vasıtası ile bilete çevirdim.

Nereye mi gidiyoruz?

Hindistan'a!

Bu sefer çok ama çok heyecanlıyım. Öncelikle böylesi bir ruhsal arınma bana doğum sonrası çok iyi gelecek. Yapacak olduğumuz seyahat kendime bol vakit ayırabileceğim, pancha karma yaptırıp bu sefer daha da kısa olsa bir sessizlik yapacağım, bol meditasyonlu ve yogalı bir ruhsal yolculuk, kendi içime doğru..artık yalnız olmayan kendi içime doğru..beni en çok heyecanladıran diğer konu ise Aliş'i de Hindistan'a götürecek olmamız. Bir dakika bile düşünmedim bu konuyu. Biz nereye gidiyorsak o da bizimle gelebilir, zaten hijyen takıntılı bir insan da olmadığımdan çok keyif alacağımdan eminim.

Biletlerimiz hazır, pasaportlarımız hazır, annemi de götürüyoruz, Hindistanı görmeyi hem çok istiyor, hem de benim yoga ve meditasyon çalışmalarım için gönüllü destekdir ehehe. Şimdi bekliyoruz ki 25 Şubat tarihi gelsin, uçaktaki yerlerimizi alalım biz ve sevgili hocamın 15 talebesi daha...


En son Hindistan sehayatimizden bir kare. Kendi kendimi daha da çok heyecanladırmak için hahahyt...

Pazar, Ocak 16, 2011

Yüreklendirmeye teşekkür.

Aliş'in küçüklerinin tamamı yeni yuvalara kavuştu.

Ben aldığım o gazla eşi dostu aradım, sadece bizim oğlanın küçükleri değil diğer cocukların da küçüklerini toparlayıp koymaya gayret edeceğim vakit buldukca.

Yetişemediğim talepler de oldu çokca,kimisi yüreklendirdi beni..kimisi düşündürdü..kimis üzdü.. önümüzdeki günlerde çektiğim küçükleri koymaya devam edeceğim ama bu kadar bile istek olması beni o kadar çok memnun etti ki..

Ve eminim bu fotoğraflar artıkca bizde arttıp çoğalıp paylaşacağız.

Herkese süpper bir pazar diliyorum..biz sabah oğlanı da alıp dostlarla kahvaltıya gidiyoruz..

Cuma, Ocak 14, 2011

Aliş'in küçükleri.

Ben şöyle birşey yaptım. Pek keyif aldım. Sosyal sorumluluklarımızın da olduğunu, ben en azından artık kullanamadığımız ürünleri, illaki ihtiyacı olanlara değil ama isteyenlere vererek kendime hatırlatmak istedim. bebek büyütmenin imece usulu yaşamak olduğunu öğrendim artık.

Bu blogda sadece Alişin küçülenlerini değil, Aliş'in eğitimi, bezi, kakası, diş fırçalaması, yemek yemesi, oyunları, kitapları ile ilgili bilgiler de vermeyi istiyorum, ama elbette hep zamanım oldukça.

Aliş'in artık poposuna olmayan kumaş bezlere o kadar cok küçük popo talip oldu ki, gözlerime inanamadım, o postımda dediğim gibi vaktim oldukça Aliş'in eskisi demeye dilimin varmadığı, artık giyemeyecek kadar büyüdüğü kıyafetlerini kendimce istifledim, fotoğrafladım, sıraladım ve görücüye çıkarmaya başladım, Aliş büyüdükçe hergün birşeyler eklenecek buraya ve elbette benim zamanım oldukca.

Şimdilik bu kadar koyabildim, ama çok fotoğraf çektim.

Çekiliş, değerlendirme şu bu yapacak zamanım olmadığı için de Alişin küçülenlerini ilk talep eden mailin anne ve çocuğuna vereceğim. Bu arada sizin de verecekleriniz varsa hemen eklerim, mesela Canan'ın gönderdikleri var, onları da ekleyeceğim.

Eee o zaman pamuk eller hemen tıklasın...



O zaman minik bir reklam karesi ehehehe..

Sütü seviyorum.

Sütü seviyorum yeni yuva bulduuuuuu!



H&M ATina'dan aldığım şahane tulumlar

2-4 aylık

İlk mailatana gider.

