Cuma, Eylül 28, 2012

Açev'de Oku Yaz!

Bana çok tatlı bir mail geldi Gaye'den, bir ricası olmuş, Açev'in okur yazarlık programını tanıtmamız çok önemli sizde bir el atar mısınız demiş. Atmam mı?

Buyrun kısa bilgi, isteyen sayfaya girip bakabilir, ben üşenmedim aldım parolamı denedim. Ve eminim çok faydalı olacak. Hadi bakalım. Biraz daha tanıtsak şahane olur.



2011 itibariyle J.P. Morgan Chase, Empower ve Ashmore vakıflarının desteği ile Bilgisayar Tabanlı Okuryazarlık programı'nı uygulamaya başlayan AÇEV, 1995 yılından beri uyguladığı yüz yüze eğitim programlarına ek olarak; Türkiye'de yetişkin okuryazarlığının gelişimine verdiği katkıyı www.acevdeokuyaz.org isimli öğrenme portalı ile sürdürmeyi hedefliyor. 1 Kasım 2011 tarihinde test yayınına başlayan AÇEV'de Oku Yaz, okuma yazmayı hiç bilmeyenler de dahi olmak üzere, okuryazarlık becerilerini geliştirmek isteyen tüm yetişkinlerin kullanımına açık.

AÇEV'de Oku Yaz'ın geliştirilmesinde emeği geçen Prof. Dr. Aydın Yücesan Durgunoğlu'na, Evrem Tilki'ye, Fatih Ugantaş'a, Fatma Zengin'e, Hatice Çam'a, Hilal Gençay'a ve Nilgün Ural'a çok teşekkürler...
AÇEV'de Oku Yaz ile ilgili daha fazla bilgi edinmek ve yenilikleri takip etmek için: www.facebook.com/acevdeokuyaz

 

Perşembe, Eylül 20, 2012

Sincerely, l. cohen

First we take Manhattan, then we take Berlin!

İnsan gibi bir konser de düzenlenebiliyormuş demek ki. Pozitif rezaletinden sonra dün gece takriben 12,000 kişi 10 dakikada konser alanına girip, 10 dakikada boşaltıp, 10 dakika sonra evimize varmıştık.

Kime mi gittik. Leonard Cohen! tek keli me ile muhteşemdi..fazlaca söze gerek yok, 3,5 saati geçen bir performans her baba yiğidin harcı değil hani.

If you want a father for your child
Or only want to walk with me a while
Across the sand
I'm your man

Sevgili bayılır Leonard Cohen'e..2009'da geldiğinde şöyle bir yazı da yazmışım. Günlerdir dün geceyi bekledik durduk, evde tüm albümlerini dinleye dinleye.

Ben doğum yaparken ameliyathane de kendisini dinliyor olmamız bir tesadüfm müdür bilmiyorum ama oğlanın adına büyük katkısı olmuş kahramanlarımızdandır.

And jane came by with a lock of your hair
She said that you gave it to her
That night that you planned to go clear

-- Sincerely, l. cohen

Çarşamba, Eylül 12, 2012

RHCP rezaleti

Aylar öncesinden aldığımız RHCP konser biletlerimizin kullanma zamanı geçen Cumartesi gelmişti. Adadan kalktık, kabataş denizotobüsü ile yarım saatte kabataşa geldik, oradan AKın balık, dostlarla buluşma ve Santral İstanbul. Yaklaşık 1 saat kuyrukta bekledik, daracık kapılardan üst araası yapılmadan ve barkod okutulmadan konser alanına girdik. AThenayı komple kaçırdık elbette. Konser performans olarak şahaneydi. Monarchy of Roses , Dani California, Can’t Stop gibi bilinen şarkılarla hepimiz çoştuk. Scar Tissue da şahaneydi,   Under the Bridge, Californication ve By The Way‘i de çaldılar. Malum içki yok, su içmekten içimiz çıktı. Yiyecek hiç birşey yoktu, açlıktan gözümüz döndü.

Yaklaşık 40,000 kişinin olduğu alandan bir konser bitmeden çıkalım diye hamle yaptık, anaaam kapılar kapalı, çıkışı daraçık bir yerden veriyorlar, tam  bir rezalet, millet galeyana geldi kapıları yıktıda bizde çıkabildik. Aman çıktıkta ne oldu, allahın unuttuğu bir yerde kalakaldık, ulaşım rezaletti. sanıryoum tam 1,5 saat boyunca yürüdük, Halıcıoğlundan metroya bindikte hayatımız kurtuldu.

Ben artık Pozitif'in düzenlediği berbat organizasyonların hiç birine gitmem, önümüzde bir leonard Cohen konseri birde Sting konseri kaldı, LC e kesin gideriz de, Sting'i hala bilemiyorum.

Bu rezaleti yaşadıkatn sonra barcelonada U2 konseri çıkışımız geldi aklımıza, 100,000 kişi 5 dakikada dağıldı. Motosikletimize atladığımız gibi şehre ulaşmıştıik.

Ben zannediyorum ki tüm bunlar konsere giden insanları yıldırma politikası, alkol yok, varan 1. Neymiş Eyüpteymiş, bana mı sordunuz Eyüpte yaparken. Gidiş geliş tam bir sefalet bu da varan 2. Kısaca diyorlar ki, konsere gelirseniz bizde size gününüzü gösteririz. İyisi mi siz paşa paşa evinizde oturup sizi uyuşturduğumuz dizileri seyredin de 4+4+4, hergün şehit, felaketler zincirleri haberlerini kolayca hazmedin, birde sizle uğraşmayalım diyorlar yekten.

Pazartesi, Eylül 10, 2012

Tam anlamıyla talebelikte ilk gün!

