Salı, Eylül 29, 2009

Öyle böyle...

Sağıma soluma birşeyler takıp takıştırmaya bayılırım ben...bu sol elimdeki yüzük bizim alyansımız..benimkinde sevgili..sevgilininkinde ben varım..bence çok hoş bir espri yakalamışlar alyanslar için... (yaşlanıyor muyum çok mu güneşi sömürmüşüm ne..ellerim ananemin elleri gibi gözüktü hahahyt)
Geyik yaka iğnem..en sevdiklerimden biri...



Toplantı..davet...düğün..dernek..umursamadan kolumdan hiç çıkarmadıklarım..domuz benim çocukluğumdan beri en sevdiğim hayvanlardan biridir..nedense...
Ofis halleri isimli çalışmamdan bir başka "karanlık örnek"
Alakasız olacak ama..Sevgili Bartonun fii tarihinde çektiği..en sevdiklerim fotoğrafı...olsa da yesek...içsek şimdi...

Cuma, Eylül 25, 2009

Kafe latte versem?!!

Bir günde nadiren iki post yazarım ve fakat tutamadım işte kendimi...benim alanım değil mi burası dedim..hafızamda tutamadığıma göre de uzun uzun hadiseleri...yaz ..ilerde okur gülersin.....Cadde'de bir iki alışverişim vardı..dönüşte de ofis siparişlerim..Cafe Nero'ya uğradım...kasada benden önce iki tane tonton yaşlı teyze vardı...soruları şuydu...

Teyze:- Neskafe var mı evladım?

Kasiyer:-Amerikano versem..neskafeden daha güzeldir.

Teyze:-Yok evladım sen bize iki neskafe ver..ama sütlü olsun...

Kasiyer:-Kafe latte versem?


Hem güldüm hem düşündüm..ver işte iki tane sütlü neskafe..nedir bu zorlama amerikanmanyaklığımız...makhiato..latte..amerikano...ıdı bıdı....teyzem ne anlasın ki..ona en aslan kahve neskafedir..hadi hadi bilemedin..filtre kahve...o da türk kahvesinin 40 yıllık hatırından vazgeçmiştir zaten..vicdan azabı içindedir teyzeler...


Adım başı acılan kahve dükkanları..kahveye olan toplumsal düşkünlüğümüzü nasılda artırdı..yok biz değil miydik o mis gibi rize çayına tomurcuk katıp demleyen millet..noldu bize..hangi arada bozulduk ki bu arada?


Yanlış anlaşılmasın..severim ben kahveyi ama fonfon değil...sadece filtre kahve içerim...ıdı bıdı soslu zamazingo fotus içmem de hala...O kasadaki teyzelere de o kadar bayıldım ki..sütlü neskafe yahu..bildiğin..bildiğimiz...hahayt....

Bomba haber

Bu sabaha karşı balckberryime gelen e-mail ile yataktan tavana sıçradım..keyiften..mutluluktan..U2 6 eylül 2010'da Istanbul'a geliyor...

U2 hayranlarının yıllardır beklediği...gelmediklerinden de yaban ellerde helak olduğu U2 seneye Istanbul'da...bilet satışlarının başlamasını bekliyorum...sevgiliden söz aldım...sahaönüne gidiyoruz bu sefer..umarım son dakikada bir acaiplik..bir değişiklik olmaz ve şahane olur....

Hıııy pek heyecanlıyım....pek...

Perşembe, Eylül 24, 2009

Portsedef

Bayram tatilini fırsat bilerek Portsedef'e gittik..ben Sedefada'ya hiç gitmemiştim daha önce..şaşırdım o yüzden...istediğin yere gidip bakamıyorsun bir kere...site harici yerlerde gezebilirsin ama zaten avuç içi kadar...ama beğendim mi..evet..çok beğendim...Portsedef ayrıca bir keyifliydi..bayramın ilk günü de olduğundan sadece sevgili ve ben vardık...leziz bir kahvaltı...üzerine kahveler..şaraplar...işletme çok keyifli..adada olması muhteşem..son derece izole...ekim başına kadar açıklarmış..hani kaçırdık..tüh diyenlere....

Bu arada Bloggerdaki sorun sebebiyle hem çok seyrek yazıyorum..hem de fotoğraf koyamıyorum..oysa hiç sevmem yazı dolu postları...ama filtreden girmem sebebiyle şahane fotoğraflar yok..