Mailin konusuna Sütü seviyorum yazarsanız kolaylık olur.

Tulum kardeşler

Tulum kardeşler yeni yuva bulduuuuuuuu!


Gap ve Vitamin tulum

Biri 0-3 diğeri 3-6 aylık.

İlk mail atana gider.

Konu kısmına Tulum kardeşler yazarsanız bana büyük kolaylık olur.

İtfaiyeci

İtfaiyeci de yeni yuva bulduuuuu!



Morhercareden bayılarak aldığım kısa kollu tulumlar.

0-3 ay.

İlk mail atana gider.

Konu kısmına İtfaiyeci yazarsanız kolaylık olur..

Filler kaçmasın

Filler kaçmasın yeni yuva bulduuuuu!


Leo'nun Gap'tan aldığım filli tulum ve şapkası.

3-6 aylık.

İlk mail atana gider.

Mailin konu kısmına Filler kaçmasın yazarsanız gözden kaçırmam.

Organik şeyler

Organik şeyler yeni yuva bulduuuuuuu!


Leo'nun organik Gap tulumu ve Petit Bateau tulum ve hırkası, yelkenciler için ideal.

3-6 ay.

İlk mail atana gider.

Mailin konu kısmına Organik şeyler yazarsanız bana cok kolaylık olur.

Denizci

Denizci yeni yuva bulduuuuuuu'!



Leo Aliş'in denizci kıyafetleri.

0-3 ay.

Bana atılacak ilk maile gider.

Mailin konu kısmına Denizci yazarsanız arada kaçırmam.

Perşembe, Ocak 13, 2011

Paylaştıkca artalım.

Bu blogda bizim oğlanla ilgili yaşadıklarımızı paylaşacağım.Paylaşacağım derken hem olanı biteni, yaşadıklarımızı hem de Leo ALiş'nun miraslarını. Evin tamamını bir masumiyet müzesini çevirmeden önce sosyal sorumluluklarımızı da hatırlamak ve hatırlamak amaçı ile.

Bir oyuncak, bir giysi bir bebekte o kadar az kullanılıyor ki paylaşmamak büyük ayıp olur. Ben Leo Aliş doğmadan önce eşten dosttan bi sürü şey almıştım, bir kısmını geri gönderdiğim veya yeni sahiplerine ulaştırdığım, ve istiyorum ki bizimkiler de daha kullanılacakları yeni ailelere gitsinler, paylaştıkca keyiflenelim...nasılki kumaş bezler yeni ailelerde popoları şenlendirirken iki tane popo kardeşimiz oldu, bu kardeşlikler, dostluklar artsın.

Bu blogda ayrıca da Leo ile yaşadıklarımızı, kumaş bez deneyimlerimi, bezsiz bebek çalışmalarımı da paylaşmak istiyorum.

Bazı bazı oluyor..

Bugün tivitledim..sometimes life sucks!dedim..bazen olmuyor mu hepimize..güzel bir sabah kalkıp birden herşeyin çarşafa sardığı..siz poponuzu yırtsanız bile bunun yerini bulmadığı..

Sizinle hiç alakası olmayan birşeylere çözüm bulmaya çalışırken anlamsız bir itişin içine saplanıp kaldığınız..oluyor işte..ne kadar şen..ne kadar şakrak olursanız olun..oluyor.

Neyse özleyenlere bugünkü "Ofis halleri" isimli çalışmamdan bir örnek.

Çarşamba, Ocak 12, 2011

Ne olacak güzel memleketimin hali?

Türbanla başlayan, bizleri siz biz noktasına getiren tartışmalara bir yenisi eklenmişti, şiddetle karşı çıktığımız. Sigara yasağı. Ben sonradan bırakan ve hala içmeyen biri olarak ve delice rahatsız olmakla beraber şiddetle karşı çıkmıştım, bu yasaklar birbirinin takipcisidir, biriyle başlar biniyle devam eder diye, ve dediklerimiz bir bir olmaya başladı, önce eğlence yerlerinin yüksek desibelleri mevzu oldu, çat yasak, ama ezanın kulak tırmalayan sesine(*) yasak yok. Daha sonra yol kenarında kamuya acık alanda içki yasaklandı. ARtık kır düğününde limonata içer muradınıza erersiniz.

