Çarşamba, Mart 30, 2011

İlk Ateş..ilk oturma...

Evde hepimiz hastalıktan kırılırken elbette Leo mio'ya bulaştırmadan olmazdı, 11 aylık hayatında ilk kez ateşlendi..gıkı çıkmadı yine de...gece ıhlaya ıhlaya uyudu..küçük bir köpek yavrusu gibiydi..içimiz ezildi, ama hastalandığına, vücudunun bağışıklık sisteminin güçlenecek olmasına da sevindik içten içe.

Ha bu arada aynı gece odasına gittiğimde oturur halde buldum ilk kez oğlanı yatağının içinde..minik bir sorun vardı yalnız, otururken uyuyordu hahahyt...bayıldık tabi...

Bu arada çiş ve kaka eğitiminde belirli bir yerlere geldik. Sabahları çiş ve kakasını tuvalete yapıyor, gece kakasını bezine hiç yapmıyor, gün içinde de bezleri genelde hiç ıslanmıyor ve tuvalete çişini yapıyor. Şenlik olsun diye tuvalet kütüphanemize ona uygun kitaplarda koydum, büyük bir ciddiyeltle hepsini tek tek inceliyor. Ha birde bizim bir kaka defterimiz var, tuvalet anılarımızı paylaştığımız..oğlanınkileri de paylaşıyoruz elbette..tavsiye ederim, hoş bir defterdir kendileri...



Ve davulda Leoooo Aliiiiii...

Pazartesi, Mart 28, 2011

Bir YGS'nin ardından...

Dün günlerden pazar, benim üniversiteye giriş sınavımın olduğu gündü. Binlerce öğrenci ile birlikte bende girdim sınava. Hedefim de şöyle güzel bir bölüm tutturup bir daha okumak, bu vesile ile de, öldüm bittim bu sınavlar ne zormuş diyen ailemizin ergenlerine peh..siz zor sınav görmemişsiniz demekti birazda.

Gördüm ki sınavda öyle engin bir bilgiye ihtiyac yok, biraz kafası çalışıyorsa insanın sorular pek kolaydı, hani Mercidabık savaşının tarihini soran olmadı, daha ziyadesiyle şubu savaşının sonucunda şu bu olmuştu, buna göre aşağıdakilerden hangisi doğrudur veya yalnıştırı soran sorular vardı hep, bilgi gerektiren sorunun sayısı 10u geçmezdi gibi geldi bana..ya bizim gençler mankafa, ya benim kafam 40'ımda çok çalışıyor, hiç bilemedim. Bizim zamanımızda sorular bunlar olsaydı ben Oxford'a burslu giderdim..Ece'cim, o yazlıklara kapanıp çalıştık ya, allah seni inandırsın, parmağımızın ucuyla dilediğimiz her bölüme girerdik...erken doğmuşuz.

Yanımıza kalem silgi bile almadık, hepsini ösym verdi, anacığımın okunmuş pirinçleri, şekerleri olucaktı ki full çekicektim, ama sokmadılar içeri hahahayt..

Ha birde üst baş arama, küpe kolye, saat, ip bileklik, herşeyi çıkartırdılar, görebildiklerinden elbette, benim her yerim göründüğünden piercingimi bile çıkartırdılar, o türbanlı kızcağızların neresinden ne görüp çıkartırdılar bilmiyorum ama hakkaniyetli olmadı pek, onlar bir yerlerine ellettirmeme hakkına sahipken bizim ellenmedik tarafımız kalmadı...hahayt...

Neyse efem bir ygs daha böylelikle geçti..sınav zordu diye atıp tutan ergenlere kulaklarınızı tıkayabilirsiniz..sınav zor mor değildi, olsa olsa ergen tembeldir...

Cevizli Lisesi yönetimine de kısa bir not..o ne soğuk bir sınıftı öyle, paltoyla iki saat oturup sınav sorusu çözmek kolay olmadı..

Sonuç: bizden ne köy olur ne kasaba...

Bu gürüşümümde her zamanki gibi hep destek tam destek olan biricik sevgilime teşekkürü borç bilirim.


Makinem süper ama çekimlerimde hala eski samimiyetim var...kalabalık aile halleri isimli çalışmamdan..

Yakalayamıyorum zamanı..

Ne kadar cok olmuş birşeyler yazmalayalı, oysa ki artık leotto Bravo poposunun üzerinde geziyor, Hindistan'a gitti geldi, iki dişi daha çıktı, oldu dört diş, sonracığıma ilk ateşi cıktı, artık uyandığında yatağında oturur buluyoruz kendilerini..evin içinde kollarından tuttuğumuzda deli danalar gibi koşuyor...deli deli..hayat o kadar hızlı geçiyor ki..neredeyse yakalayamıyorum.

Evlilik yıldönümümzde çekirdek aile olarak Halkiye gittik...o kadar keyif aldık ki...

Halkideki odadan bir kare..ne kadar da çok Goflet'e benzer oldu!

Çarşamba, Mart 23, 2011

Officially OLD!

Bir aksırık tıksıtrık..sümüklerin akma halidir gidiyor..oğlana da bulaştı, aman iyidir bağışıklık sistemi güçlenir diyoruz.

Bu arada farkettim ki ben yakını göremiyorum, oğlanın tırnaklarını keserken nerdeyse barnakları da götürüvereceğim.. Aman dedim sevgiliye kalk bir doktora gidelim, aldım 1 numero yakın gözlüklerimi, oturdum popomun üstüne, officially ileri yaşa geçtim bende hahahyt...takıyorum aman o ellerim ne güzelmiş, o yediğim yemekler ne şahaneymiş, dereotu bile daha güzel gelir oldu gözüme, oh be dedim..iyi ki kaçmadım bu işten, çok şükür görüyorum, akşama alıcı gözle birde oğlana bakacağım hehehe.