Bloggera girememe meselesi de aslında bir tür illegal sansürleme...Turktelekom DNS ayarlarını değiştirdiğinden giremiyormuşuz..eğer PC ile bağlanıyorsanız DNS ayarlarınızı değiştiriseniz sorun çözülüyor..ama bir networkten bağlanıyorsanız benim gibi işiniz zor..

Ben biraz çalışayım da fotoğraf yükleme ve filtreden girme işlerini çözeyim.

Perşembe, Eylül 17, 2009

Kınalıada ve vesaire

Haftasonu yağan yağmuru fırsat bilerek komşu adalardan Kınalı'ya gittik...At kokusu olmayan tek adaya...sadece at kokusu değil olmayan...diğer adalardan farklı bir durumu da var adanın..vapur iskelesinin yanından denize girebiliyorsun..bir kaç kahve var..yemek yiyecekte öyle ihtişamlı yerler yok veya biz tamamını kaçırdık..o tepelerdeki evlere insanlar nasıl cıkıyor dedim hep...insanlar değil belki ama eşyalar...zor gözüktü gözüme...

Her adanın kendine göre bir düzeni..yaşam şekli var..ve bu da bana çok ilginç geliyor...gitmediğimiz tek ada olan Sedefada'ya da bu haftasonu gideceğiz..bloggerlardan okuduğum kadarıyla Portsedef şahaneymiş..bir deneyeceğiz bakalım...

PS1-Bloggerın azizliği bende devam ediyor..bu yazıyı da yayınlayabilirsem büyük başarı.

PS2-Twittercı bloggerlar artık hiç blog yazmıyor mu ne?

PS3-Sel felaketini unuttuk değil mi memleketce?

PS4-En azından katil teslim oldu...hoş o da daralan çembere rağmen yakalanamadı da teslim oldu ya..olsun..en azından can güvenliğimiz bir kısım sağlanmış oldu.

Çarşamba, Eylül 16, 2009

Ütopya

Bazen diyorum ki kendi kendime..alıp başımızı sevgili ile gidelim...insana insan gibi değer verilen...birinin canını yaktığında senin de canını yakan...hastanelerde emekli insanların sürünmediği...yaşlıların diledikleri gibi yaşadığı..gençlerin yarışa tabi tutulmadan istedikleri eğitimi aldığı...domatesin hormonsuz olduğu...sosyal güvencenin gerçek olduğu...tüm arabaların hybrid olduğu..bebeklerin ölmediği...


Ben en iyisi biraz Ütopya okuyayım bu akşam..Thomas Moore'dan...


Milliyetciliğim duruyor ama humanistliğim biraz daha su üstüne çıktı benim...

Salı, Eylül 15, 2009

Ne ki şimdi bu?

Ne blogları okuyabiliyorum..ne de yorum bırakabiliyorum...buraya da girdim ama yayınlayabilecek miyim bilmiyorum..acaba yine mi sansürleniyoruz diye düşünmeden edemiyorum..tek sesli demokraside bunlar olacak elbet diyorum...kendin seçtin bu hale geldin diyorum..okkalı da bir küfür ediyorum...kızıyorum..halimize..bu kadar koyun olmamıza..hala belediyeye bir yürüyüş düzenlensin diye bekliyorum..ama nafile sanırım...alan razı veren razı..

Bir blog okuyamayıp yazamamaktan nerelere getirdim değil mi konuyu?...getiririm...asabiyim şimdi...kimseden haberim yok zira...

Cuma, Eylül 11, 2009

Sunday Bloody Sunday

And its true we are immune
When fact is fiction and tv reality
And today the millions cry
We eat and drink while tomorrow they die

U2 yukarıdaki şarkıyı 30 ocak 1972 gunu ingiliz ordusunun toplu siyasi tutuklamalari protesto eden sivil halk uzerine ateş açması üzerine yazmış ve zaman içerisinde çok polüler bir hale gelmiştir....benim de çok sevdiğim bir şarkıdır.....son günlerde ülkede yaşadıklarımız belki fiilen yetkili mercilerin sivil halka ateş etmesi değildir ama gerçek anlamda..yönetimin sivil halkın ölümüne göz yummasıdır...hatta ön ayak olması..izin vermesidir...esefle kınıyorum...

