Perşembe, Aralık 27, 2012

Heyecan, telaşe ve keyif

Bu aralar bir heyecan, telaşe, keyif, şurada bahsettiğim büyük büyük kararlar.

Keyfim pek yerinde, bir yanım kırgın biraz ama ne yapalım.

Oğlanın okulda noel partisi vardı dün, aman ne heyecan,Noel Baba geldi de en istediğim jipi almışta, başka okullara da gitmişte, herkese hediyeler almışta..bırbırbır. 2.5 yaşında bir cocuğun bu kadar farkında olması heyecanlandırıyor beni.


Salı, Aralık 18, 2012

Fırsat eşitsizliği

Bir insan anne veya baba olduğunda tüm duruşu değişebiliyormuş, hayattan beklentileri, öncelikleri, aldığı kararlar. Ben bunu anne olunca anladım, şu anki en büyük endişem iyi bir evlat yetiştirmek, memleketimin şartları ortada, devlet okuluna vermek idealimdi, ancak şu anda yaşı itibari ile özel bir okula gidiyor, üstelik bu okul geleneksel Türk şartlarının tamamen dışında bir okul ama en fazla 3 sene daha gidebilir.

Sonrasında gideceği devlet veya özel okulda ise 4+4+4 buhranına gireceğiz ve bizim çocuklarımıza fırsat eşitliği sağlamayacak olan bir döngünün içine itmiş olacağız cocuklarımızı, bizimkisini kesin çırak yaparlar, yapsinlar elbette ama bunun kararını cocuğun sosyal durumu değil akademik durumuyla versinler. Atatürkçü bir ailenin çocuğuna hukuk okuma fırsatının verileceğini hiç düşünmüyorum ben hiç,veya siyasel bilimi, yada tıp.

O yüzden bu aralar çok büyük kararlar aldık biz. Belki boyumuzu aşan kararlar ama aldık..huzurluyuz artık.

Çarşamba, Aralık 12, 2012

Bir şahane parti!

Dün gece eve giderken bir konteyner taşımasi ile alakalı olarak Can Dostum Kızıl Sonya'yı aradım, odur budur derken "dur bende sahil yolundayım bir kahveye uğrayayım" dedi. Eee ozaman hep birlikte yemek yiyelim dedik, yemek  taaam biterken Canlarım Hande ve Oyt geldi. "İşte bizim çocuklara uğramıştık bir uğrayalım dedik" dediler. Annem ve babam da bizde bu arada, bizde mutfakta oturduk şarap içiyoruz. Derken kapı tekrar çaldı,"alt komşumuz otopark değişimi için arabaları değiştirelim diyor" dedi sevgili.

Allah allah diyorum bende.Bayram değil seyran değil ne çok kapı caldı diyorum ayağımda çoraplarımla otururken.

Ben yay burcuyum, doğum günüm bu aralar ama daha da var. Üstelik tam doğumgünümde uzun bir ucak seyahati yapacaktıkta son dakikada vazgeçmiştik falan.

Bunları düşünürken kapı sürekli calıyor, annemin ayakkabılarını giydiğini gördüm bir ara, hayırdır diye düşünürken.

Ve o kapı gece yarısına dek hiç susmadı bir daha, ve umarım hiç bir zaman susmaz, hiç bir zaman evden kahkaha ve dostlar eksik olmaz.

Şu hayatta sevdiğim tüm dostlarım, birkaç eksikle benim doğumgünümü erkenden  kutlamaya bize gelmişler. Meğer bizim seyahat planı doğumgünü kutlamalarına engel teşkil ettiğinden böyle bir erken parti organizasyonu yaplımış, seyahat ertelenince de tarihi değiştirmemişler.

Uzun lafın kısası dünyanın en şanslı insanı benim heralde. Hem bu şahane insanlara sahip olduğum, hem de dünyanın en muhteşem adamı sevgilim olduğu için.



Daha değil belki ama" İyi ki doğdum!"
PS-  Alahtan kapı 4. kez çalındığında ayakkaplarımı giymeyi akıl ettim yoksa tüm gece coraplarımla sefil gibi gezecektim ortalarda.

Salı, Aralık 11, 2012

O kadar az yanıtım var ki..

Okuldan aradı bugün öğretmeni. Abel'in doğumgünü var, yarımda almayın Leo'yu dedi.

Yemekten sonra pasta yapacaklarımış sonra da parti, bizimkisi yarım gün gittiğinden katılamayacaktı ki Veronique biizmkisini derhal parti formatına sokuvermiş.

Bir an düşündüm. Zaman ne kadar hızlı geçmişti, oysa daha dündü kumaşbez mi kullansam dediğim günler, daha dündü daha bir yıl süt verebilecek miyim dediğim günle, şimdi duyduğum şey ise oğlanın artık büyüdüğü gerçeği idi. Okulda parti varmışta ona kalsınmış, peh. 32 ay olmuş hayatımıza gireli, nasıl geçtiğini anlamadığım bir 32 ay.

Evde artık kendi fikirleri olan bir adam var, "akşam yemeği yemek istemiyorum anne" diyor mesela, ya da "anne bugün tatil mi?", bazen anlam veremiyor olana bitene "anne neden düştüm?" diyor, "televizyon yayını neden biter?", " diyor.

O kadar çok sorusu var ki..
O kadar az yanıtım var ki..

Pazartesi, Aralık 03, 2012

Öğrencilik Halleri

Ev hali; hani üniversitede okurken sevgiliniz vardır, aşık olup birde hamile kalmışsınızdır da erken evlenmek zorunda kalmışşsınızdır ya, tam olarak o halde, bir yanda oğlana yemeğini yedirip uyutan baba, anneeeee diye höyküren bir Leo, aaa ama biraz sessiz olun diyen benden oluşmakta son günlerde.

Sting biletimi feda ettiğim gece İstanbul Universitesi de beni feda etti. "Network sorunu sebebiyle sınavlar Cumartesiye ertelenmiştir" diye çıkan yazı ile ekranımda. O hayal kırıklığım paha biçilmezdi.

Vizeler neredeyse bitti, son vizeme yine sistem hatası sebebiyle giremedim ama mazerete başvurdum bu seferde. Onaylanması umudu ile bekliyorum.

Uzun lafın kısası, Latince de 96 almış olmanın verdiği sarhoşlukla modern mantıktan 48 almış olmamı hiiiç umursamıyorum.

Zira şu yaşımda (42) hergün işe gidip gelirken, akşam evde bir de 2,5 yaşında bir bebek varken bence gayet iyi gidiyorum, hele de tek işleri okumak olan biricik zeka küpü gençlerimize göre bombayım bomba.

Lisedeki Matematik hocam şöyle birşey paylaşmış, bu posta eklemeden geçemeyeceğim. Eğitimin nerelere gittiğini çok iyi anlatıyor. ben bu yıllarda okumadım bile tüüüüh!