Bakalım Yetmez ama Evetcilerin kendi hayatlarına, yaşam tarzlarına da el uzatılmaya başlanınca keyifleri hala tıkırında olacak mı?

En son duyduğum ise beni dehşete düşürdü, okulda kız öğrencilerle erkek öğrenciler maazalah birbirlerine yaklaşmasın diye 45 santim limiti konmuş..Sanırsınız hepimizi leylekler getirdi, öyle bir hava.

Tövbe tövbe..sevinmek için hiç birşey kalmadı canım ülkemde..öyle bir sabah işte...



)*) desibeli pervasızca 90ın üzerinde olanları kasdediyorum,,yoksa gecenin derinliklerinden huşu içinde duyduğum ezan sesine hiç bir itirazım yok benim.

Salı, Ocak 11, 2011

Bir öneri.

Biz Aliş'te katı yiyeceklere geçtiğimizde şu blenderdan yemekleri geçiririp bebeğe karman çorman, karışık tatlı yemek yediren anne formatında olmadığımdan nasıl yapabiliriz diye araştırdım soruşturdum. Ve bana mucize gibi gelen Wean machine'ni yine sevgili Ozan sayesinde satın aldım.

Aslında son derece basit ama pratik bir alet, hemde yanımda heryere götürebiliyorum. Annemim sarımsak ezeceğinin iricesi, tabak olarak kullanılabiliyor ve aynı zamanda kaşıyı ve kapağı var. Veeee yemekleri, sümük olarak çıkarmıyor, hafif taneli, bebeğin ağız tadına uygun ve ileriki beslenmesine destek bir alet..

Kullandığım için şiddetle öneririm.
..ve elbette bu ürün Türkiyede halen nadir olan BPA'den arınmış.


PS- Aliş'te belirli sebzeleri karıştırmadan blenderı elbette denedik ve itiraz etti, Wean machineden gecen herşeyi ise afiyetle yiyor.

Yayaya şaşaşa Wean Machine çok yaşa!

Pazartesi, Ocak 10, 2011

Maaşımı Türk Hava Yollarından alıyorum..benden nefret ediyorlar.

Sanırsınız Türk Hava Yollarından ben maaş alıyorum.

Bir acaip sinirliyim.

Geçen hafta mini boyu da dahil ettiğimiz bir rezervasyon yaptırmıştım, satın alma opsiyonu da 14 ocak, daha dört gün var dört...sayı ile 4..bugün aradım oğlanla alakalı bir iş için rezervasyonunuz iptal edilmiş dediler..hönk dedim..iptal ettiğiniz bilet sahibinin bundan haberi var mı dedim, ki o ben oluyorum...evet dediler..çüş dedim. Yeniden rezervasyon yapalım dediler, yaptılar aradan 400, yazı ile dört yüz Türk lirası geçirdiler..şikayetçiyim bu geçirmeden dedim..şu bu bu telefonu arayın dediler...aradım, telefonu açan arkadaş maaşını THYden almıyor, sanırsınız ben alıyorum..öf..pöff..ıh..pıh...aaa onu da şikayet edebileceğim bir mercii var mı acaba?

Bu arada elimde yazılı emailler smsler var, artık olmayan biletimi alabileceğim günü yazı ile yazan..amma velakin onlar ses kayıtları dinleyeceklermiş...

They Hate You..gerçek, bunu bugüne dek hemen hemen her uçuşta yaşadım, gelgelelim gideceğim destinasyonlara direkt uçuş yapan tek havayolu bu bizden nefret edenler..

Şikayetlerimi yaptım bana geri dönmelerini bekliyorum ama hiç umudum yok hani..

EY THY..eğer googlellatıyosan kendini ve bu postu okuyorsan şikayetçiyim..çok hemde..


Kendimi şu sakızlara boğasım var..

Cuma, Ocak 07, 2011

Eleman..sermayenin karı..annelik..bezler..


Eleman aranıyor postuma o kadar içten mailler geldi ki, ben bakayım, annem baksın, üniversiteye giderken boş zamanlarımda geleyim, bir o kadar minnettar oldum ki şu tek başıma mırıldanıyorum zannediğim bloğun varlığına.

Tek başıma mırıldanmıyormuşum hahahyt...