PS-Birisi deseki belediyeye yürüyüş yapıyoruz..protesto edeceğiz..yetkilileri istifaya cağıracağız...yağmur çizmelerim ayağımda hazır bekliyorum...gideceğim...bekliyorum...bir halk uyanacak diye...sabrım azalıyor...

PS2- Haftasonu adada olacağız..ev ikinci katta..gerekirse bir üst kata da çıkıp kapıyı tıklatabiliriz...hem adada eğim var..sular her şekil denize eriyor...başımıza gelbilecek en feci şey bir zodiak ile Istanbul'a sığınmak olabilir..kendinize iyi davranın..can yeleklerinizle uyuyun.balkona bir şişme bot koyun...ne bileyim..Türk milleti zekidir..bir çözüm bulun kendinize..aman ha hazırlıksız yakalanmayın...sonra suçlusu ben olurum...

Perşembe, Eylül 10, 2009

Kültür Başkenti rezaleti

Hepimiz derin yas içindeyiz 2010'a ha gayret...kültür başkentinde yaşanan rezalete bak..33 ölü..10 kayıp..ve daha açıklanmayan söylemeye kortuğumuz rakamlar...erdemli insanlar çoktan istifa etmiş...onurlarını kurtarmışlardı.....yaşatılan büyük utançtan bu söylediklerim...kızgınlığımdan.....

Gidenlerin yolu ışık olsun...


Bu arada Sayın Vali çıkmış demiş ki..servis aracında ölen 7 kişi selden değil..servis aracının yanlışlığından ölmüş..pes diyorum başka birşey demiyorum....


Başımızdakilerin bu koltuk sevdası...bu ceplerini doldurma hırsı 33 cana daha kıydı...şehit olan askerler bu felaketin yanında mevzuu bile değil...açılımda açılım..içi boş söylemler...evlatlar ölmeye devam ediyor..başımızdakiler öylece duruyor...yüzyılın en büyük felaketi diye..peh..pabucumun felaketi...gözgöregöre felaketi...ayınsız uyunsuz yönetici felaketi...


Haa bu arada Sayın Başbakan İstanbul'a 2 milyon TL acil durum parası göndermiş...o da muhallebicinin zincir mağaza sayısını artırmasına gitmezse bende hiç birşey bilmiyorum....


Son dakika haberi...Yağmaya Zonguldak'tan minibus kiralayıp gelmişler...buna Yuh diyorum...


Kıssadan hisse...Sayın belediye başkanımız dediki...deodorant kullanırsanız ahanda bu olur....



PS-Bu postta biraz edepsiz davranmış olabilirim..pişman değilim...

Çarşamba, Eylül 09, 2009

Kalbim Adada kaldı...

Sevgili bugün adada kaldı..kalkan vapurun arkasından el sallarken bana..benim de kalbim onda kaldı...güzel yağmurlu bir gün oysaki bugün..sarılıp yürüyüşler yapacaksın......biraz üşündün mü kahvede sıcak bir tost ve adaçayı içeceksin...üşümeden istifade birbirine sokulacaksın...elele tutuşacaksın...ben bugün bu fırsatı kaçırdım...yağmur yağıyor dışarda...adada da..benim ayağımda yağmur çizmelerim..sırtımda yağmurluğum ofisteyim...ama kalbim sevgilimde...aklımda...

Sevgilinin az önce gönderdiği şahane bir Burgazada manzarasına bakıp gözyağlarına boğulacağım ben...hadi bana eyvallah...

Salı, Eylül 08, 2009

Öldü diyorlardı....Komşuluk ölmemiş..