Sevgilim evlilik yıldönümünde şu herkesin boynuna asıp fotoğrafcı olduğu makinelerden almış, pek havalı, sanatsal çalışmalara başladım bende mecburen. ilk çalışmam "ev halleri"

Cuma, Mart 18, 2011

Şurdan burdan...

Blogların açılmasını bekliyorum, sanmayın ki hediye edecek eşyalar bitti, her gün bir yenisi ekleniyor , Leomio büyürken. Bu arada Pinocuma rica ettim, şahane bir aslan çizdi bana..çok bayıldığım..saol varol Pinocum..kralsın..

Bu ara üst dişlerini çıkarrtı, birini Hindistanda bir diğerini evlilik yıldönümümüzde gittiğimiz Heybeliadada..

Keyfimizi kaçırmadı hiç, aksine mutluolduk, daha keyifle yiyebilecek, daha hızlı büyüyecek diye.

Değinmk istediğim bir konu var. Diş fırçasına alıştırmak, biz 2 aylıktan itibaren eline diş fırcası alıştırmaları verdik, şimdi dişlerini macunsuz belki ama fırçalıyor..yemeklerden sonra..hem dişlerini kaşıyor hemde alışkanlık kazanıyor, bence mutlaka her bebeğe uygulanmalı, daha sonrasında elde diş fırçası peşinde koşacağınıza, ahanda şu ürünler mucize gibi..hemde BPA free..



Ah birde oyun..çok önemli..biz bırakıyoruz tek başına oyun oynuyor..üstelikte kucaktan nefret ediyor..tavsiye ederim.

Çanakkale Geçilmez!

Bugün 18 Mart Çanakkale Zaferi'nin 96.yılı. Her ne kadar bu uğurda şehit olan askerlerimizin memleketin durumu karşısında kemikleri sızlıyor olsa da biz her sene bu zamanda tüm şehitlerimizin ve bu uğurda emekvermiş atalarımızın ruhunu şad ediyoruz.

Biricik sevgilimin büyük dedesi Çanakkale Müstahkem Mevki Komutanı Cevat Paşa bu zaferin kazanılmasında şüphesiz en büyük rolü oynamıştır. Ve biz her 18 Mart'ta sevgiyle anıyoruz, hem Cevat Paşa'yı hem de bu uğurda, bizi özgürleştirmek için canlarını bir dakika düşünmeden ortaya koyan yüzlerce, binlerce şehidimizi..Yolları ışık, mekanları cennet olsun. Ne mutlu Türküm diyene!


Yukarıdaki fotoğraf Cevat Çobanlı'nın en sevdiğim fotoğraflarından biri. Sevgili Ahmet Yurttakal'ın binbir emek hazırlayıp yayınladığı Cevat Paşa sitesinden izinsiz kullanılmıştır, Sevgili Ahmet'in hoşgörüsüne sığınarak.

Salı, Mart 15, 2011

İyi ki aşık olmuşum!

Aşktır insanları hayata bağlı tutan..aşktır insanı ölümsüz ve hayat dolu hissettiren...ben aşık olduğum adamla evliliğimizin 3.yılını kutlayacağım bugün..aşık olduğum adamdan yaptığım küçük aşk adamımla..

Öğleden sonra umarsızca çıkacağım ofisten..minik valizim arabamın bagajında..hayatımın iki erkeğiyle buluşacağım önce..sonrasında ver elini şehirden uzak küçücük bir kaçamak..gidiyoruz...keyifli bir gün ve gece geçirmeye..çıkmaya çalışan mini dişlere aldırmadan..keyifle...hep birlikte..ve nice yıllara..

Sonradan edir..bu güzel fotoğrafı koyacaktım asıl..atlamışım...


Ofis halleri isimli çalışmamdan..

Pazartesi, Mart 14, 2011

Ganesh!

Ganesh Hintlilerin bir tanrısı..fil tanrı..değişimi ve gelişimi sembolize ettiği söylenir..bu aralar durumum öyle..değişiyorum gelişiyorum..yenilikler oluyor hayatımda hoşuma giden..hoşumuza giden..küçük taşınmalar belki..yormayan..mutlu eden..oldu mu dedirten...ani kararlar...uzun düşünceler...sıcak kuçaklaşmalar..naif tokalaşmaların ardından...keyfim yerinde...değişiyorum ve gelişiyorum...hem insan olarak..hem de anne olarak..hemde sevgili olarak.


Aşık olduğum iki erkek.


Ofis halleri isimli çalışmamdan.

Perşembe, Mart 10, 2011

Denizcilerde pijama giyer.

Yuva bulduk!



3-6 ay arası..bir tulum ve bir pijama..

Bana atacağınız mailin konusuna denizciler de pijama giyer derseniz harika olur.

İlk mail atana gider.

Badikara geliyooor

Yuva bulduk!



0-3 ay arası iki body, biri gap ve organik, diğeri uyduruk marka ama çok işe yarar.

Konuya bakikara geliyor yazarsanız benim için kolaylık olur.

İlk mail atana gider.

Tediiiii



3-6 ayarası pijamaaaa.

Konuya Tedi yazarsanız sevinirim.

İlk mail atana gider.

Hindistan dönüşümüz muhteşem...

Biz geldik..anlatmakla tadına doyulamayacak bir seyahat yaptık..dinlendik..arındık..annemle keyifli zamanlar geçirdik..olanla dünyanın en güzel yoga ve meditasyonlarını yaptık..bir diş çıkardık..dal..masala ..çapati harici hiç birşey yemedik ve geldik...

Az laf çok fotoğrafla Hindistan yavaştan kendini sevdirir..ben zaten sevdalısıyım da..annem de çok sevdi..