Sevgili Zehra'nın ön ayak olmasıyla ablamız işe başladı, neredeyse bir ay olacak, şimdilik herşey yolunda, ablamızın bizim kurallarımızı isteklerimizi öğrenmesi, bizim onun huyunu suyunu öğrenmemiz elbette biraz zaman alacaktır ama asgari müşterekte memnunuz halimizden.

Bugün birde babamdan duyduğum bir lafı yazman istedim. "Torunlar sermayenin karıdır "dedi, nasıl dedik, cocuklarımız sermayelerimizdir bizim dedi, ama torunlar o sermayenin karı olunca yemede yanında yat dedi, o kadar sevilirler o yüzden dedi...düşündüm, ne doğru dedim, ben sermayenin karını görebilir miyim diye kısa hesap yaptım, kaldırdım attım sonra hesap makinemi..

PS- Sinan ve Onur'un güzel anneleri, koliler ancak bugün yola cıkmış, ETA ları ise pazartesi gibi görünüyor.

PS2- Bugün ilk kez anne oldum ben, mini boy yataktan düştü..içim hala parca parça, hem gülüyorum hem içim eziliyor, o yerde yatarken sırt üstü kocaman açılmış şaşkın gözlere gülüyorum...dudağına takılmış çığlığa ağlıyorum...



Sevgili ve ben..hala aşık.

İlk yara bere

Bu sabaha karşı can hıraş uyanan Leo bir türlü uyumayınca hadi yanımıza alayım dedim, belliki dişlerde bir hareket var yine, vızır vızır, huzursuz, en sonunda yatağın sağında rahat etti, kolumda uyudu 5.30 da,,ta ki güüüm diye bir ses duyana kadar ben..hayatımda yaşamadığım bir histi, acı, çaresizlik, hüzün vicdan azabı, kızgınlık hepsi birbirine karışık.. Leo yatağın kenarında yerde öylece yatıyordu, gözler kocaman ve dilinde bir çığlık, hiç birşey yapamadım, sevgili atıldı, yerden aldı sıkıca sarıldık ve sustu..

İlk kaza, yara bereden de aşağıdaki fotoğraftaki izler kaldı bize yadigar.

Çarşamba, Ocak 05, 2011

Bezleri evlatlık verdim gitti!



Dünkü postumundan 1 dakika sonra 7.5 kiloluk (maşallah) Onur'un annesinden mail geldi, bezleri verdim gitti hemen..eminim cok iyi bakacaklar diye, daha sonra 1.5 aylık Sinan'ın annesinden mail geldi, Sinan bezleri daha çok kullanır diye düşündüm, Onur'un annesine bizim şu an kullandıklarımızın yarısını vermeyi teklif ettim, kabul etti, böylelikle bugün iki bebek poposunu kansorojen kağıt bezlerden kurtarmak üzere iki koli hazırladım. Dün gece bezler tasniflendi. Bu sabah koliler şenliklerle dolduruldu. Çok mutluyum çok. Bezler en iyi bakılacakları ailelere ve kardeşlere evlatlık gitti!





Bu teklifime gözlerime inanamayacağım kadar çok e-mail geldi, keşke daha çok bezim olsa da hepsini bebek popolarına verebilsem çok istedim ama malesef bezler bitti.

Bezler bitti ama ilk iş Aliş'in kıyafetlerini tasnif edeceğim ve vereceğim, böylelikle Aliş'in bir sürü kardeşi olur. Bu fikri benimle paylaşan Canan hemen kendi oğlunun kıyafetlerinin fotoğraflarını göndermiş, bu işi kollektif yapacağız hehehehe. Eğer sizinde vermek istedikleriniz var ise, altınıza sizin e-maillerinizi vermek kaydı ile burdan yeniden evlendirebiliriz boynu bükük kıyafetleri, ne dersiniz?



Bugünkü ofis halleri isimli çalışmamdan.

Salı, Ocak 04, 2011

Bir teklifim var!

Benim bir teklifim var. Aliş için kullanmış olduğum Babynap kumaş bezleri evlatlık vermek istiyorum, onları kullanacak, temiz tutacak, şahane bir bebeğin poposuna üşenmeden takacak, beyaz sabunlarla arındırıp, 60 derecede makinede pofur pofur yapacak bir aileye vermek istiyorum. Gözüm arkada kalmasın istiyorum. Bize çok emeği geçti onların, ama daha kullanılanilir durumdalar, kaldırıp atmak istemiyorum.