Bu sabah şahane bir yağmura yakalandık...sevgili anlatmış...evden çıkıp vapura yetişmek üzere koşarken yolun ortalarında bir yerlerde artık yürüyemeyeceğimize kanaat getirdik..sevgili bakkalın önüne ben de nedense az aşağıda bir saçak altına sığındım...10 dakika kadar sonra dinmeyen yağmur ve kaçan vapura ahlanırken birilerinin bana seslendiğini duydum..kafamı kaldırdığımda karşı köşün en üst katından..muhtemel bir karı koca çift bana "şemsiye ister misin ?" diye soruyordu...etrafıma bakındım benden başkası yoktu..bana soruyorlardı..tanımadığım bir adam ve kadın..camdan sarkmış bana şemsiye vermeye çalışıyorlardı..."hemen gel kapıya verelim" dediler...sevgiliyi aradı gözlerim..baktım çöp torbalarından bize yağmurluk yapıyor..seslendim..."sevgili yağmurluk yapmış bize...sağolun varolun..iyi ki var sizin gibi insanlar" diye..pek mutlu oldum...kendi kendime" Komşuluk ölmemiş" dedim..halbuki öldü diyorlardı dedim...iyi ki ada hayatını tercih etmişiz dedim...iyi ki böyle mutlulukları yaşayabiliyoruz hala dedim..dedim de dedim...sevgiliye anlattım...kah güle kah kahkaha ata aşağıdaki kahveye gittik..sıcak birer çay içmeye..kaçan vapurun yerine yenisi beklerken..ama mutlu..ama keyifli...

Pazartesi, Eylül 07, 2009

Kutu'dan Kutu..yaz..

Geçen haftalarda kapı çaldı...bellek kutusu gönderdi bunu diye masama bir paket kondu..paket dediysem kolide hallice...il paketi actım...afiyetle yiyin diye..cips tabağı ve asıl bombası layslerle...bir paket daha...üzerinde not..en güzel sevgiliyle içildiğinde diye...en sevdiğim öküzgözü şarap...bir paket daha ara ara bulamadığım selpak kullan at bezler..etraf kirlenirse diye notuyla beraber...bir paket daha...ee e ofiste serinel bakalım diye...içinde fırfır...arabada kullanıyorum bayılarak kutucum..direksiyona takıyorum hehehe...bayıldım bayıldım...kutu mahcup ettin beni demişti...bense hiç mahçup olmadım bayıldım dedim...Canım Kutum..geçte olsa sana bin teşekkür..herşeyi tükettik hehehe..

Yaz biterken sevgili ile adadan inadına yaz fotoğrafı


Ofis halleri isimli çalışmamdan....

Cuma, Eylül 04, 2009

Hanne Lore ve Karl Heinz

Annemle babamın kırk yıllık dostları geldi..sevgilinin deyimiyle Hanne Lore ve Karl Heinz..Gerda ve Jurgen aslında...dün gece evden kahkaha sesi hiç eksik olmadı..bu sabah uzundur ilk kez içerden gelen şen kahkahalarla uyandık....ve sevgili ile şunu düşündük..biz almış olacağımız en tavandan emekli maaşlarımızla (ki toplam 2000 lirayı geçmez)..4 haftalık Çin seyahatimizin hemen ardından ......kırk yıllık dostlarımıza gidip 15 gün kalıp...dertsiz tasasız şen kahkahalar atabilecek miyiz?...diğer bir deyişle Türk milletinin Hanne Lore ve Karl Heinz'dan eksiği nedir?...devletin başlarının eşi dostu..dünürü..hamili kartı olamamak mı?..bir ülke müslüman..en dürüstü...en insancılı...en şahanesi...hesapca harama en el uzatmayanı....diğeri bizlerin tükakası Hristiyan....hadi bakalım...bizim evde şimdilik bir konuş beş kahkaha at var..ama emeklilikte bir suskunluk alır mı bunun yerini?

Perşembe, Eylül 03, 2009

Freeganizm

Freegan olmak istiyorum...Free ve vegan'ın ustaca birleştirilmiş hali...tüketim çılgınlığına karşı olma durumu...belli bir markayı veya şirketi değil tüketimin tamamını boykot eden bir akım...herhangi bir işte çalışmıyorlar..toplu taşıma araçlarını kullanmıyorlar..benzin-ozon ilişkisi yüzünden...alışveriş yapmıyorlar..onun yerine çöp marketleri kullanıyorlar...evleri yok..bitap düşmüş yorgun evlere girip..o evleri tamir edip oralarda yaşıyorlar..ta ki sahibi çıkagelene kadar...
Çöpteki gazetelerden koltuk...
Süt şişelerinden lamba...

Herşeyin allanıp pullanıp..vitrinlere konulduğu..aylarca taksitle satıldığı..herkesin tüketime yöneldiği şu zamanlarda tüketime karşı böylesi marjinal bir tavır hoş değil mi?...bence çok hoş...