 Bu hafta anne babalar artık sınıfa alınmıyor. Benim geçen haftaki şahane performansım sebebiyle baba beni de pek okula almıyor. Bugün ilk denenemiz fena geçmemiş, yavru köpek gibi ağlamalar olmuş ama genel olarak iyimiş. Bende kişisel tarihimize not düşmek için bol fotolu bir post yazayım istedim.
 Leo sonunda biraz insan içine karışmış oyun oynarken.

 Artık kapının dışında kalan babadan fotoğraflar, bizimkiler faaliyet yapıyor. içerideki yetişkinlerde öğretmenler. (pek disiplinliler bu arada, her cocuğu kendine haline bırakıyorlar ve gelişmeleri iziliyorlar, katiyen içeri almıyorlar anne babayı)
 Yine bir kapı önü fotosu. Bizimki az dışında olayların ama arızasız.
 Ve işte en bayıldığım fotoğraf, hepsi birlikte öğle yemeğinde ve bizimkisi hapır küpür yemeklerini tek başına yiyor, evde arada bırakıyorum yemesi için ama yine de kıyamıyorduk, ama babasının dediğine göre şahane yemiş.
 Yemek karelerine doyamadım ehehe.
Ve finalde yemek tabaklarını mutfağa taşırlarken.

Oğlanın gittiği okul evimize çok yakın. Öğretmeni Montessoriyi takip ediyor, okulun tek Montessori sınıfı Leo'nun gittiği, zorlamadan, kendi hallerine bırakarak entegre ediyorlar. Bence ilk anasız babasız gün içinde oldukça başarılılar.

Neyse efenim geçen haftaki ağlak halimden bugünkü bu mutlu tabloya gelebildiğim için oğlumla ve babasıyla pek gurur duyuyorum. Paylaşayım istedim.

Masaj Salonumuz acılmıştır!

Geçen şöyle bir yazı yazdım. İçim kırık dökük biraz. Her zamankinin aksine. Genelde hep keyfim tıkırındadır benim ya. I-Ih o iş başkaymış.

Neyse normal hayatımıza dönersek hala adadayız, balkondan içeriki odaya, ki dilim salon demeye varmıyor, geçene dek adadayız, oğlanı sabahları hoplaya zıplaya vapurla okula götürüyoruz.

Haftasonu babası ile aşağıdaki bir kareyi yakaladım. Babası oğlana masaj yapıyor, Leo'da keyifden gevremiş babasının kucağında oturuyor. İkisinin bu hallerini gördükçe iyi ki bu iki adam var hayatımda diyorum. kah gülüyorum kah ağlıyorum.

Perşembe, Eylül 06, 2012

Koca gözler çizgi oldu

İçim rahattı benim, yarım gün okula başlayacak, uyumludur, kolay adapte olur diyordum. Bugün okulun koridorlarında hırsız gibi gezerken, beni göremeyeceği pencerelerden ne yaptığına bakarken anladım ki aslında hiç kolay değil. Herkesten bağımsız tek başına oynuyordu bulduğu herşeyle, arada annem nerde diye sorarken içim cız etti hep. Japon cizgifilm karakterleri gibi gözleri dolu dolu bakıyordu tanımadık yüzlere, babası benden daha yakındaydı hep, arada gidip babasına sarılırken ilkokul 1 maceram aklıma geldi, tam bir yıl boyunca, hergün 4 teneffüs olmak üzere okuldan kaçıp eve giderdim. Aklımda hep annemin bulaşık deterjanı kokan o mis gibi ellerinin kokusu..başka da hiçbirşey yok. Eve gitmeliyim. Önceleri 7 yaşımda bana verdikleri anahtarla eve sinsice girebilirken bu maceram anahtarın elimden alınması ile son bulmuş, bu seferde evimizin tam karşısındaki kasabın tentesinin altından annemi görebileceğim anları kolar olmuştum. Tam bir yılı böyle geçirmişti annem, şimdilerde anlıyorum o yaşattığım kabusu. Sonunda annem okulda gönüllü öğretmen olmuş, derse gelemeyen öğretmenlerin derslerine girer olmuştu. Kimbilir ne sancılı bir dönemdi onun için, üstelikte 3 yıl yuvaya gitmiştim ben.

Bunların geçeceğine inandırarak kendimi Leo'nun okulunun koridorlarında sinsice gezmeye devam ettim tüm sabah. Ama biliyorum alışacak.

Dün akşam Sisolar geldi oğlanın okulunu şenlendirmek için eve. Ailede her cocuğun ilk okul gününü şenlendirmek adetiyle ellerinde koca küllahlarla, artık arkadaşım olan biricik Yeğen Kero ile. Külahların içi kalem, boya kitabı, kalem kutusu, çantalarla dolu. Çok eğlendi bizimkisi, o kadar hediyeyi bir arada almaya alışık olmadığından da bunlar benim mi diye sordu koca gözleriyle.

İşte o koca gözler bugün hep incecik bir çizgi halindeydi. Dolu dolu..

Salı, Eylül 04, 2012

Aman yağlar!

Şİmdi biz evde geri dönüşüme gidebilecek herşeyi ayırıyoruz. Cam, plastik, kağıt, metal, pil daha neler neler. Bunları apartman yönetimiminin Kadıköy Belediyesi ile anlaşması sonucunda her perşembe gelip alıyorlar.

Atık yağları da biriktiriyoruz ama tam olarak nereye başvuracağımızı bilmiyorduk. Artık öğrendim ve paylaşmak istedim.

recycled paper cartoons, recycled paper cartoon, recycled paper picture, recycled paper pictures, recycled paper image, recycled paper images, recycled paper illustration, recycled paper illustrations