Bezler 10 adet, 4-9 kilo arası bebeklerin popolarına uygun, 4 adet sızdırmaz kilot ve yaklaşık 20 adet arabezi de hediyesi, bambu dokuması olup renkleri de kremdir. Çok çalışkandırlar ve bir o kadar emektar. Ha birde torba verebilirim ekinde kirlileri koymak için hehehe.



Eğer bu teklifim tutarsa daha verebileceğim dünya kadar erkek bebek eşyası var.

Bu arada biz 9-14 kiloluk bezlere geçtiğimizden mini boyları hediye etmek istiyorum.

İhtiyacı olan var ise lütfen tanya.ozkan@hotmail.com adresine tık tık bir mail.

Her ne kadar yıkayıp kaldırdımsa da bezleri göndermeden önce bir kez daha yıkayıp kurutup göndereceğim yeni bir aileye.

Pazartesi, Ocak 03, 2011

Memeler foraaaa

Bazen bazı bloglarda okuyorum, bebeğime iskender kepapcısının ta ortasında memeden süt verdim, en anne benim. Bebeğime dişleri tamamlanana dek süt emzirdim en süper anne benim. Veya pompayla süt cekip bebeğe süt vermek analık mı diye burun kıvırmalar. Veya bebek 3 aylıkken hayat devam ediyor deyip bebeği yüzüstü bırakanlara anne mi denir gibisinden.

Unutmamak gerekir ki herkes kendi kadar anne, birine pompa ile süt cekip bebeğe vermek ne kadar acaip geliyorsa, bana da " I breastfeed in public" öyle şahane bir marifet gibi değil de daha cok gösteriye kaçan bir hareketmiş gibi geliyor, ama yerli yersiz eleştirmiyorum. Dedim ya herkes kendi kadar anne. Ben anne ile bebeğin ilşkisinin cok özel olduğunu düşünen annelerdenim, ulu orta mememi açıp bebeğimi emzirmeyi de bu ilişkiyi bozacak gibi birşey görür, aksine bu iki kişilik güzel hadiseyi kamuya açmamayı yeğlerim. Aynı kamuya açık alanda sevişmediğim gibi.

Birde 3 aylık bebeği bırakıp hayatına devam etmek var, ben o eksik annelerdenim o zaman, evet bebeğimi 2.5 aylıkken haftanın 2 günü bırakıp işe başladım, evde oturup tüketen annelerden olmamak için, üretmeyi sadece bebek üretmek olarak görmediğim için, bir bebeğin kadın hayatının tamamını altüst ettiğine inanmadığım için..

Haa bu arada beni yüreklendiren şahane bloglar okumuyor muyum? Okuyorum elbette, mesela kumaş bez, ne kadar çok ilham vermişim benden sonraki annelere, mesela pompa ile süt sağmak, ne çok anne utana sıkıla yaptığı bu işi benimle paylaştı..

Diyeceğim o ki memeleri kamuya açan annelerden daha az anne hissetmiyorum ben kendimi, aksine daha çok anne hissediyorum, daha zor bir savaşın içinde olduğum, bebeğime daha iyi bir gelecek sağlamaya çalışıp, kimseye sırtımı yaslamadığım için..

Yine de hiç bir anneyi de bu blogdan aklıma geldikce eleştirmeyi de görev görmüyorum.. herkesin doğrusu kendi doğrusu ve her annenin bebeğiyle ilşkisi özel ve tek...ee o zaman yaşasın annelik.

Kakalar çişler ve pipiler popolar




27 ARalık 2010 tarihinden beri çalışıyoruz. Çişler kakalar marmara denizine karışsın, kakalar geri,dönüşmesin ama çişler dönüşsün diye.

Şimdilikte başarı ile gidiyoruz. Leo her tuvalete oturduğunda çişini ve varsa kakasını yapıyor... Leotto Bravooooo...

Mandalina dişler



Yazdım çizdim de bir fotoğraf koyamadım diye hayıflanıyordum.. mandalina dişlerrrr huzurlarınızda...